9

43 7 3
                                    

Minho'nun bakış açısı

Elimde Jisung'a aldığım hediye, tekrardan Felix'in evine doğru yürümeye başladım. Yine terasın altındaki duvara yaslanıp yere çöktüm. O sırada yukardan gelen sesle kafamı çevirdiğimde Felix'in balkona çıktığını gördüm. Duvara biraz daha gömülüp beni görmemesini sağladım ve konuşmasını dinledim.

"Alo Changbin?"

"Ben iyiyim sen nasılsın?"

"Oh güzel, sevindim."

"Evet evet dün dediğim gibi Jisung bende kalıyor."

Bi anda Felix'in yüzündeki gülümseme solmuştu. Acaba  bizim Changbin ne sormuştu civcive.
"Bi sorun yok ya. Öylesine birkaç gün bende kalmak istedi." Görünüşe göre neden evden ayrıldığını sormuştu. Diyemedim ama, benim hatam olduğunu.

"Neyse Hyung, sana bişey dicem. Yarın Jisung'un doğum günü ya. Ne? Unuttun mu? Allahım doğum günü çocuğu bile unutuyorsa senden zaten beklenilirdi. Tamam tamam, şakaydı."

Yüzüne tekrardan bi tebessüm yerleştirdi Felix.

"Bak Hyung, bizimkilere de söyle. Saat 8 gibi bizim eve gelin. Ha ama, sen Jeongin'e söyle. Saat 7 gibi Jisung'u evden alsın bi süre oyalasın. Biz o sırada evi toparlayalım, hazırlayalım. Saat 8 gibi Jeongin'ler de gelir, kutlarız."

"Tamam tamam, sen ara bizimkileri de."

"Tamam o zaman yarın saat 7'de evi toplamak üzere görüşürüz!" Telefonu kapatıp korkuluklara yaslandı Felix. Ellerini bağdaştırıp kafasını yerleştirdikten sonra kendi kendine konuşmaya başladı. "Ah be Minho Hyung. Jisung perişan. Napıcam ben. Telefonunu da açmıyor ml. Son zamanlarda zaten sinirliydi, Jisung'dan çıkardı onuda. Offfff." Felix kendi kendini yıkıyordu. İçini dışına vuramadığı için zaten hep zorbalığa uğruyordu, ben aynı okula gelene kadar. İlkokuldan beri kardeşim olarak görüyordum onu. Ama böyle sıkıştığı zamanlar kendi kendine konuşması beni de yıkıyordu. Genelde anlatamadıklarını hep bana anlatırdı. Ama son zamanlardaki babamdan dolayı takındığım tavır nedeniyle bana da kırgındı. Gözümden akan bir yaşı durduramadım. Felix doğrulup eve geri girdiğinde bende yavaş adımlarla Jisung'la olan evime doğru yürümeye başladım, her ne kadar Jisung olmasa da.

Jisung'un bakış açısı

"Oh Felix? Kimle konuşuyordun."

"Şey ya, eski bi arkadaşım aradı da. Bi süre konuştuk ettik işte. (Tanrısal bakış açısı: Jisung kötü durumdayken söyleyemezdi kendi kendine konuştuklarını Felix. Onu kendi dertleriyle de dolduramazdı.)

"Tamam. Bak noodlelar hazır. Hadi gel yiyek." Hızlıca Felix'in kolunu tutup onu mutfağa kadar sürükledim. "Kanka kolum koptu."

"Pardon pardon." Felix'in omuzlarından tutup sandalyesine otutturduktan sonra tezgahta duran iki kabı alıp masaya koydum. "Afiyet olsun efendim. Noodlerları pişirmek gerçekten çok zordu. Umarım beğenirsiniz."

"Haklısınız beyfendi. Noodle yapılması zor yemeklerden biridir. Elinizin lezzetli olduğunu duymuştum. Beğeneceğimi düşünüyorum." Felix çubuklarını kaseye daldırdı ve tadına baktı. Gözlerini açarak kendini sandalyeye attı ve konuşmaya başladı. "İnanamıyorum! Bu noodlelar, harika bi kıvamda. Malzemeler çok taze. Böyle bir lezzeti hiç tatmamıştım. Ellerinize sağlık efendim." Bi anda göz göze gelince ikimiz de gülme krizine girdik. "Tek drama queen Hyunjin sanıyordum rkeşdldlşe."

"Şaka maka harbi açım ha. Hadi yiyek daha fazla uzatmadan." İkimiz de ayı gibi yemeye koyulduk. Yemekleri bitirince tabakları kaldırmak için kalktığımda Yongbokie çenesini masaya yaslayarak eğildi. "Hyunjin daha gelmedi. Dün Changbin'lerde kalacağını söylemişti. Acaba bugü- aha! Kapı çaldı!" Yongbok hızlı adımlarla kapıya doğru yöneldi ve karşısında gördüğü sevgilisine sarıldı. "Bende tam seni düşünüyordum." Onları öyle görünce kalbim sızladı. "Yongbokie, ben yatmaya gidiyorum. Çok uykum geldi. Size iyi geceler."

"Merhaba ve iyi geceler Jisung."

"İyi geceler Peter!"

Bizimkilerin yanından ayrılıp Felix'in bana ayırdığı odaya girdim. Kapıyı kapattığım gibi gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. Sırtımı ve kafamı kapıya vererek yere çömeldim. Neden, neden böyle bitmek zorundaydı ki. Bi süre ağladım odada, sessiz bi şekilde. Sırtım uyuşmaya başlayınca olduğum yerden doğruldum ve odaya bağlı olan küçük lavaboya girdim. Yere bakan kafamı kaldırıp aynaya baktığımda gözlerimin kıpkırmızı ve şiş olduğunu gördüm. Ağladığım zaman şeklim yamuluyordu resmen. Hemen suratıma bi iki su çarpıp odaya geri girdim ve valizimden pijamalarımı çıkarıp giyindim. Çıkardığım kıyafetleri ise bi kenara katlayıp koyduktan sonra kendimi yatağa attım. Kısa bi süre sonra ise rüyalar alemine girmiştim bile.

Arama | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin