20

29 5 7
                                    

11. Sınıftalarken

Tanrısal bakış açısı

Jisung alarmının çalmasıyla hızlıca kalkmıştı. Okula gitmesine daha vakit olduğu için rahat bir şekilde hazırlanıp çıktı. Yolda yürürken bir marketten sandiviç almıştı yemek için. Kulağında müzikle okula geliyordu. Okula vardığında hala arkadaşlarının gelmediğini farketti. O yüzden kafasını sırasına koydu ve dersler başlayana kadar uyumaya karar verdi.

Öte yandan Minho bütün gece uyuyamamıştı. Jisung'la olan sohbetinden sonra içini garip bir his kaplamıştı. Kalbi niye bu kadar hızlı atıyordu? O sohbetten sonra baktı ki uyuyamıyor yarın okula götürmek için bişeyler yapmaya karar verdi. Mutfağa girdiğinde aklında kurabiye yapmak gelmişti. Aklına gelen fikirle. Malzemeleri çıkardı ve hazırlamaya başladı. Jisung aklından çıkmıyordu. Kurabiyeleri yaparken aklında bir fikir geldi Minho'nun. Jisung'u sincapa benzetmişti. Sincap şekilli kurabiyeler yapacaktı. Kalbinin hızını arttıran kişiye özenerek kurabiyeleri yaparken yüzündeki sırıtışı silemiyordu.

Hazırladığı kurabiyeler pişince bir kaba koyup çantasına attı. Saat sabah 2 ye geliyordu. Biraz dinlenme fikriyle kendini yatağa attı. Aklından düşünceler hala silinmiyordu. Acaba Jisung onun yaptığı kurabiyeleri beğenir miydi? Tekrar ister miydi? Belki beraber yaparlardı.

Sabah alarmının çalmasıyla istemeyerek uyandı Minho. Ama aklına yaptığı kurabiyeler ve Jisung gelince hızlıca hazırlandı. Geç kaldığını farkedince koşar adımlarla okula gitti. Jisung'la aynı sınıfta olduğu için koşarak sınıfa gitti. Sırasına kafasını koymuş uyuyan bir Jis görmeyi beklemiyordu. Yanına da sıra arkadaşı Felix oturmuştu. Telefonuyla ilgilendiği için Minho'nun geldiğini görmemişti. Jisung'un arkasının boş olduğunu görünce oraya geçmeye karar verdi. Sonrasında yanına siyah saçlı bir çocuk geldi Minho'nun.

"Genelde sıra arkadaşım olmazdı, sanırım artık var. Ben Yeonjun." Diyerek Minho'ya elini uzatmıştı. Minho'ya güler yüzle uzattığı eli sıkmıştı. O da Minho'nun yanına oturunca Jisung'un arka çaprazında kalmıştı. Minho ise Jisung'un arkasında cam kenarındaydı.

Hoca sınıfa girince herkes ayağa kalktı, Jisung hariç.

"Jis yine mi uyuyor kaldırın şunu."

"Pekala Tae hocam."

Yeonjun dediğiyle birlikte ileriye uzanıp Jis'in sırtını patpatlamıştı. Jis uyanmayınca bu sefer saçlarını karıştırdı. Tabi bu hareketler Minho'nun dikkatinden kaçmamıştı. Jis saçlarının karıştırılmasıyla uyanınca mızmızlanarak Yeonjun'a döndü.

"Ya dokunma işte be. Yağ sürüyom o kadar yumuşak olsun diye."

"E yumuşacık olunca da karıştırasım geliyor ben napayım?"

"Çok kötüsün."

"Rica ederim bende seni seviyorum."

Yeonjun kıkırdayınca Jisung önüne dönmüştü. Uykudan yeni kalktığı için arkasında oturan Minho'yu farketmemişti. Öte yandan Minho ikisinin konuşmasını düşünüyordu.

-Rica ederim bende seni seviyorum

Sevgililer miydi? Neden bu kadar samimiydiler? Seni seviyorum mu? Saç karıştırmalar?

"Lee Minho ikinci kez soruyorum."

Aniden yüksektilen ses ile Minho düşüncelerinden kurtulup hocaya döndü.

"Özür dilerim hocam dalmışım."

"Sorun değil dersi takip et. Tahtadaki soruyu cevaplar mısın?"

Minho tahtaya çıkıp işlemi hızlıca çözmüştü. Jis hocayı takmadan uyuyordu. Onunla teneffüste konuşmak istiyordu fakat bir yandan da uyandırmak istemiyordu.

Neden konu Jisung olunca bu kadar telaş yapıyordu...

Arama | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin