11

1.5K 64 32
                                    

🎶I Miss You So- MINOVA

***

Ağlama arzusuyla yanan gözlerimi sıkıca yumarak üzerinde hakimiyet kurmaya çabalarken bir yandan da nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Bana bunu ilk yapışı değildi, bunları ilk hissedişim değildi. Üzerinden seneler geçmiş, yetişkin olmuştum. Ama üzerimde bıraktığı etki de benimle birlikte büyüyor, karşısında o küçücük kızdan farksız hale geliyordum. Ona karşı hissettiğim bu savunmasızlık zaten var olan öfkemi daha da harlarken duygularımı dile getirememek daha da çıkılmaz bir yola sürüklüyordu beni. Bunu kendime yaşatan da bendim, duygularımı en yakın arkadaşlarıma dahil açamayan, içimde çığ gibi büyümesine rağmen yükünü ısrarla sırtlayıp gittiğim her yerde bana eşlik ettiren de.

Çok zordu. Zayıflığımı insanlarla paylaşmak, tüm çıplaklığımla birinin karşısında kalabilmek bir hayalden öte olamıyordu benim için. Her dile getirmeye niyetlendiğimde boğazımda bir yumru olarak kalıyor, çıktığı yolu tamamlayamıyordu hiçbir zaman. Sorun bendeydi, o kadar güçsüzdüm ki. Kendi hislerimden bile korkuyor, dile getiremeyecek kadar aciz kalıyordum.

O asla vazgeçmeyecekti; beni gafil avlamaktan, hayatımı alt üst etmekten. Ama o kapı çoktan kapanmıştı, kendim bile aşamayacağım kadar güçlü bir kilide sahipti artık. Bu yaşadıklarımız sonsuz bir döngüydü. Ne o pes edecekti, ne de ben bu savunmasızlığı aşabilecektim.

Yaslandığım ağacın pürüzlü yüzeyine sıkıca bastırdığım elimde hafif bir acı baş gösterirken çoktan son noktaya gelmiş, gözlerimdeki yaşları daha fazla orada tutamamıştım. İçimdeki bağırarak ağlama isteğini zorla bastırıyor, bir an önce buradan gidebilecek kadar normale dönmeye çabalıyordum.

"Lucia?"

Yumuşakça sesi kulaklarıma dolduğunda tek isteğim beni böyle görmemesi için toparlanmak ve hiçbir şeyi ona yansıtmamakken kendimde kolumu kaldıracak kadar dahi güç bulamamış, içerisinde bulunduğum halden uzaklaşamamıştım.

"Kiminle konuştun bu kadar- Yanıbaşımda durup konuşurken bana dönen gözleriyle birlikte sözü kesilmiş, endişeli bakışları üzerimde takılı kalmıştı.

Hiçbir şey demeden beni kendine çektiğinde o an en çok ihtiyacım olan şeyi yapmış, kafamı boynuna gömüp içimdeki ağlama isteğine daha fazla direnmemeyi seçmiştim. Hemen bir şey sormaması içimi rahatlatırken kendimi sıkmaktan kaskatı kesilmiş olan vücudum da ona sarılmamla birlikte gevşemişti. Öncekilerden farklı tek bir şey vardı, artık bana her koşulda iyi gelen birine sahiptim. Konu babam olsa bile.

Biraz sakinleştiğimde geri çekilip ellerimi toparlamak amacıyla yüzüme götürdüm. İki elimi de yüzümden çekip elini yanağıma koyduğunda gözlerine baktım.

"Gitmek istiyorum." Gözlerine diktiğim gözlerim tekrardan titremeye başladığında sinirle bir küfür savurdum. "Beni böyle görmeni de istemiyorum." Gözlerimi kaçırdım.

"Bana bak." Çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

"Buradan gideceksin. Ama benimle birlikte. Önce sakinleşeceksin, onu da benimle birlikte yapacaksın." Duraksayıp baş parmağını yanağımda gezdirmeye başladı.

"Ayrıca seni tabii ki böyle göreceğim. Seni her türlü göreceğim ve bu konuda yapabilecek hiçbir şeyin yok."

Başımı çekip göğsüne yasladığında kollarımı beline sardım. Tabii ki görecekti.

safe place | melissa vargasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin