Lilith'in sembolü

735 67 36
                                    

Say yes to heaven, say yes to me

Benim hayatımda dönüm noktası oldu diyebileceğim yalnızca iki yaşanmışlık vardı.

İlki, beni ilk evlat edinen aileye denmiş bir dönüm noktasıydı. Hayatımda ilk defa bir şeylerin yolunda gideceğini düşündüğüm ilk anlardı. Ben henüz dokuz yaşımda falandım. Beni evlat edinen aile hayatımın şanıydı o an için. Seul, yepyeni bir hayat ve belki aile sıcaklığı.

Fakat annemin benim için bıraktığı notta da dediği gibi, her zaman istediğimiz şeyler olmuyordu. İşler yolunda gitmiyordu.

Belanın tam ortasına düşmüştüm. Öyle şiddetli kavgaları oluyordu ki yetimhaneyi mumla aratıyordı bana. Ağlamalarım öyle şiddetli oluyordu ki bazen bayılıyodum.

Neyse ki sonra Jiyoo ajumma kurtarmıştı beni.

İkincisi ise şu andı. Ben birileri için degerliydim. Benim için hayatlarından vazgeçecek kadar hemde. Teyzem, Taehyung ve eniştem sanki yetimhanede geçirdiğim günleri unutturmak için çabalıyorlardı.

Özellikle de Taehyung.

Gece olunca kapım tıklanır ve ben 'Gel' demeden içeriye damlardı. Elinde bilgisayarıyla sabaha kadar dizi, film izlerdik. Bu günlerde de yanımdan gitmez benimle birlikte uyurdu. Ayinden sonra daha çok yanımdaydı. Destek vermek ister gibi.

Ayinin üzerinden neredeyse üç hafta geçmişti. Kolumdaki alçı geçen günlerde çıkmıştı. Doktor alçıyı çıkardıktan sonra karşıma geçmiş, 'Bir daha ağaçlara çıkarsan ve bir yerlerini kırarsan sana ben bakmam çocuk' deyip gitmişti. Neye uğradığımı şaşırmıştım.

İyiydim. Hem de hiç olmadığım kadar. İstediğim zaman istediğim oluyordu. Yalnızca Taehyung'a bahsetmem yeterliydi o an için.

Kütüphaneme de tam 12 kitap eklenmişti. Bugünlerde çok okuyordum. Normalde de okumayı seven ben bu günlerde yapacak bir şey olmadığı için sadece okuyordum. Bay Kang da ayinden sonra bana ulaşmamıştı.

"Sıkıntıdan öleceğim!" Taehyung telefonunu sertçe yatağıma atıp yuvarlanarak yanıma geldi. Dizi izlemekten sikildigimiz için ben kitap okumaya o da telefonla oynamaya devam ediyordu.

"Sizin için bir gösteri düzenlememi ister misiniz sayın Kim?" Kitabımı kapatırken söylendim. "Sıkıldıysan odamda kurduğun yeni hayata son verebilirsin mesala. Şu yerdeki çöpleri görüyor musun? İşte onları toplamaya ne dersin?" dedim hafif sinirle. Arkasını toplma huyu yoktu. Hem de hiç. Yaptığı tek şey anlık yaşamaktı.

"İyi tamam be." Yerinden kalkıp yerde ona ait olanları kaldırdı. Şimdi odam biraz daha toplu gibiydi.

"Taehyung o değil de, biz hiç evden çıkmıyoruz. Farkında mısın?" Taehyung'un telefonunu alıp bildiğim şifreyi girdim. En sevdiğim şarkılardan birini açıp tekrar yatağa uzandım.

"Evet! Demek istediğim de bu işte. Yaz tatilindeyiz ya. Zaten birkaç gün sonra okul açılacak." Sonlara doğru sesi kısıldı. Yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi. "Buldum!" dedi.

Neyi bulduğunu inanın ben de bilmiyorum.

"Suyun kaldırma kuvveti? Yerçekimi? Ya da dur, ampül?" Kollarımı kavusturup hâlâ sinsice sırıtan yüzüne baktım.

"Fizik benlik bir şey değil Jimin-ah."

"Ne buldun, söyleyecek misin?"

"Dışarı çıkıyoruz. Senin için güzel bir okul alışverişi yapalım. Hem telefon, bilgisayar falan da alırız. Okuyacak kitabım da kalmadı diyordun. Lütfen Jimin lütfen, lütfen." Ellerini elimin üzerine koydu. Önümde diz çöktüğünde aklıma ayin gecesi gelmişti. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım.

Salvatore | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin