21. Bölüm

185 36 42
                                    


San kendi evinden çıkarak bahçeyi dolanmış, yan evin bahçesinden de geçerek camdan bakmıştı. Wooyoung'u koltukta oturmuş düşünceli bir şekilde televizyon izlerken görünce onun için endişelendi, birkaç gündür yine yüzü düşmüştü.

Dikkatini çekmek için parmaklarını cama vurarak geri tepki beklediğinde Wooyoung'un bakışları ona dönmüştü. Oturduğu yerde kendisini düzelterek yüzüne zoraki bir gülümseme ekleyip içeri gelmesini beklemişti.

Kapıyı aralayıp içeriye süzüldü San. "Misafir kabul ediyor musun?"

"Sen misafir değilsin." dedi Wooyoung yerinde doğrulurken.

San hoşnut olduğu ifadesiyle arkasından kapıyı kapatarak yanındaki koltuğa oturup ona sarılmak istemişti ama yine onun yüzündeki ifade eskiye döndüğü için huzursuz oldu. Koltuğa iyice yaslanarak ona baktı.

"Neyin var? Yine yüzün asıldı kaç gündür keyfin yok gibi." diye sordu San. Diğerinin bakışları kendi bakışlarından çekilince ciddiyetle kaşını kaldırdı.

Wooyoung oturduğu yerde şeklini değiştirip bir bacağını altına alarak San'a tamamen döndü. "San, şimdi söyleyeceğim şeyleri lütfen yanlış anlama. Böyle olmasını ben de istemiyordum ama-"

"Ayrılmak mı istiyorsun?" Büyüttüğü gözleriyle korkmuş bir biçimde sormuştu San. Aklından geçen ilk düşünce buydu yoksa neden bu kadar yanlış anlaşılacak bir şekilde konuşabilirdi ki?

Kalp atışları hızlanırken daha önce hiç hissetmediği bir duyguya teslim olamaya başlamıştı. Burnunun ucu sızlıyordu.

Wooyoung kirpiklerini kırpıştırarak anlamadığını belli edercesine ona bakıyordu. "Ne?"

"Özür dilerim." dedi San hızlıca. Koltukta biraz daha ona yaklaşarak aklına ne geldiyse bir bir söylemeye başladı. "Ne yaptım bilmiyorum ama özür dilerim."

Wooyoung afallayarak ona bakarken San'ın endişesi iyice büyümüştü. Karşısındaki kişiyi ilk defa böyle görüyordu. Genelde bu tarz bir şey olsa kendisinin daha çok duygusallık yapacağını düşünürken San'ı böyle görmesine şok olmuştu.

"San bir şey yapmadın dur." Wooyoung uzanarak ellerini tutmaya çalıştı ona dokunup rahatlatmak istercesine ama San aynı gibiydi.

"Sen de yapmadın. Kesin ben yapmışım ama ne yaptım ben de bilmiyorum." Hızlı hızlı konuştu San.

"San durur musun?" Wooyoung da artık endişelenmeye başlamıştı onun yüzünden. San transa geçmiş gibi bir şeyler diyip kendisini dinlemiyordu bile.

"Ayrılma." San onu duymuyormuş gibi konuşmaya devam edince gözleri dolmaya başlamıştı. Kendisi de ne yaptığını bilmiyordu sadece duygularını kontrol edemediğini fark etmişti. "Ne istersen yap ama kalbimi kırma nolur."

Wooyoung'u kaybetme düşüncesiyle birden yüzleştiği için kendisini çok kötü hissetmeye başlamıştı.

Gözleri dolmuş çocuğa birden atılıp kafasını boynuna doğru yasladı Wooyoung. Kollarını sıkı sıkı ona sararken aldığı tepkinin şokunu sonunda atlatabilmişti. "Senden ayrılmayı düşünmüyorum."

"Neden böylesin o zaman?" San burnunu çekerken dolmuş gözlerini geriye yollamayı başardı. Kafasını yaslanmış olduğu yerden kaldırıp onunla göz göze gelince Wooyoung sıcak bir gülümsemeyle onu sakinleştirmek istercesine gülümsediğinde San derin bir iç çekmişti.

"Konu ailemle ilgili aynı zamanda seninle de ilgili, bu yüzden nasıl söyleyeceğimi bilemedim."

San'ın bu sefer aklına başka bir şey gelince tekrardan endişeyle ona baktı. "Beni istemediler diye mi ayrılıyor musun yoksa?"

mon contraire |woosan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin