Türbülans

14 1 0
                                    

Yılan yerde süzüle süzüle gözden kaybolmuştu. kupa ve halatı tutuşunu da sağlamlaştırdıktan sonra heykele doğru yürümeye başladı kız. Morgana'nı planı aslında dahiyaneydi. Plan için de buraya gelmeleri zorunluydu. Tom Riddle'ın mezarı.

***

Burası Isabelle'in gelmeyi pek de tercih edeceği bir mekan -kesinlikle- değildi fakat eli mecbur olduğundan gelmişti. 

Sağ ayakkabısının içine sıkıştırdığı hançer Hogsmeade'e Isabelle'i geri götürecek bir anahtardı. Oraya dönünce broşu alıp diğerleriyle birlikte Hogwarts'a geri dönmeliydi. Sol ayakkabısındaki ise sadece hançerdi, normal bir hançer.

Üzerinde Thomas Riddle yazılı mezar taşını başında oldukça uzun bir heykel vardı, ölümü çağrıştırıyordu. Isabelle etrafına iyice bakınıp diğer mezarlıkları ezberlerken elindeki kupayı koyacak yer de bakıyordu. Üç büyücü kupasının düştüğü yerin yakınlarında küçük bir mezar taşı daha vardı. Hemen onun arkasına elindeki -eskiden ancak kraliyet soylarından gelenlerin saraylarda kullandığı- demir bardağımsı kadehi  koydu. Hatta Hufflepuff'ın kupasının daha sade olan bir versiyonu gibiydi. Bu Hogwarts'a gitmesini sağlayacak anahtardı. Halatı da kolundan çıkartıp bardağın yanına koydu. Bunları yerleştirmesi bitince Morgana'nın süzülerek yanına yaklaştığını fark etti.

-"Hallettim, efendimss." 

Morgana'nın trip atması bitmiş olacak ki Isabelle'e sırnaşıyordu. Bacağından koluna doğru yukarı bir şekilde sürünüp kolundaki yerini tekrar almıştı. 

Şimdi tek bir şey kalmıştı. 

Sağ ayakkabısındaki anahtar olan hançeri çıkarmadan önce aynı yerden bıçağı çıkarttı. Mezarlıkta duran kazanın hemen yakınına, yere fırlattı. 

Umuyordu ki Morgana bölgedeki yılanları yeterince uyarmıştı da planları işe yarardı.

Kadehi ve halatı yerleştirmişti. Bıçağı bırakmıştı. Morgana da yılanları halletmişti. Buradaki işi bitmişti. Ayakkabısındaki hançeri şimdi çıkartıp Morgana'yı sıkıca tuttu. Hogsmeade'e gitme zamanı çoktan gelmiş hatta geçiyordu bile. Daha girmesi gereken çok dükkan vardı. Saatine baktı. Hemen hançeri daha da sıkı tutup bekledi. Tekrar gökyüzünden düşüyor gibi hissettiğinde başardığını anladı. Kendini tekrar o eski evin arkasında bulduğunda önce bir yere oturdu. Kusacak gibi hissetmeye başlamasının ardından birkaç kere yutkunmuştu. Ellerini yere koyup birkaç dakika bekledi.

Morgana kızı bu konu hakkında uyarmıştı. O mezarlık kara büyüyle efsunlanmıştı ve oraya gitmenin yan etkileri vardı. Çok dikkatli olması gerekiyordu ve kız galiba bazı şeyleri yanlış yapmıştı.

Isabelle tam iyi olduğunu düşünüp ayağa kalkmışken bir anda yerin sallandığını hissetti. Bir eliyle duvardan destek alırken diğer elini de başına koydu. Sanki birisi midesine bir yumruk atmış gibi geriye savrulurken yere düştü. Kafasından bir sıcaklık yayılıyordu. Çok geçmeden gözünün kenarıyla gördüğü kırmızı sıvının toprağın üzerinde yayıldığını fark etti ama daha telaşlanmaya vakit bulamadan uykuya dalmıştı.

***

-"Hermione, son konuştuğumuzdan beri Isabelle'i gördün mü?"

Daisy huzursuz bir şekilde ortalıkta koşuştururken Hermione'yi bulmuştu. 

-"Hayır Daisy. Bir şey mi oldu?" 

Hermione çatık kaşlarla sormuştu.

-"Yok sadece onu kaybettim sanırım."

Isabelle Black ⚡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin