Selamlar ben (Zana) geldim. Keyifli okumalar hepinizee. Bölümü yazmayı tam 23.23 de bitirdiğim için adını böyle koydum hadi by
Saligia'ya ilk girdiğim zamanı hatırlıyorum da, ben gökyüzüne aşık bir çocuktum. Yıldızları izlemeden uyuyamazdım. Gökyüzü benim evimdi. Güneş de suyum.
Lakin işler kaç aydır karışık bilmiyorum. Artık eskisi gibi hissetmiyorum bulutlara bakınca. Önceden tuhaf şekillere benzettiğim bulutlar kararmış şimdilerde.
Eski alışkanlıkları bırakmak biraz suçlu hissettirse de öğrendim ki ben aslında gökyüzünün değil yer altının çocuğuyum
İçimde yıllardır bastırılmış o hayvansal dürtü ortaya çıktığından beri hissediyorum.
Ateşe yön vermeyi öğrendikten sonra bulutlara şekil vermek saçmalık. Güneşin kendisi olabilecekken yansıması olan ay olma düşüncesi daha da saçma.
O ayinden sonra hissettiğim güç paha biçilemez. Kendimi bir anda Saligia'yı yönetmek isterken buldum.
Tek amacım annemin hakkını aramakken şimdi sadece o büyük koltukta gerine gerine oturmak ve bütün ayinleri yönetmek istiyorum.
Bu birkaç ayım ne kadar zor geçse de çoğu şeyi öğrendim. Kendimi tam anlamıyla bunun için hazır hissediyorum.
"Gelebilir miyim?"
"Çoktan girdin zaten." Uzandığım yerden doğruldum. Şimdilik bu düşüncelerimi bir kenara atıp 18 yaşımı mahveden kişiyi düşünmeye başladım. Ne kadar istemesem de zihnim sadece onunla doluydu.
"Nasılsın?" Elini elimin üzerine koyduğunda çektim. Bana hasta gibi davranıyorlardı.
"İyiyim Taehyung." Omuzları düştü ve üzüldüğü bariz belliydi. Benim için üzülüyordu.
"Eve ne zaman döneceksin?" Her ne kadar yüzünü çevirse de gözlerinin dolduğunu gördüm.
"Şimdi değil. Ne zaman bilmiyorum." Tekrar uzandım. Benim için gözyaşı döktüğünü görmek istemiyordum.
"Dedem çok kötü Jimin." Kendisi de yanıma uzandı.
Okul yatakları ne kadar küçük olsalar da ikimiz rahatlıkla sığmıştık.
"Ne yapabilirim? Doktor değilim ya?" Alayla güldüm. Benden çok şey bekliyorlardı.
"Üç haftada adam eridi resmen. Dediği tek şey 'Jimin'. Başka bir şey demiyor. Artık affetsen mi?"
Ne kadar da basitti onlar için affetmek. Ben yapamıyordum.
"Sen de çok zayıfladın. Kemiklerini sayarız yakında artık."
"Beni huzursuz etmeye geldiysen git." Konuşma tarzım sert olsa da Taehyung gülümsedi.
"Tamam tamam sustum. Şey demeye geldim ben." Yattığı yerden doğrulup bana döndü. "Jungkook ve ben dağ evine gitmeye karar verdik. Şu işe bak ki sen de geliyorsun." İçimden şuradan şuraya adım atmak dahi gelmiyordu. Tek yapmak istediğim uyumaktı. En azından şimdilik.
"Hayır."
"Ya Jimin. Hem kafan dağılmış olur. Belki biraz hyungu da atarsın zihninden." Taehyung bugün özellikle böyle konuşuyordu sanırım. Bilmiyordu sanki Yoongi'nin zihnimden çıkmayacağını.
"Taehyung-" cümlemi tamamlama izin vermeden ayağa kalkıp dolabın üzerindeki küçük valizimi çıkardı.
"Bir haftalık bir tatil. Hem yarıyıl tatilindeyiz. Okulda kimse kalmayacak. Tek başına sıkılırsın." Rastgele kıyafetlerimi içine doldurdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salvatore | yoonmin
FanfictionÇocukluğunu yetimhanede geçiren Jimin reşit olmasına yakın evlat edinilir ve kendisini bambaşka bir dünyada bulur. Sırlar, kehanetler ve ayinlerle dolu bir dünyada. "Ve onların içimdeki intikam ateşinden bile haberi yoktu."