Hi bitches
Yeni bolumle geldim. Bu aralar mental olarak iyi değilim ve cidden bölüm yazamıyorum. TASLAGİM DA BİTTİ ciddili.
ÖSYM senin amk.
Biten sigaramı yere atıp ayağımın tersiyle ezdim.
Tam iki haftadır Yoongi'yle konuşmuyordum. Ayinlere katılmıyor ve canım istemediği müddetçe okula gitmiyordum. Bugün nereden esti bilmiyorum ama sabah erkenden hazırlanıp çıkmıştım evden. Hoseok hyung çıkışta beni alacaktı ve biraz kafanı dağıtmak adına bowling oynamaya götürecekti.
"Jungkook'a söyledim, işi varmış gelemeyecek." Taehyung kollarını kendine sardı. Hava fazlasıyla soğuktu. Kuru bir soğuk vardı.
"Anladım. Peki sen?"
"Karar vermedim. Gelsem mi ki?" Kolumu omzuna atıp onu kendime çektim.
"Hyungun diyor ki, gelmelisin." Dirseğiyle çok acıtmadan karnıma vurdu.
"Aramızda sadece aylar var Jimin. Üstelik öyle çok aylar da değil, az aylar." Kıkırdadım ve geri çekildim.
"Konuşabilsen neler anlatacaksın da konuşamıyorsun." Gözlerini devirip arkasındaki duvara yaslandı. Ben de telefonumu çıkarıp Yoongi'nin bugün attığı mesajlara göz gezdirdim. Beni çok özlediğiyle ilgili birkaç yalan sıkmıştı ama artık inanmak istemiyordum.
"Jimin." Taehyung'a döndüm. Fakat bana değil karşıya bakıyordu. Baktığı yere baktığımda her zamanki takım elbisesiyle Yoongi duruyordu karşımda. Seri adımlarla bize yaklaştı. Yaklaştıkça ne kadar çöktüğünü görebiliyordum.
Göz altları mor halkalara sahipti şimdi. Süt beyazı teninde stresten sivilceler çıkmıştı. Uykusuz görünüyordu. Biraz da saçları dağınıktı. Kilo mu vermişti.
"Jimin!" Bana doğru yürüyüp sarılmak için kollarını açtığında kendimi geri çektim. Afallamıştı.
"Neden mesajlarıma cevap vermiyorsun?" Telefonumu kapatıp cebime attım.
"Görmemişim." Alayla gülüp benden tam iki adım uzaklaştı.
"Buna inanmamı bekleme. İki haftadır sadece bir kere yazdın o da 'sınavlarım başlıyor' oldu. Sence mantıklı mı bu yaptığın?" Suratının ortasına yumruğumu geçirmemek için kendimi zor tutuyordum şimdi.
"Son sınıf öğrencisiyim. Az bir zamanım kaldı. Biraz anlayışlı ol." Havadan dahi soğuk olan sesim beni bile titretmişti. Bu kadar ruhsuz olamazdım ona karşı. İçimdeki sevgi hâlâ olduğu gibi duruyordu.
"Anlıyorum seni, ama sorun bu değil. Başka bir şeyler var." Saçlarını geriye doğru tarayıp derin nefes aldı. Kendini sakinleştirmeye çalışıyor olmalıydı.
"Yok." Sinirle güldü.
"Yok mu? Tanrım benimle dalga geçiyor olmalısın. Eğer bana sebebini şimdi söylemezsen şuradan şuraya gitmem. Gitmene de izin vermem." dedi. Ama dikkatimi çeken şey üzerinde mont olmamasıydı.
"Montun nerede?" Yanlışlıkla düşüncelerimi ağzımdan kaçırmıştım.
"İlgileniyor musun ki?"
"Bak şu an konuşmayız. Eğer-" beni bir anda kendine çekip sarıldığında neye uğradığımı şaşırdım.
Soğuk havaya inat sıcacıktı kolları. Bu his hiç değişmemişti. Hâlâ aynı heyecanla nefes alıyordum.
"Özür dilerim. Ne yaptığımı bile bilmiyorum. Sadece konuşamaz mıyız? Eğer anlatmazsan, kaçarsan çözemeyiz." Zorla da olsa kendimi geri çektim. Bu zorluk Yoongi'den değil benden kaynaklıydı. Ondan ayrılmak çok zor geliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/335563901-288-k416863.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore | yoonmin
FanfictionÇocukluğunu yetimhanede geçiren Jimin reşit olmasına yakın evlat edinilir ve kendisini bambaşka bir dünyada bulur. Sırlar, kehanetler ve ayinlerle dolu bir dünyada. "Ve onların içimdeki intikam ateşinden bile haberi yoktu."