💔 Bölüm 26💔

17 5 0
                                    

Üstümde hissettiğim bakışlarla gözlerimi açtığımda hava aydınlanmıştı ve ben ince bir örtünün altında hala çırılçıplaktım. Mavi bakışlar beni delip geçerken hissettiğim şey kesinlikle utanma duygusu olmalıydı. Ya da pişmanlık... Ama hayır, ikisi de değildi.

Uyuyakalırken hissettiğim mutlulukla gülümsedim. ‘‘Günaydın, Mavi!”

Gözlerini bile kırpmadan sanki dün gece yetmemiş gibi bir ifade ile beni süzerek “Günaydın!” diye fısıldadı.

Dirseklerimin üstünde doğrulup yastığı yatak başlığına dayadım ve örtüyü göğüslerimden düşmemesi için tutarken arkama yaslandım. O an gözümün önüne Buğra ile yatakta nasıl kendimden geçtiğim geldi.

Çılgınca alınan nefes sesleri...
İnlemeler...

Anında gözlerimi yumdum. Buğra'nın bakışları altında kafamda o anı tekrar tekrar film izlermiş gibi oynatıp durdum. Her anını, her hissedilen duyguları... Çok garipti. Bir o kadar da güzel.

Tekrar gözlerimi açtığımda mavi bakışların göğüs kafesime indiğini fark ettim. Dün geceyi gözümde canlandırırken nefesimin bu kadar hızlanacağını düşünmemiştim ve mavi kesinlikle ne düşündüğümü anlamıştı.

‘‘Mavi, ben...’’

Sustum.
Gözlerim aralık dudaklarına gitti. Gözleri şehvetle aydınlanmıştı ve onunda nefesi benim gibi düzensizdi.

Ve kendimden asla beklemeyeceğim bir şey yaptım. Uzanıp yanağına dokundum. Tüy kadar hafif hareketlerle çenesinden boynuna, boynundan kaslı göğsüne indirdim. O hem iyi kalpli, hem de mükemmel biriydi. Kalbi ve görünüşü mümkün olamayacak kadar iyiydi. Peri masallarından fırlamış gibi...

Bana özel gönderilmiş gibi.
Hem en iyi yanım, hem en kirli işlerimin ortağı.
İçimdeki kötüyü dışarı çıkarmış ve özgür iradesine kavuşturmuş gibi...

Göğsünü okşarken yaklaşıp dudaklarımı dudaklarına dokundurdum.

‘‘Şimdi bakışlarına birde bu dokunuşlar eklenecek, Mavi! Bu kadar kolay olması mümkünse, her anını, her bir ayrıntısını hafızama kazımam gerekiyor. Paramparça olan kalbimin bir anda büsbütün yenilenmesi... sence de garip değil mi?’’

Dudaklarına fısıldamam onu etkilemis gibi nefesini titrekçe çekti ve eli enseme gitti. O da öpmüyordu. Ama şuanda öpüşüyor olsaydık bu temastan daha fazla etki edemezdi.

‘‘Korkmuyor musun?’’

Dudaklarına ‘‘Hayır!’’ diye fısıldadım yine. Bu sefer kesik bir nefes alıp inlemesini bastırdı. Sadece bu temasta bile tüm benliğim kontrolü kaybetmişti. Bu nasıl bir çekimdi, bilmiyordum ama bizi yakıp kavurduğu kesindi. Gittikçe de dayanılmaz bir hâl alıyordu.

‘‘Ela!’’

İstem dışı inledim ve sırtım geri büküldü. Sesi beni mahvediyordu. Dayanamıyordum. Hücrelerim o kadar acı çekiyordu ki tek ilacım onun bana verebileceği temasın bütünüydü.

Ve oldu...

Birden üstüme gelirken deli gibi öpüp beni elleriyle kendine daha da hapsediyordu. Hiç zaman kaybetmedim. Bacaklarımı beline doladım ve olabildiğince mesafeyi kapattım.

Tutku ateşlendi.
Patlamaya hazır volkana döndü.
Kulaklarım da ki nabzın atışı bir ritim tutmuştu sanki.
Çıldırmıştım.

Buğra boynumun çukurunu sonradan iz kalacak şekilde dağlarken tesadüfen yan aynaya gitti gözlerim. Odaklanamayan bakışımla aynadaki aksimize baktım.

Yeniden Sev!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin