Bölüm-2

46 4 3
                                    


~~~

BİR KURŞUNA BİR BEDEN?

Silahlarımdaki kurşunları son kez kontrol ettim. İniş yapmak üzereydik.

Gözlerimin sürekli bir noktaya dalıp gittiğini fark etmemin üzerinden sadece birkaç dakika geçmişti. Bundan kurtulmak ve odaklanmamı sağlamak için bir şeylerle oyalanmaya çalışıyordum. Slater'da tutulduğum süreçte fark etmiştim bu durumu ilk kez. Dseth'in bir eseri olduğunu düşünüyordum. Tesise Slater'ın yanına getirildikten sonra daha seyrekleşmişti bu dalmalar.

Stresin sebep olduğunu düşünüyordum ve şu anda oldukça stresliydim. Birkaç metrelik kabinin içinde James'le baş başa olmamızdan daha büyük bir sebep göremiyordum ben.

Beklediğimden daha sessiz olması garibime gidiyordu. Helikoptere bindiğimizden andan beri tek kelime konuşmamıştı. Normalde memnun kalacağım bu tavrı beni daha da strese sokmuştu.

Sanki Damon görevi ikimize verdiğinde ortalığı birbirine katan kendisi değil gibi gayet sakin görünüyordu. Sakinliğinin yanındaki düşünceli hali umrumda bile değildi.

"İnişe son iki dakika."

Ön taraftaki pilot konuştuğunda James de ayaklandı. Sadece yarım saattir birlikleydik ve bana kalırsa tahmin edilemeyecek kadar normaldi her şey. Diski alıp yakındaki bir Slater birliğine teslim edeceğimiz için birkaç saat daha birbirinize katlanacak olmamızı düşünmek istemiyorum bile.

Helikopter buluşmanın planlandığı konuma indiğinde içeriden çıktık. Teslimat konumuna güvenlik açısından araçla gidecektik.

Hazır olan arabaya yan yana bindiğimizde aramızda konuşma geçmedi. James sürücü koltuğuna oturduğunda sesimi çıkartmadan yanındaki yolcu koltuğuna oturdum. Açık konuşmak gerekirse araç kullanacak kadar dikkatimin yerinde olduğunu söyleyemezdim. Zaten izin de vermezlerdi.

Birkaç kilometre yol aldıktan sonra belirlenen konuma varmıştık. James arabayı park ettiğinde etrafı inceledim. Beklediğimden daha kalabalık bir grup dikkatimi çekti ilk olarak. Yakınlarda yerleşim yeri yoktu. Konum eski ve boş bir uçak pistiydi. Beş araç saydım. En az yirmi kişi vardı.

İletişim kuracağımız adam elinde tuttuğu çantayla birlikte etrafındaki adamların ortadında duruyordu.

Arabadan inmeden önce James'e döndüğümde kıstığı gözleriyle benim yaptığım gibi adamları incelediğini fark ettim.

"İnecek miyiz?" Sessizlik yeminimizi bozarken beklentiyle baktım. Emir komutu James'deydi. Hoşuma gitmesede görev boyunca buna uymak zorundaydım.

Kafasını saniyelik bana çevirip onayladı. "Dikkatli ol." Kapıyı açmadan önce konuştu.

Peşinden arabadan indim. James önden ilerlerken bir adım arkasından ilerledim. Gözlerim etraftaki adamaların üzerinde dolandı yavaşça. Neden bilmiyorum ama bir şeyler hoşuma gitmemişti. Fazla kalabalıktılar. Diskteki belgeler düşündüğümüzden daha mı değerliydi? Damon bunu bilseydi bizi bu kadar kalabalık karşılayan bir gruba iki kişi göndermezdi.

Hilal şeklinde konumlanmış grubun ortasında durduğumuzda rahatsızca etrafıma bakındım.

"Bir şeyler ters." James sadece benim duyacağım şekilde mırıldandığında huzursuz olanın sadece ben olmadığımı anladım.

Çantalı adam bizden beş metre kadar uzaktı. Adam yanındaki başka bir adama işaret verdiğinde elindeki çantayı ona verdi. Diğer adam bize yaklaştı seri adımlarla. Çantayı James'e uzattığında dikkatimi çeken şeyle kaşlarım çatıldı. Çantayı uzatan adamın alnında birilen terler gözle görülürken çantayı uzatan elindeki hafif titreme gözümden kaçmamıştı. Bunlar net şekilde stres belirtisiydi.

ZEHİR VE TETİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin