Wooyoung deminden beri önündeki evrakları inceliyordu ama bir türlü istediği sonuca varamadığı için çok fazla huzursuz olmuştu. Tekerlekli sandalyesinde yana kayarak diğer kağıtlara da baktı, sonuçlarla hiçbir türlü bağdaşmıyordu. Korece ve İngilizce yazıları kontrol ederken bir yanlışlık yapılsa bile bu açığın çıkacağına inanmıyordu.İçini kaplayan kuşkuyla geriye yaslandı.
Kime hangi şekilde danışacağını da bilmiyordu. Babasına sorsa nasıl bir tepki alırdı acaba? Ya da haberi var mıydı? Gerginlikle dudağını kemirdi. Onun da arkasından bir şeyler döndürüyor olabilirlerdi şimdilik bunu gizli tutmayı düşündü. Sorumluları çağırıp kurcalarsa başına iş alma seçeneğini de kendi kendine doğurabilirdi.
Başını geriye atıp elleriyle saçlarını geriye doğru yatırarak ofladı.
Tık tık.
Çalınan kapısı yüzünden tekrardan eski pozisyonuna dönmüştü. "Gel."
Başını kapıdan uzatıp selam veren stajyer kız "Efendim birisi sizi görmek istiyor." demişti.
Wooyoung önündekileri toplamaya çalıştı. "Gelsin."
"Buyurun." Kızın sesini duymuştu tekrardan.
İçeriye birisi girdi ve ardından kapı kapandı. Evrakların hepsini toplayıp masaya iyice yerleştiğinde gelen kişiyi görmek için başını kaldırmıştı, San karşısında duruyordu kendi asık yüzünün tam tersi bir biçimde ancak San da onun yüzünü görünce kaşını kaldırmıştı.
"Bir sorun mu var?" diye sordu Wooyoung'a.
Masadan destek alarak sandalyesini geriye doğru ittirdi Wooyoung. Yerinden kalkıp onu karşılamak için yaklaşmıştı. "İyi ki geldin."
"Kötü bir şey mi oldu?"
"Oldu gibi." Açık açık itiraf etmek üzereydi Wooyoung, aslında etmeyi de düşünüyordu çünkü bir sorun varsa San'ın babası polisti onun gizli bir şekilde soruşturmayı yürütmesini mantıklı bulmuştu. Bu fikir aklına iyice oturdu.
Wooyoung onu iyice tutup çekerek az önce kendi oturduğu patron sandalyesine oturtmak için ilerletirken San bir an duraksasa da umursamamış ve oraya oturmasını sağlamış, kendisi de uzun cam kenarlarındaki çıkıntıya oturmuştu.
"Burası rahatmış." dedi San birden. Onun gerginliğini atmak için konuşmuştu, başarmıştı da çünkü Wooyoung siniri bozulduğu için dalga geçer gibi gülmüştü. "Anlatacak mısın?"
Wooyoung kafasını salladı. "Senden başkasına güvenmiyorum zaten, anlatacağım. Hatta eğer şüphelerim doğruysa bunu babana anlatman lazım ama gizli bir şekilde yürütülmesini istiyorum."
"O kadar ciddi diyorsun yani?"
"Sanırım öyle."
"Dinliyorum."
Yerinden kalktı Wooyoung. Az önce teker teker inceleyip hatta sorun bende mi ya da kelimeyi, cümleyi ben mi yanlış anlıyorum diye çevirilerine tekrar tekrar baktığı belgeleri de önüne dizerken San'ın kafası karışmıştı. Sorun derken bir tane şey olduğunu düşünüyordu, birden fazla olduğunu değil.
Wooyoung masaya ellerini koyup derin bir nefes alarak ona baktı.
"Babamın arkasından iş çevirmişler gibi duruyor," diye başladı anlatmaya. "Yani haberi olduğundan emin değilim çünkü buna izin vermez sonuçta kendisini neden tehlikeye atsın? Kendi geleceği de buna bağlı. Kyungmin'in de, benim de."
San anlamsızca gözlerini önündeki belgelerde gezdirmeye başladı. "Ne yapmışlar ki?"
"Yurt dışına para aktarmışlar başka insanların isimleri altında hem de." dedi Wooyoung onun ne tepki vereceğine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon contraire |woosan|
Fanfiction"Senin yüzünden sosyal medyaya düştük Wooyoung." "Bence evim çok şirin oldu." (mon contraire fransızca'da benim tersim anlamına gelir)