3

4.2K 385 72
                                    

Selammm...<3
Yeni bölüm ile geldimmm...
Keyifli okumalar canlarımmm...<3

*****

Prensin bu hareketiyle kalbi hızla çarpan çocuk korku ve heyecanla prense bakıyordu. Prens ise bir süre sessiz olup çocuğun güzelliğine baktı.

O gerçekten kusursuzca yaratılmış diye düşündü.

Sonra çocuğu endişelendirdiğini fark edince sessizliği bu cümlesiyle bozdu.

"Artık burada kalmayacaksınız."

Çocuğun kalbi bu sözlerle heyecan yerine korku ile çarpmıştı. Elinde kalan tek şey bu ev ve sakladığı altınlarıydı. Eğer burada kalmayacaklarsa nerede kalacaklardı? Jeongguk sokaklarda tek başına zor da olsa idare edebilirdi ama kardeşi Jun-myeon ve hasta annesi Kyung-mi nasıl yaşayacaktı? Onlara nasıl bakacaktı evsiz kalınca? Hayır bu ev bizzat onlarındı. Amcası sadece üzerine çökmüştü evlerinin. Bunu bir şekilde prense açıklamalıyım diye düşündü. Amcası yüzünden evinden olmak hiç ama hiç istemiyordu. Eğer ki kendisi hadsizlik yaptıysa da prensin ayaklarına kapanıp af dileyecekti. Bu düşüncelerle ağzını araladı çocuk.

"P-prensim bu ev bize babamdan kalma. Amcamın değil ki? O bizim evimize çöktü başımızda alfa biri olsun bahanesiyle ve ne yazık ki onları kabul etmek istemesem de buna mecbur kaldım. Eğer ki amcamın evi diye elimizden alacaksanız evimizi gerçekten onun evi değil. Şayet benim bir hadsizliğim olduysa size karşı, sizden gelen her cezaya razıyım ben prensim ancak kardeşim ve annem cezayı hak etmiyorlar."

Bunları prensin gözüne bakmadan söylemişti. Prens çocuğun hem hakkını savunup hem bu kadar uysal ve nazik olmasına şaşırmış, onu seyre dalmıştı yine ve yeniden.

Prensin cevap vermemesi ile daha da korkan çocuk asıl bunu söyleyerek hadsizlik yaptığını düşündü tam o an. 'Tanrı aşkına o bir prens ve ben ona evimizi elimizden almamasını söylüyorum o isterse kellemi bile alır' diye geçirdi içinden.

"Üzgünüm prensim. Ben yine hadsizlik yapt-"derken prensin çenesindeki eli dudaklarına çıkmıştı çocuğun. Bu dokunuşla çocuğun içi titremiş ve konuşmasını yarım bırakmasına sebep olmuştu prensin bu ani hareketi. Keza prens Taehyung da ondan farksızdı. Aslında böyle bir şey yapmak yoktu aklında ancak çocuğun kendisine yalvarmasını istememişti ve anlık susması için yapmıştı. Bu anlık yaptığı şey ile onun da içi titremişti. Daha önce hiç böylesine içi titremişti bir omega için. Özellikle de feromonu olmayan bir omega için. Bu çocuk yüzünden içinin titremesinin şokunu atlatınca parmaklarını yavaşça kırmızı dudaklardan çekti prens.

"Gözlerime bak."dedi prens Taehyung çocuğa. Çocuğun yıldızlarla bezenmiş parlak ve büyük bambi şeklindeki gözlerinin kendi keskin ve sert bakan gözlerine bakmasını istiyordu. Çocuk çekingen bir şekilde yavaş yavaş gözlerini prensin gözlerine çıkardı. Bakışları keskin ama sert bakmayan gözlerle buluşunca tekrar gözlerini kaçırmak istedi ama gözlerini prensten alamadı.

Prens ile çok yakındı lakin o şu an bu yakınlığı değil prensin nasıl bu kadar yakışıklı olduğunu düşünüyordu sadece. Kendisinin aksine esmer olan teni kusursuzdu ve bu onu daha güçlü gösteriyordu. Keskin gözleri, dolgun kırmızı dudakları ve yüzüne özenle serpilmiş olan benleri ile kusursuz görünüyordu ki çocuk kendisinde de bulunan burnundaki ve dudağının altındaki beni kusur olarak bellerken prensinkiler kusur görünmüyordu. Demek ki kusur ben de değil benin bende olmasındaymış diye geçirdi içinden.

Bunları düşünürken prensin hafifçe yayılan feromonlarının kokusu gelmişti burnuna. Baskın olduğunu az yayılmasına rağmen hissettiği frezya ile karışık yoğunca vanilya kokusu sanki huzurun tanımıydı ona. Babası öldüğünden beri bulamadığı huzuru şimdi prensin feromonlarıyla nasıl bulduğunu düşünüyordu çocuk. Bu çok garipti. Az önce evim elimden giderse ne yaparım diye endişe ederken şimdi bu kadar huzurlu hissetmesi kesinlikle çok garipti.

THE DİSGUİSED PRİNCE | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin