"Birini sevmeyi bıraktığında, içinde ölmeye başlar."
-Şeker Portakalı, Jose M. Vasconcelos
Gorg Krallığının üzerinde yağmur bulutları dolanıyordu, sanki gökyüzü de krallığın içine düştüğü bu karamsar havayı hissetmişti ve gözyaşlarına hâkim olamıyordu. Krallık yağmur sularıyla adeta tüm dertlerinden ve sıkıntılarından arınıyordu.
Doğa ana her zaman insanı kucaklamayı ve onunla aynı derdi paylaşmayı iyi biliyordu. Ancak insanlar hiçbir zaman hayatın gerçekliğini fark edemiyor ve onları çevreleyen bu gök kubbenin altında yaşarken hayatın onlara ne vereceğini ya da onlardan ne alacağını bilemiyordu.
Ne Richard, Clifford'dan kral olma hayaliyle yola çıktığında hayatının en büyük hatasını yaptığını ne de Diana baloda gördüğü genç adamın ona hayatının en büyük dersini vereceğini tahmin edemezdi.
Tüm bunlardan habersiz olan Artemis'te, Richard'ın tüm foyasını ortaya çıkardığında ne Kral Harold'ın kalp krizi geçirip fenalaşacağını ne de Diana'nın hayata küseceğini bilemezdi.
İnsan acıları yaşamadan olgunlaşamazdı bu yüzden mutluluğa ulaşmak için bu acıyı yaşamaları gerekiyordu.
Kral Harold, Richard hakkında duyduklarından ve kızının yaralı bir kuş gibi çırpınmalarını seyrettikten sonra aniden kendini yerde buldu. Bir baba için kızının mutluluğu her şeyden önemliyken Kral Harold Diana'nın nasıl paramparça olduğunu seyretmek zorunda kalmıştı.
Hasta yatağında yatarken bunları düşünüyordu. Olayın üzerinden birkaç gün geçmesine rağmen kralın gözlerinden yanaklarına doğru yaşlar süzüldüğünü görenler hâlâ kendini suçladığını anlıyordu.
Neyse ki, durumu o kadar kötü değildi ve gittikçe daha da iyi oluyordu. Ancak ne yemek yemek ne konuşmak ne de ayağa kalkmak istiyordu. Aynaya her baktığında Diana'nın yüzünü hatırlıyor ve aynayı paramparça etmek istiyordu.
Bunun yanında Artemis onları defalarca kez uyarmasına rağmen bu sahtekâr adamı nasıl Diana'nın yanına yaklaşmasına müsaade ettiğini ve tüm bu olanları nasıl önceden göremediğini hatırladıkça da kendinden nefret ediyordu.
Gözünü her kapattığında Diana'nın Richard'a "Ben sana ne yaptım?" diye çırpınışları geliyor ve biricik kızını bu çaresiz halde gördüğü için asla kendini affedemiyordu.
Evet, Richard suçluydu ancak bir adamın bütün aileyi kandırması, herkesi yalanlarına inandırması ve sofralarına oturup yemeklerinden yemesine bir baba olarak izin vermemesi gerekiyordu.
Kral, gözünü açtığı ilk dakika yanına Brendon'ı çağırmış ve ona bu dünyada Richard'ın toz zerresinin bile kalmamasını istediğini söylemişti. Artemis onunla Simon'un canını bağışlamasını istediğinde bunu kabul etmişti ancak onunda kızının kandırılmasında parmağı olduğundan bir daha karşısına çıkmamasını tembih etmişti.
Bu yaşına kadar krallığı her zaman adaletiyle ve merhametiyle yönetmiş, kimseye asla bir haksızlık yapmamıştı. Yeri geldiğinde kızlarına bile ceza vermiş ve onlara asla imtiyaz sağlamamıştı.
Ancak Richard'a olan öfkesi bir kralın değil bir babanın öfkesiydi. O yüzden de Brendon'a bir kral olarak değil bir baba olarak Richard'ın acı çekmesini istediğini söylemişti.
Brendon'da onun isteğini yerine getirmiş ve Richard'ın acılarından ağlayacak kadar kırbaçlanmasını emretmişti. Ancak Kral Harold, kendini daha iyi hissettiğinde Richard gibi iğrenç bir insanın ne acıdan ne de cezadan anlamayacağını bildiğinden onu hayatı boyunca pişman edip yalvarmasını istemişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALIN KIZLARI
Historical FictionGorg Kralı Harold'ın birbirinden güzel dört prensesi; Alberta, Diana, Emilia ve Artemis yaşayacakları kaderlerden habersiz babaları ve annelerinin yanında vakit geçiriyorlardı. Tanrı kaderimizi yazmıştı ve bu yazgı değiştirilemezdi, insan yaptığı se...