28

796 57 52
                                    

🎶Güz Rüyası-Soner Canözer

***

Fark etmeden sıktığım yumruğumun sağladığı tırnak sızısını umursamadan avcumu daha da hırslı bir şekilde deşmeye devam ederken gözlerim üzerinde sabitliydi. Tırnaklarımın avcumu terk edip onun üzerinde yer almaması için içten içe kendimi telkin etmeye çalıştım. Laubali tavrı ve rahat bakışlarını üzerimde etkili kılarken birini nasıl tahrik edeceğini çok iyi bildiğini kanıtlıyordu.

"Hayatımda gördüğüm en ucuz kadınsın İrem." Adımlamak üzere hareketlenerek ayaklarımı çakıldığı yerden kurtardım. "Normal şartlarda bir hemcinsimle böyle konuşmaktan hiç hoşlanmam ama senin gerçeğin bu, hayatın boyunca samimi ilişkiler kurmanı engelleyecek gerçeğin."

Kafamda dediği şeyleri ve sonuçlarını içeren bir girdabın gürültüsü sesimi bastırmaya çalışıyordu. Ona ve dayanılmaz öfkeme direnmeye çalışırken dışarı vurmamaya özen gösteriyordum, ona istediğini veremezdim. Koşullar ne olursa olsun, tepkim üzerine yaşadığı keyfi izleyemezdim.

Alaycı bakışlarını sabit tutarken "Anlaşılan sevgilin öyle düşünmüyor." dedi ve tek kaşını kaldırdı.

"Tek lafınla onu zan altında bırakacağıma inanıyor musun gerçekten?" dedim umursamaz bir tavır takınarak.

"Sorabilirsin. Lavaboya girdiğim gibi soluğu yanımda alan o, yalan söyleyebileceğini sanmıyorum." derken kendinden emin tavrını sürdürmesi girdabın uğultusunu daha da baskın kılıyor, düşünme yetimi işgal ediyordu.

"Ceketinin neden bende kaldığını da sormayı ihmal etme."

Alaycı bakışlarının hapsinden cevabımı beklemeden uzaklaşmasıyla kurtulduğumda tek görebildiğim sırtı dönük bedeni, tek duyabildiğim kulak tırmalayıcı topuk sesleriydi. Birkaç adımı ve birkaç kelimesi yetmişti. Tüm dünyamı, görüş açımı karanlık ve benden ibaret bir boşluğa çevirmesine yetmişti.

Her yerimde harlanan öfkemin baskın sıcaklığını ve sızısını hissederken bacaklarımı nasıl yaptığımı bile farkında olamadan hareket ettirdim. Masamızda duran çantamı ve telefonumu alıp hiç kimseye bir şey demeden çıkışa doğru ilerledim. Kimseyle konuşacak durumda değildim. Kimseyi görecek, duyacak, iletişimin en ufağını dahi kuracak durumda değildim. Çıkabilecek boşluğu kollayan girdabım etrafı fırtınasından nasiplendirmeye can atıyordu. Sesi her saniye artıyordu, her saniye dışarıdaki sesleri daha da fazla bastırabilecek gücü buluyordu. Öfkemden ve tereddütümden besleniyordu.

"Lucia!"

Duyuyordum. Tekrar tekrar sunduğu bağırtısını, İrem'in döngüye girmiş cümlelerinin ardından pasif kalsa da duyuyordum. İrem'in sarf ettiklerine inanmamayı istiyordum. Tereddütlerim bu isteği delicesine bastırırken onu sallandığı uçurumdan düşmemesi adına tutmaya çabalıyordum. Ellerimiz gittikçe terliyordu, düşüşü gittikçe kaçınılmaz oluyordu. Ama çabalıyordum.

"Duracak mısın artık! Nereye?"

Düğün salonunun otoparkına park etmiş olduğum arabamın önünde durup çantamdaki anahtarı sabırsızca aramaya başladım. Uzun silüeti yanımda konumlandığında ona bakma tenezzülünde bulunmadım. Arkamdan koştuğunu kanıtlarcasına hızlanmış olan nefes sesi kulaklarıma doldu.

safe place | melissa vargasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin