Önceki bölümü atmamın üzerinden 24 saat bile geçmedi,yazarınızın kıymetini bilin .
Remus:
...Başka sorular da sorduk fakat adından başka bir şey hatırlamadığını söyledi.Albus'a sorduğumda ise size şimdilik bir şey söylemememi istedi. Ama bence açıklamam gerekiyordu.Bu kızın aurası cidden güçlü.Bu yüzden kıza bir şeyler anlatmalıyız.Bu kızda çok garip şeyler seziyorum 'dedi.
Bunlar konuşulurken onları dinleyen kişileri kimse fark etmemişti. Amari ,sessizce beyaz kolonun arkasında yere oturmuştu. Sırtını kolona dayamış, minik parmaklarıyla gözünden akan yaşları siliyordu.
Korkuyordu. İçinde ne olduğunu bilmediği bir his vardı. Geçmişi üzerine neredeyse hiç bir şey hatırlamıyordu. Adı ve bir insanın yüzü hariç.
Evet tek hatırladığı buydu küçük kızın. Kendi kendine ani ama hayatını değiştirebilecek bir karar verdi. Bir yalan söyleyecekti .Kız artık ağlamıyordu. Ama yüzünde gözyaşlarının izlediği rotalar kurumuştu ve belli oluyordu. Bacaklarını kendine çekti ve kollarını bacaklarına sardı. Artık o yalnız değildi. İşte tam bu sırada düşünmeye daldı.
Küçük kız bunları düşünürken az ilerdeki masada gazetesini okuyan ve kahve içen ,oldukça masum görünen bir adam vardı.
Sarı saçları artık siyahtı ,renkli gözleri kahverengiydi ve beyaz teni ise artık esmerdi.
Lucius MALFOY ,bu grubu dinliyordu.O kızı onlardan önce bulup Lord'una götürmeliydi.
💙
Lucius Malfoy ,o sırada eski okul arkadaşına nefretle bakıyordu.Eskiden Jessica Riddle için hayatını bile verebilecekken artık ondan nefret ediyordu ve elinde olsa onu burada öldürürdü ya da o öyle sanıyordu.Çünkü kız Lord'unun kızıydı.Böyle bir şey yaparsa Lord'u onu över, rütbesini arttırır mıydı? Yoksa onun gözünde aşağılık bir ölümyiyen mi olurdu?
İşte bunu kimse bilmiyordu.
💜
Küçük kız nihayet bir karar vermişti. Bir yalan bulmuştu kendine. Çok tatlı ve gerçekçiydi.
Masada oturanların yanına gitti. En tatlı gülümsemesini taktı .Masaya ulaşınca kimsenin onu görmediğini fark etti ve parmak ucuna yükseldi. Jessica ve Lily'nin kıza olan bakışları oldukça enteresandı. Jessica ve Lily'nin bir yöne baktığını görenler de o tarafa baktı ve küçük kızı gördüler.
Kız fark edilmenin mutluluğunu yaşarken Remus kızın saçlarını okşamaya başladı. Aslında öz kızı olsa onu bu kadar sevemezdi. Ama kızdaki garipliği anlamaya çalışıyordu. Kız ise mutlu olmuştu ama belli etmemesi gerekiyordu. Onun artık bir yalanı vardı.
Rol yapmalıydı ve bunu kimsenin anlamaması gerekiyordu.
-'Ben sizlere bir şeyler söylemek istiyorum' dedi.
-'Tabi söyle Amari' dedi Remus.
-Ben bazı şeyleri hatırlıyorum, bir insan yüzü görüyorum. Tek hatırladığım da bir kadın sesi, bana artık güvende olduğumu ve adımı söylüyordu. Sonrasında ise garip bir kelime söylüyor ve çubuğunu bana doğrultuyordu,oblitaevi gibi bir şeydi, yalnızca bu dedi ve ağlamaklı bir ses tonuyla devam etti.
-"Remus,ben seni çok sevdim,babam gibi, bir ailem var mıydı,hatırlamıyorum ama sen benim babam gibi oldun, eğer bir sakıncası yoksa ben seninle kalmak istiyorum hem daha bir evim bile yok" dedi 6 yaşındaki kız.
Remus afallamıştı ama bu düzgün düşünmesine engel değildi.
-'Tabiki de olur Amari, ben seni asla yalnız bırakmam'
Amari o sırada kendini suçluyordu ,bu kadar iyi ve saf yürekli bir adama yalan söylemişti.
Ama ne olursa olsun, yalan söylemesine rağmen, Remus ile yaşamasına seviniyordu. O cümleleri kurarken ise gerçekten samimiydi.
'Yalan söylemiyor olsam da aynı şeyleri derdim' diye içinden düşündü kız.
Kızın söylediği yalan ise yalan değil, gerçekler idi. Her şey kızın gerçekleri yalan sanmasından ibaretti. Ortada kızın suçlu hissetmesini gerektirecek hiç bir şey yoktu fakat bunu öğrenmesi zamanını alacaktı.
Tam bu sırada ,yakın bir masada oturan, Lucius asasını sıktı ve Remus'ları oturduğu masaya doğru yol almaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Isabelle Black ⚡
FanfictionYetimhanede yaşayan iki arkadaşın cadı olduklarını öğrenmeleri ve kendilerini Harry Potter evreninde bulmalarına dayanan macera dolu bir hikaye. Gizemleri ve bulmacaları çözerken karakterlere eşlik etmek için tek yapmanız gereken hikayeyi okumaya ba...