"Minho, Jisung..."
"Jisung?"
"Bak herşey aniden oldu. Sakin ol."
Chan titreyen sesini saklayamamıştı. Şuan saat gecenin biri olması umrunda değildi bile Minho'nun.
(Arkadaşlar Berlin ve Seoul'un saatleri zıt. Yani bakmadım ama ficte böyle. Yani birinde sabah birinde akşam. Bunu kafanızdan çıkarmayın.)
"Sikeyim noluyor söyle!"
"Jisung'a araba çarptı Min..."
"N-Ne.."
Minho hızlıca telefonunu kapatmıştı. Ufak bir çanta alıp içine iki üç eşyasını koyduktan sonra koşarak evin kapısına gelmişti ki kilitli kapıyla duraksamıştı.
"Nereye oğlum bu saate?"
Babası mutfaktan çıkmış kapıdaki oğluna sormuştu. Minho öfkeli bakışlarını babasına atarak konuştu.
"Niye kilitli kapı?"
"Kalabileceğini düşünmüştüm, yanılmamışım."
"Şu an gitmem lazım acilen."
"Nedenmiş bu acele?"
"Baba... arkadaşıma araba çarpmış. Kore'ye dönmem gerekiyor."
"Sana yeni bir başlangıç yapacaksın dedim. Gitmene izin yok."
"Senden izin almadım zaten gidiyorum!"
"Uçak biletini nasıl alacaksın? Hesabını kapattırmamı ister misin? Hem yarın önemli misafirlerimiz var hiçbir yere gidemezsin."
"Am-"
"Aması yok doğru odana!"
Minho sert adımlarla odasına dönmek zorunda kalmıştı. Çantayı sertçe odanın bir kenarına attıktan sonra gözyaşlarıyla birlikte kendini yatağa bıraktı oğlan.
Aradan iki gün geçmişti. Minho nerdeyse her saat başı Chan'ı arayıp Jisung'u soruyordu. Minho odasından ayrılmıyor, yemek bile yemiyordu. Sadece iyi bir haberle çalmasını umduğu telefonunun başında bekliyordu.
Arkadaş grubu işe perişandı. Jisung ameliyattan çıktıktan sonra bir odaya kaldırılmıştı. Hayattaydı, ama uyanmıyordu. İki gündür parmağını bile kımıldatmamıştı oğlan.
1 hafta sonra
Uzun zamandır uyuyan oğlan hafifçe kıpırdandı hastane yatağında. Gözlerini açmaya çalıştığında pencereden gelen ışık gözünü yaktığı için kaşlarını çatmıştı. O sırada onu kontrol etmek için gelen Chan onu farkettiği an pencereye gidip perdeyi kapatmış ve odanın kısık ışığını açmıştı.
"Jisung, iyi misin?"
"Bilmem iyi miyim."
Kısık bir sesle konuşabilmişti oğlan. Kendisini kandırılmış hissediyordu. Chan'ın Minho'nun yanına gitmesi, telefonda konuşurken Minho'nun dinlemesi, salonda duyduğu konuşmalar...
Hepsi bi anda üstüne gelmişti oğlanın.Chan çok uzatmak istemeyip odadan çıkınca bir haftadır gördüğü meraklı gözlerle karşılaştı yine. Bütün arkadaşları Jisung için endişeleniyordu.
"Uyandı, ama şu an iyi değil. Biraz kendine gelsin."
"Peki Hyung."
Felix istemsizce onayladı.
Jisung kendi içinden herkese sövüyordu. Chan neden onun yanına gitmişti, neydi bu tehtit meselesi, Minho'yu kurtarmak, ev? Herşey kafasında dönüyordu oğlanın.
Ertesi sabaha yine aynı bıkkınlıkla uyandı genç oğlan. Herşey kafasında dört dönüyor ama aklına bunların olması için bir sebep gelmiyordu.
"Ah uyanmışsınız efendim. İzninizle serumunuzu değiştireceğim. Kahvaltınız da birazdan gelir. Ben hemen yeni serumu alıp geliyorum."
Odaya gelen hemşire geri gittiğinde Jisung koluna takılan bitmiş seruma baktı. Hiçbişey istemiyordu şuan. Kolundaki serumu tutup hızlıca çektikten sonra kolundan akan kanı umursamadan bacaklarını yataktan dışarı attı ve ayağa kalktı. Adım atarken dengesi her ne kadar bozulsa da aldırış etmeden odadan çıktı ve kapının önündeki koltuklarda oturmuş arkadaşlarını farketti. Hepsi uyuyordu birbirlerine yaslanıp, Chan hariç. Jisung'u görür görmez ayaklandı.
"Senin kalkmaman gerek. Ayrıca damaryolunu mu çıkardın sen? Kan kaybediyorsun farkında mısın?"
"Umrumda mı sanıyorsun?"
"Jisung bir kazadan kurtuldun. Şimdi lütfen odana geri dön ve yat."
"Bana herşeyi anlat."
"Şimdi sırası değil Jisung."
"Sana anlat dedim."
"Tavrına dikkat et Jisung. İyiliğin için diyorum kendini ayakta daha fazla zorlamadan gidip dinlen."
"Sen hiçbişey anlatmadan gitmiyorum."
"Jisung saçmalama."
Chan ayağa kalkıp Jisung'un kolundan tutmuştu. Jisung bedeni ağrıdığı için karşı koyamıyordu. Chan onu yatağa otutturduktan sonra Jisung ona öfkeli bir şekilde baktı.
"Evet dinliyorum?"
"Jisung bak dinlen bi sonra anlatıcam."
"Minho'nun anlatması daha doğru dediğinizi duydum beni anlatıcam anlatıcam diye geçiştirme."
"Ama ba-"
"Aması falan yok. Onun bana hiçbişey anlatmasına gerek yok. Kendisi yapacağını yeterince yaptı zaten."
"Gerçekten olaylar düşündüğün gibi değil."
"Bana anlat dedim!"
"Bende dinlen diyorum!"
Kolundan akan kan yatağa bulaşırken gözleri kararmıştı Jisung'un. Chan bi anda Jisung'un iyi olmadığını anlayınca koşarak hemşireleri çağırdı.
...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arama | Minsung
FanfictionH: Alo, sevgilim seni çok özledim. Hep telefonu açıyorsun ama telefonun karşısında yoksun değil mi? M: Seni çok özledim Jisung... ...