Merhaba arkadaşlar🥰❤️ umarım beğendiğiniz bir bölüm olur🩷Oy verip, yorum yapmadan geçmeyin lütfen. İyi okumalar💜
Bugün sahte evliliğimin 20. günü evde yalnızım. Cihangiri en son Hünkar'ın hazırlamış olduğu davette görmüştüm.
O gece pek konuşmadan ayrılmıştık. Ve tabi Handan'ın ona olan bakışlarıda aklımda büyük bir soru işareti olarak kalmıştı.Cihangir o gece biz terastayken aniden gelip önemli bir iş için süresi belli olmayan bir yurt dışı seyehatine çıkması gerektiğini söylemişti. Ve bu yüzden erkenden davetten ayrılmak zorunda kalmıştık.
En son bana kendime dikkat etmem gerektiğini korumalara zarar vermememi ve korumasız bu evden dışarı adım atmamamı sıkıca tembihleyip gitmişti.
Ve bugün gidişinin 16. günüydü saydığım falan yoktu. Yiğit söylemişti yoksa umrumda bile değildi.
Bazen arayıp iyi olup olmadığımı soruyordu ve sesi oldukça yorgun geliyordu. Ben şirket işlerinden gram anlamadığım için neden yorgun olduğunu bilemiyordum.
Günlerim eski hayatımda olduğu gibi hastane ve ev arasında geçiyordu. Tek fark 4 korumayla dolaşıp ve Cihangir'in evinde kalmamdı.
Bugün izin günüm olduğu için Cereni çağırmıştım. Bu gece yanımda kalacaktı. Bazen Yiğit de uğruyordu ama çok durmadan işi olduğunu söyleyip gidiyordu.
Kapı zilinin çalmasıyla fırında çıkardığım ,Ceren'in çok sevdiği, kurabiyeleri tezgahın üzerine koyup kapıyı açmak için koşuşturdum. Kapıyı açmamla Ceren'in üzerime atlayıp bana sarılması bir olmuştu.
"Canım ya çok özlemişim"diyordu bir yandan da
Ona gülümseyip sarılışına karşılık verirken "o yüzden saat üçte gelicem deyip beşte geldin öyle mi?"dedim.
Ceren bende ayrılırken bana üzgünce bakıp "yoğun bir trafike yakalanmam benim suçum değildi"deyip salona doğru ilerlerken bir yandanda ağzı açık bir şekilde köşkü inceleyip
"Oha kızım burası cidden perili köşklere benziyor"dedi
Ona gülümseyip "abartam normal köşk işte"dedim
Bana inanmayarak bakıp "tabi sizin hayatınız köşklerde geçtiği için size normal geliyor."
Sanırsın kendisi zengin değildi. Babası ünlü bir beyin cerahıydı annesi ise Türkiye'nin en başarılı savcılarından biriydi. İsteseydi bunun gibi birden fazla köşke sahip olabilirdi ama o daha çok rezidans tarzı binalarda yaşamayı seviyordu.
Yanına yaklaşıp "görende zannedicek fakirsin"dedim.
Sarı saçlarını salındırarak salona geçerken "Allah korusun, ağzından yel alsın"diyordu bir yandan da
Peşi sıra salona girince elinde kaç dakikadır tutuğunu fark etmediğim poşeti bana doğru uzattı. Elinden alırken"bu ne"dedim
"İçecek bir şeyler" diyip kendisini salonadaki koltuğa bıraktı. Şömine dikkatini çekmiş olmalı ki
"Oha bir de şömineniz mi var yeminle senin bu sahte kocan çok antika biri"dedi.
Ona yüzümü buruşturarak bakıp "antika ne be"dedim iğrenerek
Yüz ifadem onun kahkahalarla gülmesine neden olmuştu. Ne demiştim ki bu kadar gülmüştü anlamayan bakışlarla yüzüne bön bön bakmaya devam ettim. Neyseki kahkahası bitince tebbesüm edip
"Eee" dedi. "anlatacağın dedikodular var mı bakayım" kaşlarım havalanırken aklıma gelen Handan meselesini ona sorma fikriyle gülümseyip elimdeki poşeti görstererek "birazdan geliyorum" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun(+18)
Teen FictionYanık kumral teninin ısısını hissediyor keskin kokusunu iliklerime kadar duyumsuyordum. Aramızda milimler vardı. Yutkunup gözlerini siyah harelerimde gezdirdi. Evet yine hiç yapmaması gereken bir şey yapıp cayır cayır yanan elini sıyrılmış tişörtümü...