Arabasına yaslanmış bir şekilde Wooyoung'un iş yerinden çıkmasını bekleyen San onu gören Wooyoung'un gözlerini büyütmesiyle hemen kollarını açarak kendisine doğru koşmasını beklemişti.Wooyoung hemen gülen yüzüyle ona doğru koşup sarılmıştı. "Geleceği söylememiştin."
"Kaç gündür yüzünü göremiyorum özledim." dedi San diğerinin saçlarının tepesini öperken. "Baskın yapayım dedim."
Yaşadıkları o andan sonra Wooyoung yine ne yapacağını şaşırmıştı ama bu konuyu açmadan geriye çekilerek arabasını işaret etti. "Ama arabam burda."
"Yarın yine ben getiririm seni, bahanem oldu bak." San hızlıca çocuktan öpücük kapıp onu da güldürünce sonunda bir sorunları olmadığı için rahatlayabilmişti.
O günden sonra kafasında bir ton şey kurmuştu belki pişman oldu diye düşünmüştü aynı zamanda da bunun harika geçtiğini söylediği için Wooyoung'a da güveniyordu çünkü sürekli dönemleri hatırlayınca durumu anlıyordu. Onu çok sıkmadan yine zaman tanımak istemişti ama özlemi ağır bastığından ikinci günde dayanamayıp gelmişti artık.
Wooyoung içinse durum çok daha farklıydı. İlk defa bu kadar ileriye gidip cesaret ettiği adımlara kendisi de şaşırıp sürekli düşünüyordu, San'ın altında ne hale gelmişti öyle? Bu düşünceyle kendisini izleyen San'dan yine yüzünü çevirince San'ın da dikkatini çekti.
"Yüzüme bak." San onu uyarıp çenesini tutarak kendisine çevirdiğinde gözlerini buluşturmuştu. "Niye yine kaçmaya başladın benden?"
"San sence neden olabilir?" Wooyoung gülerken kendisini de onun elinden kurtarmıştı. "O gün olan şeylerden sonra utanmış olabilir miyim?"
"O gün ikimiz de istedik ve oldu, utanmana gerek yok." Yaslandığı arabadan geriye çekilerek içeriye geçmesi için kapıyı onun için açmıştı. "Her şey çok güzeldi."
"Söylemesi ne kadar kolay." diyerek göz devirmişti San'a, kendisi için açılan kapıdan koltuğa doğru sızıp oturduğunda San da dolanıp kendi yerine geçti. Arabadaki kokuyu fark edip arkaya bakmıştı. "Yemek mi aldın sen?"
"Çatıyı bizim için ayarladım. Yemek konusuna gelirsek burdan alıp götürmek daha mantıklı geldi." diye yanıtlayarak arabayı çalıştırmıştı San.
Bir sürü şey almıştı, evinin çatısını da Wooyoung'la oturup zaman geçirmek için ayarlamıştı. Hem yemek yemek için hem de uzanıp dinlenmek için sakin bir yere ihtiyaçları var gibiydi, konuşmasalar bile onunla öylece durmaya ihtiyacı vardı San'ın.
Eve geldiklerinde elindeki yemekleri masaya getirmişti San. Ortamı gören Wooyoung şaşırmıştı tabii ki çünkü San hep ona göre atıştığı o kişi olarak kaldığı için bu kadar romantikleşebileceğini düşünmemişti.
"Bunları yaptığına inanamıyorum." demişti yere ve masaya göz gezdirerek, bakışlarını tekrardan yemekleri poşetinden çıkaran San'a yöneltti. "Her şey çok güzel."
"Soğumadan yiyelim gel."
Yemekleri yedikten sonra San yere hazırladığı rahat uzun şişme koltuğa kendisini atarak kollarını açıp onu bekledi.
"Gel biraz sarılayım özledim."
Wooyoung gülümseyen yüzüyle hemen kendisi için ayrılan bölgeye gidip sırtını ona yaslamıştı. Köşede ayırdığı battaniyeyi açıp üstlerine örtüp Wooyoung'u da kollarıyla sıkıca sararak göğsüne yaslamıştı San. Saçlarının tepesine öpücükler sıralamaya başladığında Wooyoung'u güldürmeye başladı ve bu yaptığına ara vermediği için onu daha da yüksek sesle güldürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon contraire |woosan|
Fanfiction"Senin yüzünden sosyal medyaya düştük Wooyoung." "Bence evim çok şirin oldu." (mon contraire fransızca'da benim tersim anlamına gelir)