en ufak bir şeyden bile rahatsız olacaksanız okumayın açık bir bölüm*
San banyodan çıkıp üstünü giyinmeye başlamış bir yandan da ıslak saçlarını havluyla kurutup odasına doğru ilerliyordu. Akşam Wooyoung'la olacağına söz verdiği için bir yandan da acele etmeye çalışıyordu.
Saçlarını tarayıp kuruttuktan sonra Wooyoung ne yapıyor diye camdan karşı eve baktığında öylece kalmıştı.
Gözünü ordan ayırmadan yatağın üstüne bıraktığı telefonu el yordamıyla bulup onu aramıştı. Kulağında telefon varken gözleriyle onu takip etmeye devam etti. Aklını oynatmasını amaçlıyorsa başarıyordu şu an hem şaşkınlıktan hem de isteği yüzünden aklı başından uçabilirdi.
Wooyoung yattığı yerden kalkmadan yanındaki telefonu eline alıp cevaplarken başını cama çevirmesiyle San'la göz göze gelmişti. Kısık gözleriyle onu nasıl şaşırttığını görünce hoşuna gitti. "Hım?"
"Ne yapıyorsun şu an?" dedi San azarlar gibiydi sesi ama heyecanı yüzünden de yüksek çıkmış olabilirdi. Cama farkında olmadan biraz daha yaklaşmıştı.
Wooyoung ona yalvarır gibi bakıp "Gel artık." diye sızlanmıştı. Gelmesi uzun sürdüğü için dayanamamış ve çekmecesindekileri alıp üstünde kullanmaya başlamıştı bunu yaparken San'ın karşıdan göreceğini umursamamıştı bile.
San ona dikkatli bir şekilde baktı. "Geliyorum."
Telefonu cebine sıkıştırdığı gibi çekmeceden ihtiyacı olanı alıp hareketlerini hızlandırdı ve kendisini soğuk havada kısakolluylu dışarı attı. Kapının şifresini bildiği için hızlıca eve girip ne olur ne olmaz diye arka bahçedeki kapıyı da kilitledi. Titremeye başlayan elleri hızlanan kalbine eşlik ediyordu.
Adımları merdivenlere yöneldi, her ne kadar hızlı olduğunu düşünse de yavaş hareket ediyordu düşmemek için. Işığı yanan odaya gelip kapıyı eliyle itledi ve öylece durdu.
Wooyoung kapının orda onu görünce başını kaldırıp onun tepkisini izlediğinde San tarafından süzüldüğünü fark edince başını tekrardan yatağa bastırdı. "San." diye sızlandı.
Adını duymasıyla birlikte üstündeki şaşkınlığı sonunda atan San yatağa doğru ilerleyip Wooyoung'un yanına yaklaşarak uzandı. Uzun saçları iyice dağıldığı için ona istekle bakan çocuğun yüzünden hafif nemli saçları itledi. "San ilgilenecek seninle."
Wooyoung elini onun boynuna atıp kendine çekerek öpmüşken San aşağıya uzanıp Wooyoung'un içinden oyuncağı çekip yere bırakmıştı. Boşluk hissiyle onu inletirken de gülümsemişti.
"Buna artık ihtiyacın yok." dedi geriye çekilirken. Wooyoung'un tepkisine baktığında onu anlamıyormuş gibi gözüküyordu gözlerini bile çok zor açıyordu hem doğum günü yüzünden yorulmuştu hem de isteği yüzünden açık tutamıyor gibiydi.
San boşta kalan eliyle onun beline uzanıp çıplak kalmış tenine değdirerek kendisine doğru yaslamıştı. Yüzünü de boynuna gömerken yavaş yavaş öpücükleri sıralamaya başlamıştı. Wooyoung ihtiyaçla ona yaklaştıkça kendi bedeninin yanında sanki daha da küçülüyormuş gibiydi.
Koluyla iyice sıkı bir şekilde sarıp kendi bedenine tamamen yapıştırdığında Wooyoung bacağını onun üstüne atıp kolunu tutmuştu. Dudağını bastırdığı boyundan çıkarken dişleri arasına aldığı deriyi serbest bırakıp tekrardan yüz yüze geldiklerinde hızla inip kalkan göğsü onunkine çarpıyordu.
San gözlerini ondan ayırmadan buraya gelmeden önce evinde cebine sıkıştırdığı şeyi çıkarıp gösterdi. "Bizimkiler sevgili olduğumuzu söylediğimiz ilk dönem evin her yerine şakasına bunlardan bırakmıştı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon contraire |woosan|
Fanfiction"Senin yüzünden sosyal medyaya düştük Wooyoung." "Bence evim çok şirin oldu." (mon contraire fransızca'da benim tersim anlamına gelir)