İkilinin arkadaşları dışarda topluca bir yemek düzenlemişlerdi San'la Wooyoung'da aynı yere gidecekleri için San'ın arabasıyla gitmeyi tercih etmişlerdi.Değişik bir şey olmuştu.
Geçen gün Wooyoung'un dolabında görülen siyah ceket şu an üzerinde duruyordu, Wooyoung baştan aşağıya tamamen simsiyah giyinmişti ve San ona bakmaktan az daha kaza yapacaktı ki diğerinin uyarışıyla kendisine gelmişti.
Wooyoung'un bu siyah aşkının bir anda oluşmadığı belliydi aslında hep vardı özellikle San yüzünden zaten oluşmuştu ama aralarında bu atışma yüzünden denemek istememişti şimdiyse tam zamanıydı çünkü aralarındaki çekim gözlü görülür bir hal almışken aynı zamanda da bir çift gibi gözükseler nasıl olur diye düşünmeden edememişti.
Wooyoung böyle küçük detaylarla bile hayal kurup mutlu olan birisiydi.
Mekana yaklaşmışlar ve San arabayı park ederlerken Wooyoung parlatıcısını çıkarıp dudaklarına biraz renk gelsin diye sürüp arabada bir yere sıkıştırmış aynada kendisine bakmıştı ama yan taraftan izlendiğini hissediyordu ve hiçbir ses gelmiyordu, başını yana çevirdiğinde San resmen arabayı park ettikten sonra ses çıkarmadan onu izliyordu.
Ve San dayanamadı.
San'ın ona doğru atılmasıydı ikilinin dudakları birbirine değmiş Wooyoung'un gözleri büyümüştü, San geriye çekilip kendi dudaklarını birbirine bastırdı.
"Ne yapıyorsun?" dedi Wooyoung bir yandan da gülüyordu evden çıktıklarından beri San'ın davranışları gözle görülür bir şekilde değişmişti.
"Dudaklarım nemlensin dedim." Yutkundu San. Dümdüz bir şekilde söylemişti hatta dudaklarını da yalamıştı, hiç o söylediği amaçla da yapmadığı belliydi.
Wooyoung ona değişik bir bakış atıp arabadan inmek için elini kapıya attığında ve kapı açılmayınca San'a doğru döndü, kilidi açmayı unuttuğunu düşündü. "San? Kapı açılmıyor."
San kolunu diğer koltuğun arkasına atmış tekrardan ona yaklaşıyordu, karşı koyamıyordu bir türlü. Kafası onun çenesine sürterken boynuna dudaklarını gömmemek için kendisiyle cebelleşti.
"Siyah çok yakışmış sana." Derin bir nefes alarak kendisini uzaklaştırdı hızlıca, kendi koltuğuna kurularak kilidi açtı. "Lütfen in arabadan, seninle arka koltuğa geçmemek için zor duruyorum."
San'ın açık sözlülüğü Wooyoung'u şoka soksa da hoşuna gittiğini inkar edemeyecekti, bu kez Wooyoung aldığı iltifat ve heyecanla dayanamayarak kendi koltuğundan kalktığı gibi San'ın koltuğuna doğru geçip dizlerini iki yanına koyarak kucağına oturmuştu.
İki eliyle yanaklarını tuttuğu gibi sanki sürdüğü tüm parlatıcıyı dağıtmak ister gibi San'ın dudaklarıyla kendisininkini buluşturup derin bir öpüşmeye çekmişti.
San üstüne çıkan çocuğun belini sıkıca kavrayarak kendisine çekip öpmesine karşılık vermiş Wooyoung başını kaldırdığı gibi açıkta kalan boynuna kafasını gömerek dudaklarını sürtüp öpmeye başlamıştı. Birbirlerine karşı koyamadıkları için aceleci tavırları daha da büyüyordu.
Wooyoung aldığı haz yüzünden San'ın kucağında sürtünmeye başladığı an San kafasını ordan çekip inledi. "Bunu bir daha yaparsan yemeğe gidemeyiz."
Arabanın içini Wooyoung'un kahkahası doldururken San da ona eşlik edip geriye çekilmişti. Anlık gelen yoğun hisleri yüzünden az daha kendilerinden geçip daveti kaçıracak duruma gelmişlerdi.
Wooyoung arabadan inmek için San'ın olduğu yerden kapıyı açıp toparlanarak iki ayağını da yere basıp inmişti tam o sırada da yan taraftan yaşlı bir kadınla göz göze gelmesiyle hemen yollarını değiştirmeleri bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon contraire |woosan|
Fanfiction"Senin yüzünden sosyal medyaya düştük Wooyoung." "Bence evim çok şirin oldu." (mon contraire fransızca'da benim tersim anlamına gelir)