13

1.3K 65 41
                                    

🎶Hiç İyi Değilim-Dolu Kadehi Ters Tut

***

Sadece yarım saattir oturmama rağmen gün boyu oturmuşum gibi hissettiren bir daraltı vücuduma nüfus ederken bar sandalyesinde rahatsızca kımıldandım. Rahat etmek için kalabalık sayılmayan ve sakin bir mekan tercih etmiştim ama pek bir işe yaradığı söylenemezdi. Nereye gitsem kendimi adım atılamayacak kadar dar bir fanusta gibi hissediyor, verdiği boğuluyormuşum hissiyatına zaman geçtikçe alışıyordum. Onunla yaşamayı kabullenmeye başlamıştım, benim için iyi olmayan her şeye karşı yaptığım gibi.

Başıma gelen her şeyin sorumlusu bendim. Tüm bunları yaşamamın tek sorumlusu. Ona güvenen de bendim, tüm zayıflıklarımı ona açan da. Her şey gözümün önünde olmasına rağmen ona kondurmayan, konduramayan da. Bilinçli olduğumu sandığım tüm konularda art arda hatalar yapmış, olduğum yerden tek bir adım bile ileriye gidememiştim yine.

Farkındaydım. İnsanlara zayıflıklarınızı açmamalıydınız, onlar bunu kullanırdı. İnsanlara yüzde yüzünüzü vermemeliydiniz, karşılığında size hissettirilen tek şey pişmanlık olurdu. Kimseye ona olan koşulsuz bağınızı belli etmemeliydiniz, bu sizi daha terk edilebilir hale getirirdi. Hepsinin farkındaydım, hiç olmadığım kadar. Ama yaşarken karşımdaki için geçerli olmadığı düşüncesi beni ele geçirmiş, gafil avlanmıştım. Tekrardan.

Onun için geçerli değilse, bunun için değilse, kimin için geçerli olacaktı ki?

Herkes. Her şeyi. Yapabilirdi.

Bilmek ve farkındalık uygulamada yararlanmadığınız sürece önemi kalmayan iki kelimeden ibaretti sadece. Tek başlarına da önemleri yoktu, varlıkları birbirlerine muhtaçtı. Bir şeyin farkında olurdunuz ama yetmezdi, somut bir şekilde bilmeye ihtiyaç duyardınız. Bir şeyi içten içe bilirdiniz, farkına varmanız için gözünüze sokulması gerekirdi. Bunu öğrenmeyi de okkalı bir trajediye borçluydunuz çoğu zaman.

Kafam patlayacak gibi hissettirdiğinden bu düşüncelerden uzaklaşmaya çabalayarak geldiğimden beri kaçamak gözlerini yakaladığım barmene baktım. Sefilliğime bakıyor olmalıydı, haksız da sayılmazdı.

"Bir şişe daha açar mısın?" Önümdeki bardaktaki son yudumlarımı aldım.

"İçerek unutamazsın." Arkadaki rafa uzanıp şişeyi alırken gözleri hala üzerimdeydi. Demek Türktü. Almanya'da şaşılacak şey değildi aslında.

"Şansımı denemekten zarar gelmez."

Böyle konuşmasına şaşırdığım için bir anlık kaşlarım kalksa da bozuntuya vermeden konuştum. Bir an önce kızlar gelmeliydi, yoksa barmenle dertleşen bir sefil olarak tarihe geçecektim ki en son isteyeceğim şey bile değildi bu.

"Sporcu olduğunu biliyorum, o yüzden gelir gibi." Şişeyi açtıktan sonra kollarını tezgaha yaslayıp alaylı bir şekilde sırıttı.

"Kızlar geldiğinde daha fazlasına izin vermezler zaten." Onun yapmasına kalmadan bardağımı doldurdum.

"Demek yalnız değilsin?" Suratına şakavari bir memnuniyetsizlik takındı.

Konuşmaya tenezzül etmeden içkimden yudumlayıp önümdeki telefonumu elime aldım ve Zehra'nın numarasını tuşladım. İşle alakalı bir sıkıntı çıktığı için bendem geç geleceklerdi ama şimdiye kadar gelmelerini beklediğim için meraklanmıştım. Bu sabırsızlığımda gözüme terapist gibi gelmeye başlayan barmen faktörü de etkiliydi açık söylemek gerekirse.

safe place | melissa vargasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin