Hepinize merhaba aşkolar. Salvatore'a final vermek beni biraz duygulandırdı ama açıkçaaı çok da rahstlamış hissediyorum. Çünkü ilk kurdum ve bence zor bir konuydu benim için. Neyse size keyifli okumalar. Salvatore'a ayrılan sürenin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Lütfen son durakta ininiz. (Diğer kurumda görüşmek üzere. Çok yakında ilk bölümü atacağım) 🙋♀️❤
Kendimi bildim bileli hayatında yeni bir sayfa açan insanlara özenmişimdir.
Kendi hayatında söz sahibi olmak kimileri için lütuftur.
Mesela ben!
Yeni bir aileye verildiğim zaman bile bana sorulmamıştı. Oysa ki ben kimseye anne baba demek istemiyordum.
Ama günün sonunda o yeni sayfayı açabilmek bile hayatımın her dakikasını değerli kılıyordu.
Ben başarmıştım.
Bu düşünceyle yaşamak, bunun bilincinden olmak öyle güzel bir histi ki tarif edemem. Sadece o yıpranmamış yeni sayfayı açmak bile eski bir kitabı koklamak kadar huzur vericiydi.
Fakat ne yaparsanız yapın o yırtık ve simsiyah sayfa yeni sayfayla aynı defterdedir. Koparıp atsanız bile kalemin izleri kalır. Size de sadece o izlerin üzerine yıldızlar çizmek düşer. Ya da bunu hayatınıza aldığınız mucizeleriniz de yapabilir.
Benim mucizem Yoongi olmuştu. Yıldızlarımın ve yaralarımın etrafına sayısız yıldız çizen kişi oydu.
"Jimin, mutfak bitti mi?" Çatal kaşıkları karışık bir şekilde çekmeceye atıp yorgunlukla konuştum.
"Evet!" Bu ev işi ilk başlarda çok cazip gelse de bu kadar yorucu olmamalıydı. Hoş ben kendim kaşınmıştım.
Neymiş efendim, her bir çatalına kadar kendim yerleştirmek istiyormuşum. Ya ne fark ederdi başkası koysa o çatalları.
Oflayıp salona Yoongi'nin yanına gittim. Çok lazımmış gibi aldığımız bibloları koyuyordu. Bütün ağır işi kendisi yapmasına rağmen bir kere yorulduğundan şikayet etmemişti. Benim aksime asilce bir hareketti. Çünkü benim iki kelimemden biri ya 'of' ya da 'yoruldum' olıyprdu da.
"Bitti mi?" Bitmese de asla yardım edemezdim.
"Bitti güzelim." Geri geri yürüyüp yanımda durdu. Eli hızla belimi bulurken beni kendine çekip saçlarımın arasına kondurduğu o minicik öpücüğü teslim olmama yetmişti bile.
"Acıktım." Beline sarılıp başımı göğsüne yaslandım.
"Doyurayım." Cümlesinin altında yatan o imayı iliklerime kadar hissetmiştim. Her ne kadar bunu istesem de karnına vurdum.
"Yoongi! Her fırsatı da değerlendirme. Açım diyorum aç!" Gülüp telefonunu aldı ve benim de yardımımla -isteğim üzerine- yemeğe karar verdi. İkimiz boş salonda yan yana oturmuştuk.
Şaka bir yana bu ev artık ikimizindi. Yeni anılar biriktirip, güzel zamanlar geçirecektik. Belki bir hayvan evlat edinirdik. Ya da ne bileyim bir kitaplık kurardık büyük salona.
Başımı usulca Yoongi'nin omuzuna yasladım. Kendisi yorgunluktan halsiz düşmüştü ve kafasını dahi kaldırmadan koltukta biraz aşağıya kaydı.
"Kendimize yeni bir dünya inşa ettik. Kendi ellerimizle." diye mırıldandım.
"Senin dokunduğun her yer çiçeklerle süslenir, adımını attığın an ilkbahar olur evim. Hoş benim evim sensin ya." Kafamı kaldırıp doğrudan gözlerine baktım. Yüzünde hafif bir tebessümle izliyordu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore | yoonmin
FanfictionÇocukluğunu yetimhanede geçiren Jimin reşit olmasına yakın evlat edinilir ve kendisini bambaşka bir dünyada bulur. Sırlar, kehanetler ve ayinlerle dolu bir dünyada. "Ve onların içimdeki intikam ateşinden bile haberi yoktu."