5

46 8 15
                                    

"Minho'yla aranızda ne oldu?"

"Birşey olmadı, neden sordun ki?"

"Peter kavga ettiğinizi biliyorum. Minho anlattı. Ayrılmak istemiş sen ciddiye almamışsın."

"Şaka yapıyor o."

"Peter, üzgünüm ama şaka değil. Belli ki artık sana olan duyguları aynı değil. Senin içten üzüldüğünü ama bunu yansıtmadığını iyi biliyorum. Sana vurmasına rağmen onun en sevdiği yemeği yapıyorsun, eve gelince yesin diye. Anlaman lazım, artık Minho eskisi gibi değil."

"O benden öyle kolayca ayrılamaz, böyle bitemez Felix." Gözlerim dolmuş, söylediklerim ağzım titrediği için nerdeyse anlaşılamaz olmuştu.

"Bak Jisung, Minho'yu küçüklüğümden beri tanırım. Sevgili olduğunuz zaman onun seni çok sevdiğine de şahit oldum. Ama gerçekten şu an neden senden ayrıldı ya da bu aralar çok gergin bilmiyorum. Bana bile söylemedi."

Ona cevap veremedim. Oturduğum koltukta yanında duran Yongbok'un boynuna asıldım. Kafamı omzuna koyunca o da bana sıkı bir şekilde sarıldı. "Jisungie, bugün burda kalayım mı?  Birlikte yatarız rahatlarsın biraz hem brownie de getirmiştim. Yatmadan önce bi brownie - film iyi gider ha? Filmi seçmek ister misin?" Başımı sallayıp Felix'i rahat bıraktım. Kumandayı alıp demon slayer açtım. Felix ise masanın üstüne koyduğu brownieleri ortamıza koyup oturduğunda birlikte izlemeye başladık.

4 sezon izledikten sonra

"DAKİ ALLAH BELANI VERSİN SENİN!"

"LAN JİSUNG, KADININ İÇİNDEN ABİSİ ÇIKTI!"

"LAN TENGEN KÖR OLDU!"

"ANALARINIZI SEVEYİM LAN. ÖZELLİKLE SENİN MUZAN, KARDEŞLERE YAPTIĞINA BAK!"

"KARDEŞ RESMEN ABİSİNE DOĞUM YAPTI. BU NASIL MÜMKÜN LAN!"

"Bakıyorum da keyfin yerine geldi. Eeeeee diğer sezonu da izleyelim mi?"

"Valla bayılacak gibiyim. Yatsak olur mu?"

"Tabi."

"Dur ben sana yatmalık birşeyler vereyim."

"Tamam kanka ben giyinip geleyim."

Yatağımın sağ tarafına yatıp Yongbok'un gelmesini bekledim. Zaten o da 5 dakikaya gelmişti. Sarışın oğlan hemen yanıma yatıp ikimizin de üstünü örttü. "Yongbokie, sence Min-"

"Onu konuşmayalım Peter. Gelirse gelir. Hadi kapa bakayım gözlerini."

İkimiz de gözlerimizi kapatır kapatmaz bayılmıştık."

Ertesi sabah

"HAN PETER JİSUNG. BU SON UYARI. EĞER KALKMAZSAN ÜSTÜNE ATLAYACAĞIM!"

"Tamam tamam, kalktım."

Gözlerimi kaşıyarak yattığım yerden doğruldum. Felix ise yatakta dizlerinin üstünde kalkmam için bana bağırıyordu. "Bugün kahvaltıyı ben yapacağım. O yüzden sen bi süre daha yatabilirsin."

"O zaman niye uyandırıyorsun Felix."

"Çünkü canım istedi."

"Aferin sana, şu dakkadan sonra istesem de uyuyamam. Uykumu kaçırdın."

"Lafı mı olur efendim, işimiz."

"Offfffffffffffffffffffffffff Felix of."

"O nasıl oflama lan. Yaşlandım sen oflarken."

Felix mutfağa tam gitmişti ki küçük bir çığlık attı. "JİSUNG! ACİLEN BURAYA GELMEN LAZIM!" Mutfağa uçar adımlarla gittiğimde gördüğüm manzara karşısında duygularım karma karışık bir hale geldi. Minho mutfak masasının üstüne yığılmış bir şekilde yatıyordu. Etrafında birkaç bira, alkol şişesi falan vardı. Ve elinde bir bıçak tutuyordu. Görünüşe göre kimseye zarar vermemişti, çünkü bıçak temizdi. "Jisung bu burda bildiğin bayılmış. Allah aşkına al şu bıçağı elinden odasına falan taşıyalım." Felix panik olmuş bir şekilde koluma yapıştı. Minho'nun ilk kez içtiğine şahit oluyorduk ve bıçakla birlikte yatması biraz da olsa içimizi ürpertiyordu. Yavaş hareketlerle Minho'nun elinden bıçağı alıp tezgaha koydum. "Felix sen de sol koluna gir, odasına kadar taşıyalım hadi." Felix beni başıyla onaylayıp Minho'nun sol koluna girdi. Ben de sağ koluna girip birlikte onu sandalyeden kaldırmayı başardık. Sanırsam sarhoştu ve bu baygınlığına sebep olmuştu ki yatağına yatırırken dahi kolunu bile kımıldatmamıştı. Minho'yu yatırınca Felix'le tekrardan mutfağa girdik. "Jisungie sen buzdolabından malzemeleri çıkart, ben de şişeleri falan toplayım sonra da yiyecek birşeyler yapalım."

"Tamam kanka."

Felix'in arkasından geçip buzdolabının kapağını açtım. Buzdolabı dağılmıştı, muhtemelen Minho eve geldiğinde birşeyler yemek istemiş ama sarhoş olduğu için biraz dağıtmıştı. Gözüm nerdeyse bitmek üzere olan etli ramyonu görünce yüzümde bir gülümseme oluştu. Belli ki yemişti. Daha fazla oyalanmadan kahvaltılıkları çıkardım ve masaya dizdim. "Felix hiç uğraşasım yok. Haşlanmış yumurta ve tostla kapatsak kahvaltıyı, olur mu?"

"Bende sana aynı şeyi söyleyecektim valla Jisung. Sen yumurtayı yap bende tostu yapayım."

Dolaptan yumurtaları çıkarıp suyun içine atarak pişirmeye bıraktım. Felix'de tostlarla uğraşıyordu. İkimiz de pişirince oturup bir sohbet eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Bizim bitirmemize eşlik te Minho mutfağın kapısında belirmişti. "Günaydın Minho." Felix arkamda duran oğlana söylemişti.

"Niye hala beni önemsiyorsun Jisung." Sesi sert gelmişti Minho'nun.

...

Arama | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin