Hep birlikte salona geçtiğimiz de abisi içinde alkol bulunan küçük büfeye yaklaştı. Bende üstüme tül gömlek elbisemi geçirdim ve saçlarımı parmaklarımla taradım. Buğra ise kendini berjere atıp kolunu gözlerinin üstüne koydu. Kafasında bir şeyler dönüp dolaştığı kesindi.
‘‘Ee Ela? Bana biraz kendinden bahsetsene? Kardeşim çok ketumdur. Senin hakkında sel verdi sır vermedi.’’
Saçlarımın arasındaki parmaklarım anında buz kesti. Kaskatı bir şekilde yerimde kıpırdandım. Bunu hiç beklemiyordum.
‘‘Ben..mm..’’
Gürol anında bana döndü ve gözlerini kısarak bana baktı. Gözlerimi utangaç bir ifade ile yere indirdim. Normalde daha rahat olmam gerekirdi. Ama nedense abisinin nasıl biri olduğunu bilmiyordum. Bundan ziyade bana yaklaşım şeklini de anlayamıyordum. Dostane mi, düşmanca mı?
‘‘Ela benim için özel bir yere sahip, abi!’’
Ben gözlerimi yerden kaldırıp Buğra'ya şaşkınca bakarken abisi de tekme yemiş gibi bir tepkiyle ona irkilerek baktı.
Özel mi demişti?
‘‘Bu 'özel' kelimesini biraz açar mısın?’’
Buğra bir iç çekti ve ofladı. O kadar kasılmıştı ki bu konunun onu rahatsız ettiği gün gibi ortadaydı. Bir an her neyse ne deyip geçiştirecek sandım ama o omuz silkip eliyle yüzünü bir kaç kez sıvazladı. O anda onun ne kadar çok yorgun ve bitik olduğunu anladım. İçimde ona karşı daha da sıcaklık oluştu. Sarılmak, onu her şeyden koruma dürtüsü... Saçma ama güzel bir histi.
‘‘Bunun açılımını içimde anlamdırdığımda seni de bu bilgiden mahrum etmem, merak etme!’’ dedi ve hızla yerinden kalkıp abisinin dakikalardır boş boş baktığı alkol dolabına gitti. Ama sonra birden dönüp bize kaşlarını kaldırdı. ‘‘Knight'a gitmeye ne dersiniz?’’
Abisi yine irkildi. Ağzını bir şey demek için açtı ama sonra gözlerini yumup derin bir iç çekti. Garip tepki verdiğini düşünüyor olabilirdim ama gerçekten öyleydi. Kardeşini yeni tanımaya başlıyormuş gibi davranıyordu.
‘‘Knight ne?’’
Abisi bu sefer bana şaşkınlıkla baktı. İkinci bir baş çıkartmışım gibi kafamı ellerimle yoklamama zorlukla engel oldum.
Buğra ise kahkaha attı. ‘‘Benimle her karşılaşmasında verdiği bu tepkileriyle inan bana abi bende şaşırıyorum ama sana yemin ederim o gerçekten her şeyden bir haber. Yani bilmiyor.’’
Abisi Buğra'nın bu cümleleri üzerine tekrar bana yaklaştı. Gözlerimi araştırdı. Durgun bir şekilde ‘‘Arya Bayrak'ı tanıyor musun?’’ diye sordu. Buğra bu isimle cin çarpmış gibi oldu. Sanki birisi midesine yumruk atıp tüm organlarını paramparça etmiş gibiydi. Abisi ise bir yılanın bakışını anımsatacak şekilde hala gozlerime bakıyordu.
‘‘Hayır. Yani lütfen cahilliğimi bağışlayın. Ama neden tanımak zorunda olayım ki?’’ abisi çenemi iki parmağıyla tutup kafamı yukarı kaldırdı.
Bir anda eski benliğime bürünüp adamın elini hızla çenemden itip tek kaşımı kaldırıp sinirle ‘‘Bana zombiye dönüşecekmişim gibi bakmayın lütfen. Bu beni rahatsız ediyor. Ayrıca bu hiç hoş ve uygun değil. Ben öyle günlerimi o kişiden bu kişiyi takip ederek geçiren biri değilim. Belli ki sorduğun kadın ünlü bir iş kadını ve Buğra'nın dediği yerin sahibi. Ama yemin ederim ki size ben bu ismi ilk defa şimdi duyuyorum. TV Show ve dizileriyle aram pek iyi değil. Yani... Halam biraz katıdır. Son üç senemi sadece online gizli kaçamak yabancı diziler izleyerek geçirdim. O da haftada bir bölüm olma şartıyla. Yeni çıkan diziler, şarkıcılar ve şarkıları bile bilmem ben...’’ derken sustum. Daha fazla kendimi rezil etmek istemiyordum. Ama bu Gürol'un hoşuna gitmiş gibi kahkaha attı ve kardeşine döndü.
