20. Bölüm

218 34 59
                                    


Wooyoung iki haftadır ailesinin evindeydi. İtiraz edemediği bazı durumlar olmuştu bu yüzden San'la vedalaştığı gibi yola çıkmıştı. Miras için Wooyoung'un da imzası gerekiyordu, bir şekilde yolunu bulup eve getirmeyi başarmışlardı. Wooyoung da sorun çıkarmadan oraya gitmek zorunda kalmıştı.

Kyungmin zaten reşit olmadığı için her şekilde Wooyoung'a da ihtiyaçları var. Onun sorumluluğu için de gitmişti.

Geçen iki haftada ailesinin evinde eski odasında kalırken onlarla yüz yüze gelmemek için tüm gününü spora adamıştı. Kyungmin okuldan gelince onunla ilgileniyordu bunun harici yemek yiyip tekrar odasına gidiyordu. Bu süreçte vücudu iyice şekillenmeye başlamıştı, kasları güçlendiği için daha iyi hissediyordu.

Ailesi Wooyoung'a hiçbir şey demiyordu, eskisi gibi davranmadıkları için bu durum kendisini de şaşırtıyordu belki de sadece imza içindir diye artık umursamamaya başlamıştı. İmza yetkilerinin çoğu Wooyoung'a yararlı açıdan geliştiği için onun da kafası karışmaya başlamıştı.

San onsuz olmaya çok sıkıldığı için spor salonundan çıkmamıştı, araya ek dersler de koyuyordu ama yine de sızlanıp duruyordu hatta Jungkook ara sıra onunla dalga geçiyordu.

Wooyoung geleceğini söylediği gibi San onu karşılamak için hemen kapıya çıkmıştı.

Hava sıcak olduğu için kolsuz siyah bir tişört giymişti Wooyoung, artık dolabı iyice siyah ağırlıklı kıyafetlerle donanmıştı.

Arabasından inerken kapıdaki San'a gülümseyip arkadan valizini almaya gitti bu sırada San gözlerini kısmış ondaki değişimi izliyordu. Ona göre Wooyoung dahası da mümkünmüş gibi daha da şey olmuştu, San bunu kafasında iyice düşündü. Güzel? Seksi? Ya da ikisi birden.

Wooyoung valizi bir an önce evinin girişine bırakıp San'a doğru gitmek istiyordu. Valizi sürükleyerek evinin önüne doğru geldi ama San'ın tek kelime bile etmeden kendisini izlediğini fark edince ağırlığını tek bacağına vererek alayla ona baktı.

"Benim sevgilim var bak işine."

San gülmemek için yanağının içini dişledi. Onun oyununa eşlik etmek için bedenini kapıya yaslayarak bakışlarını onun gözlerine çıkardı. "O zaman sevgiline söyle sana iyi davransın."

"Nedenmiş?" dedi San'ı gıcık etmek ister gibi.

"Onunla aran bozulduğu gibi şansımı denemek için adım atmaya çekinmem."

"Aramızın bozulacağını sanmıyorum," Wooyoung evin kapısını açıp valizini içeriye sürükleyerek tekrardan kapıyı kapattı. Elinde duran arabanın anahtarıyla oynayarak yavaş adımlarla San'a doğru ilerledi. "Ayrıca seni etrafımda görürse hiç iyi olmaz, kendisi biraz şeydir,"

"Neydir?" San hemen araya girdi, yaslandığı yerden de kendisini kaldırıp omuzlarını dikleştirdi. "Güçlü mü? Yoksa ondan korkmam mı gerek?"

"Hayır yani o biraz kıskanç." Adımlarını bitirip tam olarak San'ın önünde durduğunda San'ın bakışları değişti, ciddileşmişti.

"Ne zaman kıskançlık yapmışım?" Kafasında iyice tarttı, çünkü böyle bir şey hatırlamıyordu.

"Tabii hiç yapmadın," dedi Wooyoung, karşısındaki anlamayınca kafasıyla bahçeyi işaret edip olayı hatırlatmak istedi. "Islak mendil."

San olayı hatırlayıp tek kaşını kaldırdı, Wooyoung'un zaten indirmiş olduğu mesafeyi iyice kapatmak için belinden tutup kendisine yapıştırdı. Dudaklarını o gün sildiği kısma doğru yaklaştırıp boynuna doğru sıkıca bastırdı. San bunu yaparken kendi boynu da Wooyoung'a sunulmuş gibi açıldığı için o da yükselerek hızlıca onun boynundan öpmüştü.

mon contraire |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin