1. Bölüm

850 58 133
                                    


Wooyoung evinden çıktığı gibi hızlı adımlarla San'ın evine ilerlerken bir yandan da evinin yeni halini göstereceği için oldukça heyecanlıydı.

"San San San San San."

San evini simsiyaha boyattıktan sonra Wooyoung da ona inat yapar gibi o birkaç haftalığına ailesinin yanına gittiği anda evini boyatmıştı. San akşam ailesinin yanından döndüğünden evi görmemiştir diye düşünerek şimdiden gidiyordu yanına.

"San-"

"Ne var yine?" San pes ederek diğeri sussun diye kapıyı açtığı gibi heyecanla kendisine bakan yüzü gördü.

"Bak." Wooyoung gülümseyerek evini işaret ederken bunu ilk kez göstereceği için çok heyecanlanmıştı. "Nasıl olmuş?"

Aslında bu fikre bir anda kapılmıştı çünkü karakterleri o kadar farklıydı ki madem San evini siyah yapmıştı o da evini kendi karakterine göre yapmak istemişti. Başlarda onunla evi konusunda takışsa da şimdi aynısını yapıp bir nevi gözüne sokmak istiyordu.

"Bana inat yapıyorsun değil mi Wooyoung? Her şeyi çoktan gördüm ayrıca. Senin yüzünden sosyal medyaya düşmüşüz." San telefonundan gönderiyi açıp gösterirken Wooyoung gördüğü şeye karşı sırıtıyordu. Birileri evlerinin fotoğrafını çekip komik karşılaştırmalar yapmaya çalışarak akım başlatmıştı.

"Bence evim çok şirin oldu." Pembe kıyafetlerinin içinde heyecanla sallanmıştı.

"Barbie'nin ikinci filmi senin evinde çekilecek herhalde." dedi San telefonunu cebine sıkıştırırken bir yandan da hâlâ evi bu hale nasıl getirmiş olabileceğini düşünüp şaşırıyordu.

"Yeni Batman filmini de senin evinde çekecekler herhalde." Wooyoung da aklına gelen ilk şeyi söyleyip onunla atışmaya başladığında ikili tekrardan kısık gözleriyle birbirine bakıp kendileriyle uğraşacak gibiydi.

"Çok komiksin."

"Sen hiç değilsin. Vampir falan mısın cidden? Evin altından bir yerden tabut çıkacak diye ödümü kopartıyorsun." Göz devirdikten sonra daha yeni fark ettiği şeyi görünce gözlerini üzerinde gezdirerek San'ı süzmüştü. Tepeden aşağıya kadar simsiyah giyinmiş çocuk yine onu şaşırtmamıştı hatta kendisi de yine onun aksine canlı renkler giyerek ona meydan okuyor gibiydi.

San onu fark edince sırıttı. "Ne o, çok hoşuna gitti herhalde?"

"Gargamel'e benzemişsin." Bir çırpıda söylediği şey yüzünden Wooyoung az daha kahkaha atacaktı ki şu an onunla atıştığı için kendisini durdurdu.

"Sende süslü şirin olmalısın. Eline ayna da vereyim mi?" San da onun gibi davranınca her ne kadar karşısındaki çok güzel gözükse de laf sokmadan duramadı. Wooyoung'u her zaman güzel bulurdu ancak onunla atışmayı sevdiği için hatta diğeri de kendisiyle atıştığı için hiç böyle şeyleri demezdi.

"San çok sinir bozucusun. Senin yüzünden geç kalacağım." San'ın evinin önünden çekilip az daha unutacağı işine gitmek için arabasına doğru ilerlemişti.

"Benim de öğrencim bekliyor zaten. Seninle uğraşıp zaman kaybedemem." Evin kapısını arkasından kapatıp o da arabasına doğru ilerledi.

"Aman duyanda öğretmensin sanar." Wooyoung arabasına binmeden önce tekrardan dönüp ona doğru konuştuğunda diğerinden göz deviriş yedi.

"Öğretmenim zaten."

"Hı tabii, milletin vücudunu sıkılaştıracağım diye dokunuyorsundur kesin." Arabanın kapısını açıp eşyaları içeri atarak kendisini de içeriye doğru çekti.

mon contraire |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin