25. Bölüm

240 37 44
                                    


Site yönetiminden görevli kişi gelip San'la Wooyoung'u konuşmak için bahçeye çıkarmıştı. İkili birbirine bakıp ne olacağını merak ederken takım elbiseli tanıdıkları bu kişinin iki evin ortasından ilerlediğini görünce ayağa kalkmışlardı.

"Sorun mu var?" San direkt olarak onu görünce adam başını olumsuz anlamda sallamıştı. "Ne oldu?"

"Yönetim evlerin arasına çit çekelim diyor. Herkes onayladı sizin zaten onaylayacağınızdan eminim." demişti karşılarındaki adam, alacağı cevabı bildiği için kendisinden çok emindi.

"Neden?" Wooyoung sorguladığında bir yandan da San'a bakıyordu. Sürekli gelip gittikleri için bu durum ikisinin arasında engel gibi olurdu, hiç istemiyordu.

"Özel hayata saygı açısından."

"Yok bizde saygı falan." dedi San birden çıkışır gibi. Bu yaptığıyla Wooyoung dudaklarını birbirine bastırıp gülmemek için direnirken San onun verdiği tepkiyi fark edip boğazını temizledi.

"Nasıl yani?" Adam şaşırarak sordu.

Kolunu Wooyoung'un omzuna atıp kendisine çekerken bir yandan da tepkisini durdursun diye beklemiş diğer yandan da aralarının iyi olduğunu kanıtlamak istemişti San. "Biz Wooyoung'la artık çok iyi anlaşıyoruz, hiçbir sorunumuz yok hatta birlikte takılıyoruz. Bizim için gerek yok öyle şeylere."

"Ama herkes kabul etti bir tek siz-"

"İstemiyoruz. Diğerlerininkini yaptırın o zaman biz böyle iyiyiz." San bakışlarını kolunun altındakine yönlendirdi. "Değil mi Wooyoung?"

"Evet o haklı." diye San'ı onaylayarak adamı ikna etmeye çalışmıştı Wooyoung da. Yüzüne gülümseme de eklemeyi unutmamıştı zaten az önce kendini zor tutuyordu şimdi iyice belli etmişti. Her şey yolunda der gibi içten bir şekilde gülümsüyordu.

Yetkili adam daha fazla diyecek bir şey bulamamıştı, ikna olmuş gibiydi. Elini ensesine atıp ikiliye baktı. "Tamam, öyle diyorsanız."

"İyi günler." San bir an önce gitsin diye el sallarken adam ona garip bir şekilde bakıp evlerin ortasından yürüyerek gitmişti. O gider gitmez hemen Wooyoung'a döndü. "Bir an uzatıp duracak sandım."

"Daha fazla belli edemezdin." Wooyoung tekrardan onun haline güldü. "Adamı terslemek için her şeyi yaptın resmen."

"Beni senden uzak tutmaya çalışıyor baksana." San isyan eder gibi uzaklaşan adamın arkasından konuşup ters ters bakmıştı görmeyeceğini bile bile. Farkında olmadan da elini kaldırıp onu işaret ediyordu, küçük bir çocuk gibi şikayet ediyor gibiydi.

Wooyoung kahkaha attı. "Böyle bir şey olamaz."

San memnun olmuş ifadesiyle onu eve yönlendirken Wooyoung'un cebindeki telefon çalmıştı. Eve girip kapıyı kapatırken arayanı görüp sırıtarak diğerine döndü. "Yunho arıyor."

"Aç artık meraktan çatlamıştır kaç gündür." dedi San koltuğun kenarına oturururken. Kollarını göğsünde birleştirip ne konuşacaklarını merak etti.

"Telefonunu neden açmıyorsun?!"

Wooyoung telefonu cevaplayıp kulağına koyduğu gibi Yunho'dan bir bağırış durmasıyla telefonu kendinden uzaklaştırması bir olmuştu. San ikiliye gülerken Wooyoung tekrardan telefonu kulağına yaklaştırdı. "San'la birlikteydim."

"Ha öyle mi?" Yunho biraz daha sakinleşmişti. "Kaç gün geçti ama ne yaptınız bu kadar? O gece evine de gelmiştim üstelik."

"Sence?" İmalı bir şekilde San'a bakarken onun da anlamasıyla dudakları yukarı kıvrılmıştı.

mon contraire |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin