💔 Bölüm 18💔

15 4 0
                                    

Yavaş ve ürkek adımlarla yatağa yaklaştım. İlk poşeti ters çevirip içindekilerin düşmesine sebep oldum. Kot pantolonu alıp inceledim. Mavi’nin kotu kendini hemen belli ediyordu. Bacaklarımı tamamen saracak bir Jean’dı. Ama yırtıkları asiliğiyle daha çok göze çarpıyordu. Onu bir kenara bırakıp badiye uzandım. Siyah yırtıkları olan bir tişörttü. Gülümsedim. Beni tanıyordu!

 

Üstümü giyinip saçlarımı yaptıktan sonra dediği katı bulmak için bir tür labirentten geçtim ve her duvarda asılı olan pahalı resimleri görmezlikten geldim. Dediği salonu bulduğumda ise onu karanlık manzaraya bakarken gördüm. Tepeden karanlığa bürünmüş şehre bakıyordu. Yanına yaklaştım. Ama şöyle bir salona da göz atmayı unutmadım. Kocaman bir kitaplığı olan, şöminesi ve berjerleri olan küçük bir salondu. Emindim ki bundan daha büyük salonu da bulunuyordu. Ama bu benim gram bile umurumda değildi.

 

“Hazırım!”

 

Omzunun üstünden bana bakıp hafifçe gülümsedi ve “O zaman çocuk olma zamanı!” dedi. Bunu çok masum, kederli ve sevgi dolu söylemişti. Bende aynı duygularla ona hafifçe gülümsedim. Yavaş adımlarla bana yaklaşmasını seyrettim ve elini uzatıp kısık gözlerle bana bakmasıyla iç çektim. Kendimi saniyesinde toparlayıp hiç tanımadığım ama yıllardır tanıyormuşum gibi hissettiğim adamın elini tuttum. Hayat çok garipti. Sevdiklerin ve senelerdir tanıdığın insanlardan yana kandırılırken, bir yabancı tarafından değer görebilirdin. Yadırgamıyordum. O bana bir şekilde yakın geliyordu ve dert ortağımdı. Belki de şimdiden en yakın arkadaşım olmuştu bile. Kim bilebilirdi ki?

 

Arabayla bir binanın önüne geldiğimizde binanın cam kapısının önünde iki adam bekliyordu. Yavaşça kapıyı açıp iniyordum ki Buğra elimi tuttu. Şimdi değil der gibi kafasını sallayınca elimi kapı kolundan çektim. Arkaya uzanıp bir poşet alıp içinden şapka çıkardı. Kafasına geçirdi. Şapkanın tereğini gözlerinin önüne iyice çektikten sonra inmem için işaret etti. Aynı anda kapıyı açıp aynı anda arabadan indik. Birlikte cam kapıya doğru yürüdük. Anında kapıyı açtılar ve peşimizden de hemen kapıyı kapatıp kilitlediler. Burası bir spor merkeziydi.

 

Spor merkezinin dış tarafına çıktığımızda kocaman gülümsedim. Çünkü ay ışığıyla öyle harika aydınlanıyordu ki manzaraya resmen âşık olmuştum. Büyük alanda koşup kendi etrafımda dönerken kahkaha atıyordum.

 

“Cidden çocuk olabilirim.” Dedim Buğra’ya dönüp. “Bundan şikâyetçi olursan bu saatten sonra bir işe yaramaz.”

 

Omuz silkti ve yanımıza gelen adama baktı. Elinde patenlerle geliyordu. Birini Buğra’ya uzattı. Buğra uzatılan pateni alınca adam hemen yanıma geldi ve pembe pateni bana verdi. Anında alıp olduğum yere çöktüm ve ayakkabılarımı çıkarıp pateni giydim. Ayağa kalktığımda Buğra’nın çoktan yanıma gelmiş olduğunu gördüm.

 

Patenin keyfini çıkar çünkü buradan çıkınca benim hep yapmak istediğim şeyi yapacağız.”

 

Gülümseyerek ona baktım ve pateni sürmeye başladım. Hızlı hızlı gidip kendi etrafımda dönüyor ve keyfini çıkara çıkara eğlenmek için sabırsızlanıyordum. Yanıma katıldığında gülümseyerek ona baktım. Mavi gözleri üstümden bir saniye bile ayrılmıyordu. Büyüyen her gülümsemede adeta parıldıyordu.

Yeniden Sev!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin