25

31 2 9
                                    

Şimdiki zaman

(Kısa bir not, tanrısal açıyla daha güzel yazdığımı farkettim bu yüzden belirtmesem de tanrısaldan devam edicem haberiniz olsun)

Minho kafede otururken Chan gelmişti. Kafeye göz atıp Minho'yu bulduktan sonra yanına adımladı ve karşısına oturdu.

Camdan dışarıyı izleyen Minho, önünde beliren silüetle karşısına döndü.

"Hyung, hoşgeldin."

"Derhal anlatıyorsun ne sikim döndüğünü."

Minho tüm olayları başından anlatırken gözyaşlarına engel olamıyordu. Babasının zorlaması üzerine yapmak zorunda kaldığı herşeyden dolayı suçlu hissediyordu. Chan karşısında ağlayan oğlanın omzuna elini attı.

"Bunları en başından niye anlatmadın be Minho."

"O orospu yüzünden. Tehdit ediyordu beni canınızla. Evden çıkmama bile izin vermiyor. Ben zorla çıktım."

"Bak herşeyi yoluna koyucaz tamam mı? Önce babanı halletmemiz lazım."

"Jisung... nasıl?"

Chan cevap verememişti. Jisung'un ne kadar kötü olduğunun farkındaydı Minho'da. Hissedebiliyordu.

"Hyung lütfen Jis'le konuşabilir miyim?"

"Şu an olmaz Minho."

"Babam telefonumdan Jisung'un numarasını sildi ve şimdiki telefonumu alıp yenisini vereceğini söylüyor. Yani yarından itibaren hiçbirinize ulaşamam. Lütfen..."

"Minho zaten içinde hala öfkesi var şu an konuşursan ne söylediğini bilmez."

"Sadece sesini duymak istiyorum."

"Peki o zaman ben konuşacağım sen tek kelime etmeyeceksin."

"Kabul."

Şu an Berlin'de öğlenken, Kore'de saat gece yarısına varıyordu. İkisi de Jisung'un bu saatlerde uyumadığını biliyordu. Chan Jisung'u arayıp kısık sesle hoparlöre aldı.

"Alo Hyung?"

Minho'nun gözleri duyduğu sesle birlikte dolmuştu.

"Jisungie nasılsın?"

"Dizi izliyordum."

"Dizi izlemeye yeniden mi başladın?"

"Canım bişey yapmak istemiyor."

Minho içinden kendine saydırıyordu. Telefondaki ses çok cansızdı ve hepsi onun yüzündendi.

"Ne zaman yatmayı düşünüyorsun?"

"Bilmem."

"Lix'ler napıyor?"

"Onlar dışarı çıkmıştı hala gelmediler. Ben misafir odasındayım."

"Çok oyalanmadan yat tamam mı?"

"Tamam Hyung."

"Ya ölü gibisin sesin çıksın biraz."

"Tamamdır Hyung!"

Kısık sesle kıkırdamıştı Minho gözyaşlarının arasından.

Chan telefonu kapatıp yeniden Minho'ya döndü.

"Ne kadar kalacaksın burda?"

"Babama kalırsa hayatımın sonuna kadar. Dönmenin bir yolunu bulacağım."

"Seoul'da başka bir ev alamaz mısın kendine ait?"

"Babam hesabımdan yaptığım harcamalara bakıyor. Eğer görürse ne yapacağını biliyorsun."

Arama | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin