Arabayı Gençlik Park’ın önünde durduğunda Bengü’yü ağaca yaslanmış beni beklerken gördüm. Arabadan inmek içimden gelmiyordu. Onunla konuşurken kalbimin bin bir parçaya ayrılıp ayrılmayacağı konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu. Buna cesaret edemiyordum. İçimdeki acının daha da büyümesine cesaret edemiyordum. Derken Bengü’nün yanına Korhan gelince yerimde sıçradım. Bengü, ağaçtan uzaklaşıp ona işaret parmağını sallayarak bir şeyler söyledi. Ona kızgındı.
“Hazır değilsin sanırım.” Gözlerimi yabancıya çevirdim. Gözleri az önce benim baktığım noktadaydı. Ağırca başımı iki yana salladım. Gözlerimi tekrar onlara çevirdim. Grubum hepsi orada toplanınca kendimi bir kere daha ihanete uğramış hissettim. Tam ağzımı açıp sür diyecektim ki Giray dönüp arabaya baktı. Beni görünce diğerlerine seslendi ve işaret parmağıyla arabayı işaret etti. “Artık hazır olmasan da onlarla karşılaşacaksın.”
Ben sertçe yutkunurken Korhan, hızla arabaya doğru geliyordu. Koltukta kıpırdandım. Ağzımdan sür şu arabayı, cümlesi bir türlü çıkmıyordu. Kapım açıldı. “İn arabadan!” diye bağırdı Korhan öfkeyle.
“Defol!” dedim sadece öfkeyle. Ama yüzüne bakmıyordum. Dönüp yabancıya baktım. O sadece benim ona diyeceğim o cümleyi bekliyor gibiydi.
“Ela!” dedi Korhan acıyla. “Lütfen, in arabadan.” Başımı öne eğdim. İnmeyecektim. En yakın arkadaşım tarafından yine kandırılmıştım. Korhan, birden dizinin üstünde durdu. “Bak, o zaman inme, tamam! Sadece beni dinle.”
“Korhan!” dedim gözlerine bakarak. “Seni dinlemek istemiyorum! Anlamıyor musun? Eğer Bengü’nün beni yine kandıracağını düşünebilseydim, buraya gelmezdim. Ne sen, ne de diğerleri…” ağzımı kapattı. Ama sonra ağzımdaki eli yanağıma gitti. “Çek. O. Ellerini!” dedim dişlerimi sıkarak. “Bana dokunma!” onu itip arabadan indim ve koşarak karşı kaldırıma geçtim. Daha uzaklaşamadan Korhan kolumdan tuttu. Lanet olsun hiç pes etmeyecekti. Ama bu sefer ona öyle bir tokat attım ki herkesin nefesini tutup bize baktığını hissedebiliyordum. Kafasını yana dönmüştü ve o şekilde gözlerime baktı.
“SEN BENCİLSİN!” diye haykırdı. Sokakta sesi resmen inlemişti. Kolumdan tutup sırtımı duvara çarptırdı. Acıyla haykırdım. “Sen hayatımda gördüğüm lanet olasıca kendini düşünen tek insansın!” elini kafamın yanından duvara geçirdi. “Bana işkence dolu iki yıl geçirttin. SEN! Beni sonra öylece tek seferde silip gidemezsin!”
Önümden itmeye çalıştım. Ama vücudunu bana tamamen dayadı. “Çekil önümden!” dedim bağırarak. O gözlere bakmak istemiyordum artık. Onun kokusunu duymak istemiyordum. Onun başkasına dokunduğunu hatırlamak istemiyordum.
“Çekil kızın önünden!” gözlerimi Korhan’ın omzunun üstünden yabancıya çevirdim. Acayip öfkeli görünüyordu. “Bırak kızı!”
“Sen karışma!” dedi Korhan. “Bu benimle onun arasında, ahbap! Al o zengin kıçını da çıktığın deliğe sok!”
Birden grubun erkek üyelerinin yabancının etrafını sardığını gördüm. Yabancıda benim gibi yeni fark etmiş olacak ki etrafına doluşan erkeklere baktı. Ama bu pekte umurunda değilmiş gibi gözlerini bana çevirdi.
“Zengin kıçımı istediğim yere götürürüm ve nedense bu zengin kıçı yerinden oynatmak istemiyorum. Yapabileceğin bir şey var mı?” Korhan, ona öfkeyle dönerken anında yabancının önüne geçtim. “Ela, sen arabaya bin!” dedi yabancı bana. İsmimi çok güzel söylediği gerçeğini yok sayarak kafamı iki yana salladım.
“Korhan, lütfen arkadaşlarını da al git!” dedim.
