Hepinize merhabalar. Son zamanlarda kişisel sorunlar yüzünden bölüm atamadım özür dilerim. Bu bölümü okumaya başlamadan önce de bir şey demek istiyorum.
Bu kurgu beni o kadar zorladı ki yani şu çabayı hayatımda gösterseydim eminim şimdi her şey daha doğru ikerkerdi. NEYSE.
Bir sonraki bölüm FİNAL bölümü olacak ondan sonra da belki özel bir taekook bölümü atarım yazabilersem tabikisi. Sonra da yeni bir kurgu yazıyorum biraz taslak biriksin onu yayınlaeım. Bitti bu kadar
Keyifli okumalar🌈🌈
Benim yönetici olmamla beraber Saligia'da adeta yeni bir dönem başlamıştı. Elimin değdiği her yeri düzeltmeye çalışıyorsum ve gözüme çarpan ne varsa bir şekilde kaldırıyordum.
İlk kocaman heykelle başlamıştım bu işe. Saligia üyeleri bu fikri sunduğumda istemediler. Onlara ne kadar bizim putperest olmadığımızı anlatmaya çalışdımsa olmadı. Tek dedikleri şey 'O olmadan olmaz'. Fakat bazen benim ayrıcalıklı olduğumu unutuyorlardı.
Yine bir ayin sırasında önce ateş çukuru bir anda söndü. İnsanlar ne olduğunu anlamadan tekrar yakmak için yaklaştılar fakat bir türlü beceremedik. Ben de ayını yarına ertelemeye karar verdim. Lakin insanların heykelden uzaklaştıkları sırada heykelin kafası büyük bir gürültüyle ateş çukuruna düştü.
Ardından kalan kısımları da tuzla buz olunca elle tutulur bir yanı kalmamıştı.
Herkes hayretle bana baktığında artık heykel için her şey çok geçti.
Heykelden sonra da duvarda silinmeye yüz tutmuş Latince yazıları yenilemiştim. Saligia ya artık daha çok bakım yapılmasını da emretmiştim. Evet temizleniyordu fakat sadece temizleniyordu.
Bunların yanı sıra dedemin benimle gurur duyduğu bariz ortadaydı. Sanki benim yapamayacağımı düşünenlere aksini kanıtladığım için içinde gurur patlamaları oluyordu.
Eh ben de elimden geldiğince her şeyle ilgileniyordum. Hem artık yaz tatili de gelmişti ve önümde sadece üniversite kalmıştı. Onun için de kendime en çok yakışacak bölümü seçmiştim.
Güzel sanatlar.
Bütün bunları yaparken biraz Yoongi'yi aksattığımı düşünmüyor değildim açıkçası. Fakat bu tempo sadece her şeyin düzgün olduğuna emin olmama kadardı.
Bugün de oldukça yoğun geçen bir günün ardından evime dönüyordum. Saat geç değildi ama erken de değildi. Yani Yoongi'yle buluşmak isteseydim bir yarım saat anca görebilirdim. Hem o da çok yoruluyordu. Şu ara kendini işine öyle vermişti ki ancak akşamları görüşebiliyorduk.
Ona eve geçtiğime ve yarın onunla piknik yapmak istediğime dair bir mesaj attım. Yarın pazardı. Beraber keyifli vakit geçirebilirdik. Hem ona söylemek istediğim bir şey de vardı.
Çok geçmeden beni ne kadar özlediğiyle ilgili uzun bir mesaj aldım. Ve tabii ki yarın beraber piknik yapacaktık.
Eve vardığımda salonda sadece Taehyung vardı ve yine gülerek birileriyle konuşuyordu. Yanına gidip tam karşısına oturdum. Gözlerimi kısıp onu izlemeye başladım.
"Neyse seni sonra arasam olur mu? Tamam, hadi görüşürüz." Telefonu kapatıp masaya bırakana kadar da aynı şekilde onu izledim.
"Sonunda geldin eve!" Arkama yaslanıp gözlerimi devirdim.
"Bana yardımcı olsan her şey daha kolay olabilir." Omuzlarını sallayıp güldü.
"Banane be! Hiç uğraşamam kusura bakma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore | yoonmin
FanficÇocukluğunu yetimhanede geçiren Jimin reşit olmasına yakın evlat edinilir ve kendisini bambaşka bir dünyada bulur. Sırlar, kehanetler ve ayinlerle dolu bir dünyada. "Ve onların içimdeki intikam ateşinden bile haberi yoktu."