‘‘Zafer'i hemen arayıp VİP bölümüne rezervasyon yaptırıyorum. Saat sekizde sizi almaya gelirim.’’
Başıyla kardeşine selam verip bana göz kırptı ve arkasına bile bakmadan evden çıkıp gitti.
Garip bir şekilde ikimizde arkasından bir süre bakıp sessiz düşüncelerin içine daldık. Kafamda milyonlarca soru vardı zaten. Ama şimdi yalnız kaldığımda kesinlikle Buğra'nın araştırmasını yapmak için yanıp tutuşuyordum. Yerine oturmayan taşların artık bir an önce oturması gerekiyordu. Belki de kilit nokta Gürol'un dediği isimde bile olabilirdi.
Gözümü kapatıp kendimi toparlamaya çalıştım. Gözlerimi açtığımda Buğra beni süzüyordu. İç savaşı verdiğimi anlamış gibi duruyordu. Soru soran gözlerinin arkasındaki ufacık da olsa korkuyu gorebilmiştim.
‘‘Sorun değil, Mavi! Eğlenceli olacaksa ben varım. Sonuçta nihai koruyucum olarak tam da dibimde olacaksın. Rahat kafayla alkol alıp kafa dağıtabilirim.’’
Küçük bir sırıtışıyla ‘‘Hala kafa dağıtmaya ihtiyaç duyuyorsun yani?’’ dedi.
Durdum. Sanki o an zaman da benimle beraber durmuş gibiydi. Gözlerimi gözlerine kilitledim ve konuştuğumda sesim ciddi anlamda şaşkın bir tonda çıkmıştı.
‘‘Hayır, Mavi. Sana dediğim şeyde ciddiydim. Artık acı çekmiyorum. Belki sana da garip gelecek ama kalbim artık daha da sağlam. Hani bir kabustan uyanırsın ve gerçekte onun bir saçma sapan bir kâbus olduğunu anlarsın ya işte aynı öyleyim. Kalbim yara almış bile değil. Anlatabiliyor muyum? Şuan da çok şey ifade etmek istiyorum ve bu yüzden kendimi tam olarak ifade edemiyor olabilirim. Sadece özetle demek istediğim şey kazazededen çok görgü tanığı gibiyim.’’
Yavaş adımlarla yaklaştı. Onun her adımında karnım kasılıyordu. İçimdeki heyecan büyüyor ve yanaklarım alev alıyordu. Parmaklarını yanağımdan boynumun çukuruna kaydırdı. Anında nefesimi tuttum. Gözlerim istem dışı kapandı. Parmakları ise tül gömlek elbisemin yakasına kaydı. Yavaşça omzumdan aşağı indirirken dudaklarının yakıcı ısısını yanağımda hissettim.
‘‘Ela?’’
Anında sırtım büküldü ve vücudumu ona yasladım. Tam zamanında inmişti kolları sırtımdan aşağıya. Ona yaşadığım dakika belimi sıkıca sarıp ayakta durmamı sağladı.
“B-ben...”
Hızla sırtım salonun kolonlarından birine çarptı. Mavi kontrolü yine kaybetmişe benziyordu. Susuzluk ihtiyacını dudaklarımda karşılıyormuşçasına öpüyordu. Bacaklarımı beline doladım. Gömleğimin tek omzu düşmüştü ve dudakları anında oraya indi. Kafamı geriye atıp duvara yasladım. Bu duygu çok güzeldi. Onunla bu şeyleri yaşayacağım hiç ama hiç aklıma gelmezken şuan da ikimizde bu an için yanıp tutuşuyorduk. Artık onsuz bırakın bir haftayı bir saat bile durabileceğimi sanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Sev!
Romantik"Dün senin en sevdiğin yemeğe kadar öğrendim, ama hala adını bilmiyorum." omuz silkip yavaşça gözlerini bana çevirdi. "Gerek yok. Zaten bir daha karşılaşacağımızı sanmıyorum." Dedi. Ama bu anında suratımı düşürdüğü için bakışlarımı ondan kaçırıp de...