~~~
ARTIK YANINDAYIM
"Biliyor musun ilk defa sana hak veriyorum."
Loan'ın klavyede dolanan parmakları bir an duraksarken kafasını kaldırıp bilgisayarın arkasından bana baktı.
"Geride bırakılmak çok kötüymüş. Az sonra sıkıntıdan patlayacağım."
Arabanın koltuğunda ölmek istercesine yayılırken benim bu halime gülmüştü.
"Ben her zaman haklıyımdır Casper."
Burnunu havaya kaldırıp tekrar bilgisayarına döndüğünde ağlamaklı birkaç ses çıkarttım.
Ekibin diğer kısmı şu anda biraz ilerideki büyük, oldukça büyük olan deponun içinde belki de ölümüne çatışırken geride kalmak sinirlerimi fena halde bozuyordu.
Yaralı omzumu bahane eden Damon kesin bir dille Loan'ın yanında kalmamı emretmişti. Bu kez piyango bana çıkmıştı ve bundan hiç mutlu değildim.
"Hâlâ ne yapıyorsun ki klavyenin başında?" Tek yapması gereken deponun içindeki güvenlik sistemini kapatmaktı. Ekip içeri girmeden hemen önce halletmişti zaten bunu.
"Kameralara bağlandım. Ekibi izliyorum." Dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım.
"Bunu neden bana da söylemedin?"
Yayıldığım yerden hızlıca toparlanıp yanına yaklaştım. Yanındaki koltuğa çökerken kafamı bilgisayar ekranına yaklaştırdım. Ekrandaki birçok kamera açısından ekipteki herbir üyenin ilerleyişi rahatlıkla görünüyordu.
"Bu iyiymiş." Dedim ekranda gözlerimi gezdirirken. Genel olarak durum sakindi. Etrafta bir kargaşa görünmüyordu ve ekiptekiler önlerine çıkan askerleri etkisiz hale getirerek yavaşça ilerlemeye devam ediyordu.
"Bunu önceki görevlerde de yapabiliyor muydun?" Yan gözle Loan'a baktığımda kendinden emin şekilde kafasını salladı.
"Elbette. Tek yaptığım şeyin burada oturmak olduğunu mu düşünüyorsun."
"Bir bakıma." Dediğimde yüzünde hakaret etmişim gibi bir ifade oluştu. Onu önemsemezken ekrana daha da odaklandım.
Damon ve Aaron birlikte ilerliyordu. Önlerine çıkan bir grubu rahatlıkla alt edişlerini izledim. Gözlerim istemsizce Aaron'a odaklanıyordu. Neden yaptığımı bilmediğim şekilde her haraketini analiz ediyordum. Bir bakıma onu tanımaya çalışıyordum.
Dövüşürken her haraketini ustaca yapıyordu ve karşısındaki düşmana açık bir alan asla bırakmıyordu. Yanındaki Damon'da aynı şekildeydi. Ne kadar deneyimli oldukları böyle uzaktan izlendiğinde daha rahat anlaşılıyordu.
"Silahın tutulduğu odayı görebiliyor muyuz?" Loan'a karşı döndüğümde kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
"Erişebildiğim tüm kameraları taradım. Silahla ilgili bir görüntü yok ancak tahmin ettiğimiz odanın girişinde kalabalık bir grup nöbette." Dediğinde anladığımı belli etmek için kafamı salladım.
En sağda kalan pencerede görünen görüntüde oldukça kalabalık bir grup görünüyordu. İçeride dolanan birçok grup vardı. İçimi sıkıntı kaplarken içeride olanlardan olmadığım için bir kez daha somurttum. Göreve gelirken birilerinden hırsımı ve sinirimi atacağım için mutlu olmuştum. Şimdi öylece oturmak zorundaydım.
Gözlerim başka bir penceredeki Clayton ve James'e değdiğinde dişlerimi sinirle sıktım. Arada kaynadığını düşündüğüm yarayı Damon ve ekibe hatırlatan James olmuştu. Kırmak istediğim çenesini açmasa belkide yaralı olduğum tamamen akıllarından çıkmıştı. James konuşana kadar kimse bu konu hakkında kelime etmemişti çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR VE TETİK
ActionSize ikinci bir şans verildiğinde bunun için canınız pahasına savaşmalısınız. Hele ki üçüncü bir şansınızın asla olmayacağını bildiğinizde elinizde olan tek şansa sıkı sıkıya tutunmalısınız. Tehlikeli bir örgüt olan Dseth'te suikastçi olan Ameya'nı...