29(m)

19 1 2
                                    

Minho öğlene kadar uyumuştu. Uzun bir süreden sonra sevgilisinin kokusuyla uyumak ona iyi gelmişti. İstemeye istemeye yerinden kalktı. Odasından çıkıp yandaki odaya girince Felix ve Hyunjin'i sarmaş dolaş uyurken buldu. İkisinin yerinde kendini ve Jisung'u düşledi bir süre. Onunla yatmayı çok özlemişti.

Jisung uyanmıştı. Boynunda hediyesi olan kolye, düşünceleriyle boğuşuyordu. Belki de içindeki kızgın tarafı bir süre kapatıp dinlemeliydi olanları. Deli gibi affetmek istiyordu. Kalbi onun için delice atarken öfkesi kalbini acıyla susturuyordu. Beyaz tavanı izlerken kapı açıldı.

"Daha iyi misin Jis? Bugün taburcu oluyorsun."

Chan düşünceli bir sesle içeri girmişti. Jisung olduğu yerde doğrulup ona döndü.

"Evet iyiyim. Çıkalım."

"Pekala o zaman ben çıkış işlemlerini halledeyim."

Chan tam çıkmak için yönelmişti ki Jis ona seslendi.

"Hyung."

"Evet?"

"Şey.... Minho nerde?"

"Felix'lere gitmiş, neden sordun ki?"

"Onunla konuşmak istiyorum."

Chan duyduğu şey ile şaşkınca baktı.

"Am-"

"Evet aptalca davrandım biliyorum. Ona bişey demeyin."

"Sen nasıl istersen."

Chan çıkış işlemlerini halledince ikili Felix'lerin evine gelmişti. Jisung kemirmekten kanayan dudakları ile arabadan inip Chan'a teşekkür etti ve zili çaldı. Kapıyı açan Felix dostuna sarıldı.

"Aptalsın. Bi daha öyle yola falan atlarsan brownie falan yok."

"Ben senin brownielerin olmadan nasıl yaşarım yapma bunu banaaa."

İkili kıkırdadı.

Minho yatakta sırtüstü uzanmış öylece tavanı izliyordu. Jisung aklından bir saniye bile kaybolmuyordu. Çalınan kapı ile kafasını bile oynatmadan cevap verdi.

"Hiçbişey istemiyorum ve iyiyim Felix."

Açılan kapı ile kafasını kaldırdı bu sefer. Görmeyi beklemediği surat ile şaşkınca baktı. Jisung bişey demeden içeri girip kapıyı kapattı ve yatağın kenarına oturdu. Minho yatakta oturur pozisyona gelmişti Jisung'a bakacak şekilde.

"Jisung..."

"Özür dilerim."

Minho'ya bakamıyordu Jisung. Bakmaya cesaret edemiyordu.

"Özür dilemesi gereken biri varsa o da benim. Yapmak zorundaydım gerçekten."

"Dökül Minho."

Minho yutkunmuştu. Babası ona bişey derse öldüreceğini söylemişti, ve bu hâlâ geçerliydi.

"Yapamam..."

"Nedir benden sakladığın şey?"

"Zorlama Jisung gerçekten olmaz."

"Herşeyi senin ağzından duymak istiyorum. İtiraz yok."

Bu sefer Minho'ya dönmüştü. Minho onun kalbinde bıraktığı kırıkları gözlerinde görebiliyordu. İçi acıyordu oğlanın.

"Pekala."

Minho'nun kabul etmesiyle Jisung yatakta bağdaş kurarak ona döndü. Affetmeyi o kadar istiyordu ki Jisung, nefretini susturabilmişti.

Yarım saat sonra

Jisung duyduklarına inanamıyordu. Dolu gözleriyle Minho'ya baktı. Minho'nunda ondan farklı bi hali yoktu. İkisi de dolu gözleriyle birbirlerine bakıyordu.

"B-ben..."

Kelimeler ağzından çıkamıyordu Jisung'un.

"Benim sana kızgın olmaya hakkım yok. Ama sen, vur bana, söv bana, yaptıklarımın hesabı yok."

Jisung uzanıp Minho'nun elini tuttu.

"Affediyorum seni..."

"Jisung, geri gitmek zorundayım. Bunları hiç duymamış gibi davranmalısın. Yoksa ne olacağını biliyorsun."

"İstemiyorum, senden ayrı kalmak istemiyorum."

Jisung yataktan kalkıp yatak kenarında oturan Minho'nun kucağına oturmuştu. Kollarını Minho'nun boynuna dolayarak çok özlediği dudaklarla dudaklarını birleştirmişlerdi. Minho Jisung'nun belini sararak öpüşüne karşılık veriyordu.

⚠️

Jisung, Minho'nun kucağında kıpırdanıyordu. Tabi bu Minho için hiç iyi değildi. Altına bir ağrı saplanmıştı sevgilisinin etkisiyle. Jisung bunu hissedebiliyordu. Sevgilisinin her zerresini özlemişti. Kendisinin de kasıkları ağrımaya başlamıştı. Minho'nun öpüşürken çıkardığı derin sesler Jisung'u ayrı bir tahrik ediyordu. Jisung dudaklarını ayıracakken Minho dişlerini geçirerek ondan bir inleme kazanmıştı. Bu onu fazlasıyla zorlamıştı. En sonunda ikiside nefessiz kalınca dudaklarını ayırdılar.

"Kahretsin gerçekten beni nasıl etkileyeceğini çok iyi biliyorsun."

Ağlamak mı, ikisi de ağladığını unutmuştu. Hatta şu anki arzuları ağlamalarını kesmişti.

"Her şeyinle özledim seni."

Jisung lafının ardından tekrardan dudaklarına kapandı. Ama Minho'nun elleri bu sefer rahat durmuyordu. Bir eli onu belinden kendine bastırırken diğer elini tişörtünün içine sokmuş göğsüsleriyle oynuyordu. Minho en sonunda dudaklarını dudaklarından boynuna doğru indirdi. Yer yer ısırıp emiyordu. Jisung ise ona inlemeleriyle karşılık veriyordu. En son sevgilisinin zayıf noktasına yöneldi Minho, kulağının arkasına. Jisung'un mırıltıları onu epey sertleştiriyordu.

Minho dudaklarını ayırarak sevgilisinin üstündeki tişörtü yerle buluşturmuş ve onu yatağa yatırmıştı. Dudakları tekrar buluşurken Jisung'un eşofmanını boxerı ile birlikte indirdi. Sevgilisi çıplak kalınca dudaklarını ayırıp o çok özlediği bedene baktı Minho. Kendi üstünü çıkartırken Jisung onu sarhoş bir şekilde izliyordu.

Minho tamamen soyunduğunda Jisung'un üstüne çıktı. Jisung bir elini sevgilisinin karın kaslarına götürdü.

"Hala formundasın."

"Yavaşlamamı isteme."

"Yavaşlamanı isteyen yok zaten."

...

(Bu bölümün devamı gelcek hepsini bi anda yazamıyom özür SMUT YAZANLAR NASIL RAHAT RAHAT YAZIYORSUNUZ hyunjwang LÜTFEN SMUT KONUSUNDA BANA YARDIM ET)

Arama | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin