16

1.4K 68 40
                                    

🎶People You Know-Selena Gomez

***

Çoğunlukla kabullenmek istemesekte insan denen varlık fazlasıyla doyumsuz, istediği bir şeyin bir kere tadına vardın mı bir zamanlar en büyük tutkusunun o olduğunu unutup daha fazlasını isteyen bir varlıktı. Bu kimi durumda iyi, kimi durumda da kötü sayılabilecek bir özellikti. Bizim için iyi ve olmazsa olmazdı, o kesindi. Bizim durumumuzda, sporculukta bu doyumsuzluk kesinlikle olması gereken bir özellikti, yoksa yerinizde sayardınız.

Şampiyonluğumuzdan sonra en kötü oyunumuzda bile kazanmamız iyi bir şeydi, ama dünya birincisi kademesindeyken bu kadar zorlanmamız kötüydü, oldukça kötüydü. İnsanların beklentilerini ve kendi beklentimizi yükseltmiştik, o yüzden kazanmamıza rağmen istediğimiz oyunu oynayamamanın verdiği huzursuzluk dönüyordu sadece kafamızda.

Belçika galibiyeti içimize sinmeyen bir galibiyet olsa bile bu sinmeyişi bir sonraki maç hırsa çevireceğimizden ve mükemmel oyunumuzu, gerçek potansiyelimizi ortaya koyacağımızdan şüphemiz yoktu. Zaten olsa bulunduğumuz yerde sayardık, o maç kötüydük ve bu o maçta kalmıştı. Bir sporcudan her gününün ve anının aynı verimde geçmesini bekleyemezdiniz. Biz de insandık ve iniş çıkışlar yaşayabiliyorduk, her konuda.

"Berbattı ama geride kaldı, herkes suratını düzeltebilir mi? Finallere böyle çıkarsak unutun şampiyonluğu."  dedi Ebrar kollarını birbirine bağlarken.

"Doğru söylüyor. Hem eğlenmeye geldik buraya, kendinize gelin." Elimi Mile'nin eline kenetlerken hepsine uyarıcı gözlerle baktım.

Kafamızı dağıtmak ve kendimize gelmek için Ebrar, Zehra, Hande, Gizem Abla ve Mile ile birlikte yine Ebrar'ın arkadaşları sayesinde haberdar olduğumuz bir tema parka gelmiştik. Her ülkeden arkadaşı çıkıyordu, işimize gelmiyor da değildi. Bu sosyalliğinin böyle işe yarayacağını da tahmin ettiğimi söyleyemezdim ama.

Hande herkesi kendine getirmek amacıyla ellerini birbirine vurdu ve istekli bir şekilde gözünü etrafta gezdirdi. "İlk neye biniyoruz?"

"Hız treni tabii ki." Zehra parmağıyla fazlasıyla yüksek ve dik raylara sahip olan treni gösterdiğinde bakarken bile zorlanmıştım. İmkanı yoktu, hiçbir güç beni o şeye bindiremezdi. Sahi, Türkiye'de böylesi var mıydı?

"Siz binin." Korktuğumu belli etmemeye çabalayarak sabit bir şekilde durdum.

"Korkuyor musun?" Melissa alaycı bir gülümseme takınarak bana baktı.

"Hiç sanmıyorum." Gizem Abla kahkaha atarken diğerleri de ona eşlik etti.

Tam ağzımı açacakken Ebrar'ın dalgacı sesi kulaklarıma dolunca duraksadım.

"Daha kötülerine bindin Luci, hatırlarsın." Kaşlarını imalı bir şekilde kaldırdı.

Uzanıp omzuna vurduğumda tekrar kahkaha attı.

"O konuyu açarsan seni o hız treninden aşağı atarım Ebrar." Gözlerimi alaycı bir şekilde bana bakan Zehra'ya çevirdim. "Bu senin için de geçerli."

safe place | melissa vargasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin