💔 Bölüm 24💔

21 5 0
                                    

Saniyelerin saat gibi geçtiği bir andı o an. Uzun uzun bakışların birbirine kilitlendiği... sessizlik içinde rahatsız edici bir şekilde nabzın yükseldiği ve kalp atışının kulaklarda sağır edici atışı...

Korkuyla yutkundum ve elini yavaşça bıraktım. Hayatımda hiçbir şeyden belki de bu kadar korkmamıştım daha önce. Ne reddedilme korkusu ne de başka bir şeydi bu. Bu sadece Mavi'yi kaybetme korkusuydu. Olmayan Mavi'yi kaybetme korkusu!

"Şuanda sana ne kadar çok yakınlık gösterirsem sana o kadar çok zarar verir ve seni incitirim, Ela." Dedi acıyla ve samimiyetle. "Her anında senin yanında olur, her derdinde seni dinler, sana arka çıkar ama seninle yakınlaşamam."

Gülümsedim. Hem de tüm içtenliğimle. Bana bir baş daha çıkarmışım gibi baktı ve benim gülümsememin gerçek olduğunu anlayınca o da gülmeye başladı. Uzun bir süre sadece ikimizde güldük. Belki de bu yaşadığım an tüm hayatım boyunca yaşadığım en samimi ve en sıcak andı. En gerçek ve en içten...

"Bir haftalığına yurtdışına gidiyorum... Ailemin yanına... Ve bu bugün aldığım en mutlu haberdi... Ta ki senin bana kurduğun şu samimi cümlene kadar... Yıllardır canımı bile emanet edecegim insanların ihanetine uğradıktan sonra hayatımda hiç tanımadığım bir yabancının bana karşı dürüst olması... Çok komik değil mi?"

Bir adım geri atıp duvara yaslandı ve acıyla gülümsedi. "Çok bir faydası olmuş gibi!" Diye mırıldandı. Bana değil, kendine söylüyormuş gibiydi.

"Dürüst olan herkes er ya da geç kazanır! Bana bak! İki yıldır oynanan o oyunların hiçbirinden haberdar değildim. Benim dürüstlüğüm aksine yalanlar dolanlar döndü bir döngünün içinde sürekli ama ne oldu? Sonunda kazanan ben oldum. Her ne kadar üzülüp, ağlayıp sızlasamda gerçek bu. Daha fazla zarar görmeden kurtuldum." Tam karşısına geçip en ciddi ses tonumla devam ettim. "Ne yaşadın dürüstlüğün ile alakalı bilmiyorum ama sen kaybetmesin, Buğra! Sen de benim gibi daha fazla zarar görmekten kurtuldun!"

Hızla duvardan uzaklaştı. Bir tür volta attı ve ellerini ensesinde birleştirip bana döndü. Upuzun baktı. Söylediklerimi kafasında kesip biçiyormuş gibiydi. Sonra konunun ağırlığı üstüne çökmüşcesine bir 'of' çekti. Eliyle yüzünü sıvazladı.

"Yüzmek ister misin?"

Şaşkınlıkla bakma sırası bendeydi. Böyle bir şeyi hiç beklemediğim için uzun süre sadece öylece kalakaldım. Ama her zamanki sabrı ile vereceğim cevabı bekledi. Bende kendimi toparlayıp hemen cevap vermek istedim. "Bunun için biraz geç değil mi? Hem benim şuan hazırlığım..."

"Bana sadece ister misin, istemez misin, onu de gerisini dert etme. Gerisini ben hallederim."

Ellerimi belimin iki yanına yaslayıp kafamı yan yatırdım. Mavi ve ben... İkimiz başbaşa yüzme macerası... buna kesinlikle hayır demezdim... Diyemezdim de...

"İsterim!"

Gene o geceki gibi çocuksu sevinciyle "Bana sadece yarım saat ver!" Dedi ve hızla dışarıya çıktı. Bende o süre zarfında ne yapacağımı düşünerek etrafa bakındım. En son kendime çeki düzen vermek için yatak odasına geçip makyajımı tazelemeye karar verdim.

Yaklaşık bir saat süren aradan sonra nihayet gideceğimiz adrese varmıştık. Burası bir villaydı. Şaşkınlıkla etrafa bakarken Mavi yavaşça bana döndü ve masum bir bakışıyla "Burada benimle iki gün geçirmeye ne dersin? Sorunlarımızı unutacağımız; mutlu, huzurlu ve sakin bir şekilde geçireceğimiz sadece iki gün. Hah, ne dersin?" Diye sordu.

Benim onunla tanışma sebebini bir çılgınlık yapmak ve işte şimdi bana tepsiyle önüme koyuyordu. Hem de ona daha da yakınlaşabileceğim anlamına geliyordu. Asla bu fırsatı kaçırmaz, hayır diyemezdim. Yine de çok hevesliymiş gibi görünmemek için bir süre daha düşünüyormuş gibi yaptım.

"Bu aramızdaki bağ her ne ise onun arkadaşlık seviyesine geleceği anlamına mı geliyor, yoksa sadece aramızdaki bağ yine bu ev sınırları içerisinde mi kalacağı anlamına geliyor?" Diye sordum.

Suratında ki masum ifade yavaşça soldu ve düşünceli bir ifadeyle yer değiştirdi. Soruma kızmamıştı. Ciddi anlamda kafasında tartıyor gibi görünüyordu. Sabırla bekledim.

"Aslında, biliyor musun?" Büyük bir farkındalıkla elini cebine götürdü ve telefonunu çıkardı. Bana uzatıp "İkimizin de aksini iddia edemeyecek bir bağ olduğu doğru. Sana dürüst olmam gerekirse..." Telefonu elinde taş gibi sıkıca tuttu. Gözlerini gözlerimden eline indirdi. Derin bir nefes alıp "bu bağ her ne ise... bu sefer hiçbir şekilde sınırlı kalmayacak... Sadece..." Tekrar gözlerime baktı. Acıyla gözlerimi delip geçen bir bakış atıp "Sana zarar vermeyecek şekilde... seni gerekirse kendimden bile sakınacağım... Ama bu arkadaş olamayacağımız anlamına gelmez." Telefonu tutuşu gevşedi ve gülümseyerek almamı bekledi.

İçim kıpır kıpırdı.
Nefesim hızlandı.
Karnımdaki kelebeklerin sayısı arttı.
Yüzüm kocaman bir gülümseme ile aydınlandı.

Bugün aldığım ikinci mutlu haberle hemen elindeki telefonu alıp numaramı kaydettim.

Arabadan indiğimizde ikimizde sessizce gülümsüyorduk. Birlikte -mutlu bir şekilde- villanın kapısına doğru yürüdük ve Buğra kapıyı açmak için öne geçtiğinde garip bir hisse kapıldım. Hızla omzunun üstünden arkama döndüm ama herşey sessiz sakindi.

Bir süre gecenin karanlık sessizliğini inceledikten sonra Buğra'nın benim geçmem için açık tuttuğu kapıdan içeri girdim.

Karanlık antrede yavaş adımlarımı atarken Buğra cebinden çıkardığı elektronik kartı yuvasına taktı ve anında ev aydınlandı. Otomatik klima sistemi açıldı ve pencerelerin kepenkleri kalktı. Vay canına!

"Evime hoş geldin, Ela!" Yavaşça kafamı ona çevirdim. Kimsin sen, Mavi! "Lütfen kendini evinde hisset. Üst kattaki sağdaki ilk odaya senin için bir kaç parça eşya getirildi. Havuz için hazırlanırken bende üstümdekilerden kurtulayım. Bahçede buluşuruz." Göz kırptı ve gözden kayboldu.

Yeniden Sev!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin