-"Hayır, Jessica. Hayattalar. Hatta Isabelle burada. Harry de. Siz burada bekleyin, ben onları bizzat kendim çağıracağım. Bizi beklerken limon şekeri yiyebilirsiniz."
Dumbledore bunları derken çoktan kapıya varmış, Harry ve Isabelle'in yanına gidiyordu.
***
Harry, Profesör Moody'nin yanından çıktıktan sonra onun 'Tıka basa yeme Potter ama aç da kalma' önerisiyle büyük salon'a Isabelle ve Daisy'nin yanına gitmişti. Onlarla konuşup biraz yemek atıştırmıştı. Bu sırada büyük salonun kapısından geçen Dumbledore'un kendilerine doğru geldiğini görünce üçü de çok şaşırdı.
Dumbledore yanlarına ulaşınca:
-"Benimle gelmeniz gerekiyor, sizlere bir şey göstereceğim." dedi ve hızlıca geri dönüp yürümeye başladı.
Üçü de Dumbledore'u takip ederken odasına çıkan merdivenlerde Dumbledore onlara dönüp tekrardan konuşmaya başladı.
-"Harry, Isabelle; içeride sakin kalmaya çalışın ve içeridekileri şimdiden çok soruya boğmayın. Görev bitince rahat rahat zaten konuşacaksınız." dedi ve önüne dönüp odasına girdi. Açık kalan kapıdan sırasıyla Isabelle, Harry ve Daisy'nin girmesiyle odayı büyük bir sessizlik kapladı. Jessica'nın gözleri Isabelle ve Harry arasında gidip geliyor, Mary Lily ise hiç durmadan Harry'e bakıyordu. bu derin sessizliği bozan Mary Lily'nin konuşmasıydı.
-"Teyze, cidden gözlerimiz aynıymış. Bu kadarını da beklemiyordum." dedi.
Isabelle, kadına bakıyordu. Bu geçen yıl bağıran barakaya Sirius'u kurtamaya gittiğinde gördüğü tablodaki kadındı, görülerinde gördüğü Sirius ile Isabelle'in her daim yanında olan kadındı. Bu kadın, onun annesiydi. Gözlerine inanamıyordu. Yetimhanede iken annesi babası olmadığını düşünürken birden bu evrene gelince babasının Sirius Black olduğunu öğrenmişti. Onu kurtarmıştı. Hatta onunla birlikte Black malikanesinde yaşamaya başlamıştı. Şimdi ise geçmişte öldüğünü zannettiği annesi kanlı canlı bir şekilde karşısında duruyordu. Yanında da kızıl saçlı bir kız vardı.
-"Anne?" diye sorar bir şekilde kadının yüzüne baktı Isabelle ve bundan sonra birbirlerine koşarak sarıldılar. Bu an gerçeküstü gibiydi. Şu an sanki vücudu beyni tarafından kontrol edilmiyordu da istemsizce bu hareketleri gerçekleştiriyordu. Belli bir süre geçtikten sonra Isabelle'in yüzü aydınlandı. Olanların daha yeni farkına varıyor gibiydi. O sırada Harry ve Mary Lily de birbirlerine sarılmışlardı. Herkes birbirini hatırlamıştı. Üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen Herkes birbirini hatırlamıştı. Sadece Mary Lily tam hatırlayamıyordu ama o da Isabelle ve Harry'i teyzesinin anlattıklarından resmen tanıyordu.
Bütün bunlar olurken de Daisy ile Dumbledore, odanın bir köşesine geçmiş limon şekeri yerken olanları izliyorlardı.
Daisy, Dumbledore'a dönüp sordu.
-"Şimdi, yanlış anlamadıysam Mary Lily, Harry'nin kardeşi."
Dumbledore evet dercesine gözlerini yumdu. Sonra Daisy devam etti.
-"Mary Lily, Isabelle'in annesine teyze diye seslenince bir an Isabelle ve Harry'nin anneleri kardeş sanmıştım." dedi.
Dumbledore bunun üzerine neşeli bir kahkaha patlatıverdi ve kıkırdayarak Daisy'e cevap verdi.
-"Biliyor musun, bir an ben de kendi bilgimden şüphe etmiştim."
Bu konuşmaların, sarılmaların yaklaşık bir yarım saat sonrasında Dumbledore ellerini çırparak ayağa kalktı ve Harry'e dönerek konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Isabelle Black ⚡
FanfictionYetimhanede yaşayan iki arkadaşın cadı olduklarını öğrenmeleri ve kendilerini Harry Potter evreninde bulmalarına dayanan macera dolu bir hikaye. Gizemleri ve bulmacaları çözerken karakterlere eşlik etmek için tek yapmanız gereken hikayeyi okumaya ba...