1

5.4K 149 50
                                    

🎶The Beach-The Neighbourhood

***

Çoğumuzun hayatta bir dönüm noktası vardır. Unutulmaz, hayatımıza etkisi küçük veya büyük. Benimkisi -en azından benim gözümde- çok büyük ve değerliydi: Voleybol. Başarılı sayılabilecek kariyerimi, en yakın arkadaşlarımı, tanıştığım saygıdeğer insanları, hayalimdeki eve sahip olmamı ve nicelerini ona borçluydum.

Voleybolla tanıştığım ilk anda hissettiğim aidiyetin beni getirdiği nokta oldukça gurur duyulası olsa da yükü oldukça ağırdı. Özellikle milli takım maçlarına çıkmadan önce hissettiğim sorumluluk ve hırs bazen içimi kemiriyor, başta Ebrar olmak üzere arkadaşlarım ve ailemin desteğiyle kendimi toparlıyordum.

Elimde "En İyi Pasör" ödülünü tutarken aklımı kurcalayan bu düşünceler gururla göğsümü kabartırken gözlerimin dolmasına engel olamadım.

Rüya takıma benim dışımda Zehra, Gizem ve Melissa girmişti. Takımca üstesinden geldiğimiz her şeye, emeklerimize değmişti ve bu paha biçilemez bir histi. Aynı zamanda garipti de, kendinizden çok başkasının başarısına sevindiğiniz bir koşuldaysanız gerçekten garip ve anlamsızdı.

Diğer herkesinkine karşı duyduğum sevinçten farklı, anlamsız ve kafa yormamayı seçtiğim bir sevinç.

"Ağlayacağın zaman söyle, durumu kullanıp sana sarılırım."

Yanıbaşımdan kulağıma gelen sesin üzerine kafamı çevirdim. Her baktığımda inceleme ihtiyacı duyduğum yüzüne alaycı bir gülümseme takınmış, bana bakıyordu. İnsanı kendisine çeken bir enerjisi vardı. Bazen hiçbir şey yapmadan ilgi odağım olabiliyor, diğer her şeye algımı yitirmeme sebep olabiliyordu.

"Bana temas etmen için öyle durumlara ihtiyacın yok."

Söylediğim şeye kendim bile şaşırırken yüzünü çözemediğim bir ifade kapladı. Sanırım beklenmedikti, fakat benim için daha beklenmedik.

Yanımızda bir hareketlilik olduğunda ikimiz de dikkatimizi başka tarafa verdik. Bulunduğumuz yerden nereye gideceğimi bilmeden uzaklaşırken kafamda tekrar tekrar malum diyalog dönüyordu. Gözlerimi sabır dileyerekten yumdum. Çok yersiz biriydim gerçekten.

"Lucia, fotoğrafa gel!"

Ebrar beni kolumdan çekerek kamera önüne götürdüğünde dikkatimi bir daha vermemeyi umarak o düşüncelerden çektim.

Karşımızdaki kameranın flashı birkaç kez patladıktan sonra kendi halimize döndük. Ebrar direkt sırtını dönüp önümde dizlerini kırdığında güldüm.

"Ne yapıyorsun deli?"

"Kupanın ve senin başımın üstünde yeriniz var, caz yapma da atla fotoğraf çekilelim."

Bu dediğine karşı dayananayıp kahkahayı basarken eğilip omzuna vurdum ve dediğini yaptım.

Karşıda fotoğrafımız çekilmiyormuşçasına kulağına eğildim. "Seni gerçekten çok seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum ama biraz daha sırtımda kalırsan sevebileceğin bir insan kalmayacak ortada."

***

safe place | melissa vargasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin