27

801 65 45
                                    

Aşklarım selam, kısa bir ara verdim çok vaktim olmadığından ve etkileşim de azaldığından dolayı. Saatlerimi verip bölüm yazdıktan sonra yorumlarda ve oylarda hatrı sayılır bir azalma olması devamını getirmem için motivasyon sağlamadı açıkçası, gecikti biraz o yüzden. İyi okumalar hepinize💜

🎶Dans Et Benimle-Canozan

***

Gözlerim suratında güzelliğiyle doğru orantılı olan bir donuklukla girişe adımlayan Hande'yi bulduğunda kulağımdaki telefonu indirdim. Yaklaşık on dakikadır park yeri arıyordu, geciktiği için topukluyla yürümek zorunda kalacağı bir mesafede ancak bulabilmişti. Zaten yerli yerinde olan stresi ikiye katlanmak için yeterli bir sebep bulmuşken düğüne girmeden onu biraz silkelemem gerektiğini öngörmüştüm. İyi ki görmüştüm, barut fıçısı kıvamında birini bodoslama bir düğüne sokmanın -arasının limoni olduğu sevgilisinin de bulunduğu bir düğüne- iç açıcı sonuçları olmayacağı gayet açıktı.

Elleriyle sıkıca kavradığı elbisesini ona imalı bir bakış atarak hapsinden kurtarırken "Bana verdiğin tavsiyelerin aksini yapmayı kes ve onunla konuş." dedim ve duruşumu dikleştirdim. "Lavaboya mı çekiyorsun, tenhayakaçırıyorsun, inan orası ile ilgilenmiyorum. Şu kadarcık bile!" İşaret ve başparmağımı birbirine yaklaştırdım.

Bıkkın bir nefes verirken kollarını birbirine bağladı. Telefonda masaya yatırdığımız her şeyin telefonda kaldığı düşüncesi büyük bir yanılgıydı, suratını düzeltmeden bir adım bile atmasına izin vermezdim. Bir şeyler olduğu aşikârdı, onlardan başkasına aşikâr olmaması gerekirken. Özellikle de etraftaki kameralara ve kamera işlevi görenlere olmaması gerekirken.

Etrafta gezinen gözlerinin altından "Tamam." demekle yetindi. Onca dil dökmeme rağmen ikna olmasına karşı duyduğum şaşkınlığı gizledim.

"İrem de burada." dedim gözlerimi istemsiz devirirken. Konuyu değiştirmek o an için gayet mantıklı ve yerindeydi, yoksa İrem'in üzerimdeki negatif tesiri etkisini kaybedeli çok olmuştu.

Yüzüne şaşırtıcı biçimde keyifli olduğuna ikna eden bir gülümseme yerleştirip duruşunu dikleştirirken bakışımı taklit etti. Bu kadar çabuk adapte olması gözlerimi yaşartabilirdi, anlaşıldığı üzere aşılamak istediklerim yerini bulmuştu.

"Varlığı ve yokluğu bir, sadece eğlenelim." dedi koluma girip düğün alanına adımlarken.

"Eğlenelim, iletişim de kuralım." derken kaşlarımı imalı bir şekilde kaldırdım. İkisini de birbirleriyle konuşmaları konusunda ikna edip kaçınılmaz mutlu sonlarını ilan etmiştim bile, ufak bir müdahaleden zarar gelmezdi.

Gülerek kolumu sıkmakla yetindiğinde önüme döndüm. Beni mecbur bıraktığı adımlara adapte olmaya çalışırken yüzüme konuştuklarımızdan bağımsız bir ifade yerleştirdiğime emin oldum.

"Gerilme Hande, ihtiyacın olan en son şey bu." dedim uyarıcı bakışlarımın ardından. "Onun Zehra olduğunu unutuyorsun, karşında sana aşık olan biri var. Konuş ve sor, rahatça."

Cevap vermesine kalmadan düğün alanına girdiğimiz için ikimiz de üstelemedik, zaten bir cevaba ihtiyaçta yoktu. Neredeyse tüm çevremizin yığıldığı ve eğlendiği piste gittiğimiz gibi kızların arasına karıştık. Zehra'nın kaçamak bakışlarını geldiğimiz gibi üzerine çekmesi karşısında gelen gülümseme isteğimi bastıramadım. En saf, en temiz ilişkisini yaşıyordu. Çekinmeden kendi olabildiği, merkezinde sevginin olduğu ilişkisini.

safe place | melissa vargasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin