Wooyoung arkadaşının peşinden sürüklenmişti ve aynı zamanda tek bırakılmıştı. Jimin, Jungkook'u görür görmez birazdan geleceğim diyerek ordan ayrılmıştı ancak hiç de böyle olmamıştı Wooyoung dakikalardır yalnız başına öylece duruyordu. Bakışlarını başkalarının üstünde de gezdiremiyordu yanlış anlarlar diye, tek gözüne takılan kişi locada oturan San ve geriye kalan arkadaşlarıydı. Jungkook orda değildi çünkü o dışardayken Jimin peşine takılmıştı."Bana bir şey versene içki olmayan." dedi Wooyoung önündeki barmene.
Barmen ona değişik bir bakış atıp işine geri döndü. "Burda her şey içkili."
"Ama ben içmiyorum."
"İçmiyorsan niye geldin?" Tekrardan ona baktığında karşısındaki çocuk ona gözlerini devirmişti.
"Zorla geldim, oldu mu?" Wooyoung bıkkınlıkla konuştu. Neden ona bunları anlatmak zorunda olduğunu anlamadı. "Düzgün bir şey verir misin lütfen?"
Barmen kafasına göre bir şeyler ayarlayıp onun önüne koyduğundaysa farklı renklerden oluşup mavi rengine dönen içeceğine bakmıştı.
"Bu ne?"
"Kokteyl."
"Bu da içki değil mi?"
Wooyoung beklentiyle diğerine bakarken bu kez barmen ona doğru yaklaşıp bardağın ince beline elini koyup ona baktı.
"İçecek misin içmeyecek misin?"
Burda Jimin'i beklerken çok sıkılmış ağzı da kurumuştu bu yüzden pes ederek bardağını diğerinin elinden kurtarıp önüne doğru çekmişti. "Tamam ver içerim mecburen."
Barmen işine dönerken Wooyoung da bardağın içindeki sıvıyı görmek için eğildi, parlak simli şeyler de görüyordu ve ne olduğu hakkında bir fikri yoktu. Daha fazla kurcalamadan bardağı ağzına götürmek için kaldırırken bardağı geriye çekip masaya koyan birisi vardı o da San'dı.
"Bugün içmedin mi sen? İçme bunu."
San onun tek kaldığı için sıkıldığını fark etmişti ayrıca tek olması büyük bir sorundu, etraftaki gözlerin her an yolları onunla kesişebilirdi. Wooyoung'u korumak adına yanında bitmişti resmen. Bazen düşünemiyordu aynı şu an da olduğu gibi, birden kendisi burda bulmuştu.
Wooyoung gülerek barmeni işaret etti. "İçmem gerekiyormuş o öyle dedi."
"Ben öyle bir şey demedim." Barmen hızlıca duyduğu şeye karşı başını olumsuz anlamda San'a sallamıştı.
Aslında Wooyoung'un gülme sebebinin bir kısmı diğerinin dayanamayıp yanına gelmesiydi, anlaşamadıklarını söylüyorlardı ama bir kez daha tek kalmasın diye yanına gelmişti. San tam anlamıyla kafasını karıştırmaya başlamıştı bile.
"Wooyoung bırak şunu bizim locaya gel. Jimin de gelir birazdan."
"Sen arkadaşlarınla takıl iyiyim böyle."
San dudaklarını diliyle ıslattıktan sonra diğerinin üzerine doğru eğilip kulağına doğru yaklaşmıştı. "Ben gittiğim an saçma sapan insanlar yanına doluşmaya başlar, gerçekten bunu istiyor musun?"
"Niye öyle bir şey yapsınlar ki? Oturuyorum işte sessiz sessiz."
Wooyoung konuştuktan sonra San gözlerini onun üzerinde öyle bir gezdirdi ki oturan çocuk birden kendisini savunmasız hissetmişti aynı zamanda da anlamsız bir şey hissediyordu ama adını koyamadı.
San'ın gözleri diğerininkilere çıktı. "Sen şu an nasıl gözüktüğünün farkında değil misin?"
"Normal bir insan gibi gözüküyorum." dedi Wooyoung diğeri gibi kendisini süzerken daha sonra da tekrardan ona baktığında gözlerini deviren San'ı gördü. "Ne ya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon contraire |woosan|
Fanfiction"Senin yüzünden sosyal medyaya düştük Wooyoung." "Bence evim çok şirin oldu." (mon contraire fransızca'da benim tersim anlamına gelir)