Selamlar arkadaşlar. Bu bölümü üç kere yazdım ve sildim. Sonunda kontrol etmeden atıyorum çünkü kontrol edince bok gibi geliyor.
Keyifli okumalar
Gökyüzünün açık olduğu geceler vardır. Şu kışın ortasında bile yıldızları çok net gördüğümüz geceler var ya. Onlardan bahsediyorum.
Bu geceler bana çok uzun gelirdi. Sanki hiç uyuyamayacak gibi hisseder sağa sola dönerdim.
Buraya geldikten sonra daha çok kasvetli havaları sevdiğimi fark ettim. Yarattığı gizemden mi bilinmez ama daha huzurlu geliyor şimdilerde kasvetli havalar.
Fakat bu gecenin açık havalardan olması da beni mutlu etmişti açıkçası. Hiç bitmesini istemediğim bir gece.
"Biraz daha şarap." Yoongi'nin uzattığı şişeyi alıp kadehime kararında şarabımı koydum.
İçerisi öylesine gürültülüydü ki kalabalıktan kaçmak için büyük salondan çıkıp ayin evinin balkonlarondan birinde demleniyorduk.
Üzerimde hâlâ kırmızı cüppem vardı.
"Sonunda başardın." Gözlerimi olduğu gibi Yoongi'ninkilere diktim. Tek bir kötü duygu yoktu gözlerinde. Sadece gurur vardı. Benimle gurur duyuyordu.
"Beraber yaptık bunca şeyi." Kıkırdayıp elini havada salladı.
"Hadi oradan! Ayak bağı olmaktan başka bir şey yaptım mı sanki?" Kaşlarım çatılsa da bir şey demeden masanın üzerinden ona yaklaştım.
"Eğer sen olmasaydın beni buraya bağlayan hiçbir şey olmazdı. Senden başkası kimmiş, neymiş bilmem. Bir seni bilirim. O da beni burada tutmaya yetti."
Yoongi öyle güzel bakıyordu ki bana, bunu nasıl tarif edeceğimi dahi bilmiyorum. Böyle birine bakarken insanın içi gider, bakışlarıyla dahi incitmekten korkar ya işte öyleydi onun bakışları da. Beni içine çekip hapseden bir girdap gibi.
Şikayetçi miydim peki? Asla.
"Sen böyle konuşursan ben daha çok aşık olurum. Uğraşamazsın sonra." İstemsizce dudaklarımdan bir kahkaha döküldü. Başımı iki yana sallayıp elimin üzerine yasladım ve onu izlemeye başladım.
"Ya istediğim buysa." Gözlerini kısıp aynı şekilde masaya yaslandı. Aramızda neredeyse hiçbir şey yoktu. Yoongi başını uzatsa dudaklarımız buluşacaktı.
"Kötü çocuk. Demek beni kendine aşık edip kölen yapacaksın ha?" Kaşlarım hayretle havalandı.
"Ne kölesi?" diye sordum. Yüzünde oluşan gülümseme çok tanıdıktı.
"Seks kölesi." Aramızsa bir anda yükselen tansiyon benim de başıma vurmuştu sanırım. Buz gibi havada sıcak basmıştı bir anda.
"Jimin!" Aşağıdan gelen sesle hızla kafamı oraya çevirdim.
"Efendim Taehyung?" Hızla kendimi toparlayıp balkonun korkuluklarına yaslandım.
"Herkes dağıldı. Hizmetliler de yerleri silmek için kovdu bizi. Eve gidiyoruz. Geliyor musun?" Göz ucuyla Yoongi'ye baktığımda kafasını iki yana salladı.
"Siz gidin ben Yoongi'yle gelirim." Taehyung bir şey demeden el sallayıp arabaya bindi.
"Burası boş mu kalacak?" diye sordum geri yerime otururken.
"Burası boş kalmaz ki. Hizmetliler gittiler. Birkaç saat sonra sabahın ilk ışıklarıyla vardiya değişimi olur. Diğerleri gelir. Sonra da dua için birkaç yaşlı moruk. Böyle. Şu anda kaç tane güvenlik var kim bilir." Başımı sallayıp tekrar şarap şişesine uzandım ama şarap bitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore | yoonmin
FanfictionÇocukluğunu yetimhanede geçiren Jimin reşit olmasına yakın evlat edinilir ve kendisini bambaşka bir dünyada bulur. Sırlar, kehanetler ve ayinlerle dolu bir dünyada. "Ve onların içimdeki intikam ateşinden bile haberi yoktu."