“BANA NE YAPACAĞIMI SÖYLEME!” diye yine kükredi suratıma doğru eğilerek. “Kes artık, kes! Ben bitti demeden bitiremezsin. Duydun mu? Beni böyle tanıdın. Beni BÖYLE sevdin. Bir hafta öncesine kadar bundan rahatsızlık duymuyordun bile. Şimdi namus damarın mı bastı?”
Ağzımı açtım. Ama en son ki cümlesine öyle öfkelenmiştim ki tek kelime edemeden ağzımı geri kapattım. “Ela?” Bengü Korhan’ı itip karşıma geçti ve bana bir adım atınca bende bir adım geri atacaktım ki yabancının ayağına basınca dönüp ona baktım. Önemli değil bakışı attı. “Yemin ederim, senin mutluluğunu istedim ben.”
“Yalancı!” dedi Selman. Ama Giray ona dirsek atınca sustu. Gözlerimi Selman’a çevirdim. Ona öt, bakışı fırlattım. “Bak, Ela, sana bu konu hakkında şaka yaparken bu gerçek olduğu için değildi. Seninle uğraşmak istediğim içindi. Ama Korhan’ın cezasını hepimize kesemezsin.”
Yabancının göğsü sırtıma değiyordu. Ama onu da kendimle bir geriye ittirdim. Eski arkadaşlarımla arama mesafe açmak istiyordum. “Hepiniz korkaksınız!” dedi Ayla ve Giray’ın en sert ifadesine mahrum kaldı. “Bengü sana söylemedi. Çünkü Korhan’la birlikte oldular.” Deyince beynimden vurulmuş gibi oldum. Bengü, anında ağlayarak başını öne eğdi. “Bende sana söyleyemedim Korhan’ın iki senedir seni aldattığını, çünkü hepsi bana çenemi kapalı tutmam gerektiğini söyledi.”
Midem kasılıp bulanmaya başlamıştı. Bengü! En yakın arkadaşım ve Korhan! Gözlerimden sicim gibi akan yaşları silmeye zahmet bile etmiyordum. Yutkunamıyordum bile! Birden kesik kesik nefesler almaya başladım.
“Üzgünüm!” dedi Bengü suratıma bakmadan. Kafası hala aşağı eğikti. “Öyle olsun istememiştim.” Korhan’a baktım. O da başını önüne eğmişti. Birden kahkaha atmaya başladım. Hepsi şaşkın bir şekilde bana bakmaya başladı. Ama ben kendime engel olamıyordum. Kahkaha atarken ellerimle karnıma baskı yapıyordum.
Birden sustum. Bengü’nün kollarından tuttum. “Şaka bu değil mi? Lanet olasıca bir şaka! Bana şaka olduğunu söyle! Sen benim kız kardeşim gibiydin. Her şeyimi sana anlattım ben! Erkek arkadaşımla o lanet olasıca sahte mutluluğumu bile!” cevap vermiyordu. Kollarından tutup sarstım. Hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Geriye bir adım atıp çantamdan telefonumu çıkardım. “Hiçbirinizin o lanet yüzünü görmek istemiyorum! Sakın bir daha karşıma çıkmayın!” Telefonu karşı duvara fırlattım. Telefon parçalar halinde yere düşerken arkama döndüm ve yabancının bana uzattığı eli tuttum. Sanırım ayaklarımda güç kalmadığını fark etmişti.
Her adımda bu gerçeklik yüzüme daha da sert vuruyordu. Masal kitabından çıkan bir prenses gibi gerçek dünyanın ortasında yapayalnız, bilmediğim bir çağda o şahane elbiseyle, beni ezmeye çalışan arabalardan kendimi korumaya çalışıyormuşum gibi hissediyordum.
Dolu dolu, mutlulukla yaşadığımı sandığım o iki sene aslında kocaman bir yalandı. Sevilmemiştim. Saygı görmemiştim. Değer verilmemiştim. Hiç kimse sahte mutluluğumu açığa çıkarmamış, aksine o sahte mutluluğumla dalga geçmişti. Bengü! Kız kardeşim dediğim en yakın arkadaşım, ilk darbeyi vurmuş ve ben yüzümdeki sahte mutlulukla kendimi tamamen ona teslim etmişim! Ne kadar acı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Sev!
Romance"Dün senin en sevdiğin yemeğe kadar öğrendim, ama hala adını bilmiyorum." omuz silkip yavaşça gözlerini bana çevirdi. "Gerek yok. Zaten bir daha karşılaşacağımızı sanmıyorum." Dedi. Ama bu anında suratımı düşürdüğü için bakışlarımı ondan kaçırıp de...