Karşı bahçeye doğru adımlayan San diğer bahçede oturmuş elindeki sıcak içeceğiyle birlikte denizi izleyen Wooyoung'u görünce sırıttı. Bacaklarını kendine doğru çekmiş karşıya bakan çocuk iyice küçücük kalmıştı gözünde. Çoğu zaman birbirleriyle atışıp dursalar da ona karşı öyle korumacı bir his vardı ki içinde bazen kendine engel olamıyordu aynı şu anki gibi."Wooyoung."
Hızlıca başını diğer tarafa çevirip San'la yüz yüze gelmemek için bir nevi kaçtı. "San git sakın yaklaşma." diyerek onu kendisinden uzaklaştırmayı denedi.
San birden iki bahçe arasındaki noktada yere çakılmış gibi öylece kaldı. "Neden ama?"
"Makyajım yok!"
Göz devirmişti San çünkü başka bir şey oldu sanıp geriliyordu az daha. Böyle şeyleri asla önemsemeyen biriydi hatta şu an çok daha önemli bir konu konuşması gerekiyordu o yüzden isterse yüzüne bakmasa da olurdu.
"Dün hakkında... Yani daha iyi misin? Sana ben takılmayınca hiç de güzel olmuyormuş." dedi San diğerinin yanındaki boşluğa otururken.
Diğerinin uzun saçları sabahın esen rüzgarına karşı koyamamış, hafiften esip yüzünü az da olsa açmış olmasına rağmen Wooyoung hemen saçlarıyla kapatmaya çalışmış ama yine de başa çıkamamıştı. San başını eğip yüzünü görmek istedi.
"Baksana suratıma."
"Git ya." Eliyle git işareti de yaparken sinir olmuştu, zaten başı ağrıyordu birde onunla uğraşmak istemiyordu. San yine bir şeyler mırıldanmaya başlayınca Wooyoung da rüzgara karşı koyamadığı için siniri bozuldu ve birden ona döndü.
San ona takılsa da kendisine döneceğini düşünmediği için hem şaşkınlıkla hem de daha önce böyle bir şey yapmamasına karşı gülümsedi. Wooyoung o kadar güzel duruyordu ki bu gülümseyiş yüzüne iyice yayıldı. Sağ kolunu bahçe koltuğunun başlığına yaslayıp başını da elinin üzerine koyarak ona bakmaya devam etti.
"Ne sırıtıyorsun ya?" Wooyoung hiçbir şey demeyip sadece gülümseyen çocuğa sızlandı sinirle. İçeceği diğer eline alırken parmağını tehdit eder gibi salladı. "Bak sakın benimle dalga geçmeye kalkma."
"Hoşuma gitti." dedi San birden diğeri daha fazla yanlış anlamasın diye susturmaya çalışarak. O ise ne söylemesi gerektiğini bilemediği için sessiz kalmıştı. Dayanamadı, parmağıyla diğerinin gözünün altındaki beni sürtüp geçti. "Burdaki beni kapatmaya çalışma, sana çok yakışıyor."
Wooyoung ondan böyle bir şey beklemediği için sessizce bir süredir onu izliyordu, bunu yaptığının farkında bile değildi hatta farkına vardığı an yüzünü onun parmağından kurtardı. "San, ne diyorsun?"
San silkelendi. "Övdüm değil mi?"
"Evet! Alışık değilim algılarımı bozmadan sus."
Onun istediği gibi yapıp susmuştu San ama aklını kurcalayan şeyleri de görmezden gelemezdi bu yüzden tekrardan ona bakıp yeni bir konuyu açtı. "Akşam yanıma gelmemişsin."
"Bana alıştın yani?" Bilmiş tavırlarıyla saçlarını yüzünden çekip diğerine bakarken nefes bile almadan izlendiğini fark edince gerildi.
"Öyle bir şey mi dedim ben şimdi? Genelde kötü hissedince gelmiyor musun?" dediğinde amacı tüm geçen akşamları hatırlatmaktı ve başarmıştı da.
"Bu kez kötü hissetmedim sadece sinirimi bozdu o kadar duygusallık yapacağım bir durum değildi."
"Çok iyi yaptın bence. Umarım yüzünde iz kalır da bir daha kimseye bulaşmaz." San diğerini başıyla onaylayıp bakışlarını başka bir yere çevirerek düşünmeye başlamıştı. Orda olduğu için en azından içi oldukça rahattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon contraire |woosan|
Fanfiction"Senin yüzünden sosyal medyaya düştük Wooyoung." "Bence evim çok şirin oldu." (mon contraire fransızca'da benim tersim anlamına gelir)