Damlalar alnına yayıldıktan sonra İrina ayağa kalktı. İnce kollarını erkek arkadaşının boynuna sardı. Burnunun direği sızlayan Ares'i önce yanaklarından sonra şehvet balının bulunduğu dudaklarından öptü.Yarılanmış şarap şişesini alıp göğüslerinin üzerine boca etti.
Omuzlarından düşmek üzere olan askılarından bir hışımla kurtuldu.
"Sen seks yok dedi ama aşk için seks yapacak biz, seks için değil."
Ares'in kemeri el çabukluğuyla çözüldü. Kravatını çıkarıp İrina'nın bileklerini bağlayıp onu yatağa fırlattı. Şaraba bulanmış küçük göğüslerini yalamaya başladı. Bu gece onu vuran şarap değil, İrina'nın alkolik bedeniydi. İrina'nın her bir etini dudaklarının arasına sıkıca yerleştirdi.
Şişede kalan birkaç damlayı da vajinasına damlattı. Dilini çılgınca oynattı, gezdirdi...
Kontrolsüz bir şekilde ona yaslanıyordu. Acımasızca içine girmeye başladı. İrina ilk kez bu kadar çok inledi sevgilisine ait olurken. İrina'nın sırtını döndürdü. Boynunu yalamaya başlayıp kuyruk sokumuna kadar indi. Göğüslerini ellerinin arasında sıkıca sıkarken penisini dar poposundan içeriye soktu. Geliş gidişlerini hızlandırmıştı. Elini vajinasına soktu ve "Boşal" diye bağırdı. Zaten İrina'nın boşalması uzun sürmeyecekti. Sevgilisinin darbelerine dayanamayarak tüm sıvısını avuçlarında bıraktı. Ares avucunda biriken tüm sıvıları mutlu bir şekilde yaladı. Henüz kendisi boşalmamıştı. Ancak hücrelerinin dışarı çıkacağını anladığında penisini geri çekip irina'nın kalçalarına bıraktı.
Nefesleri normale dönene kadar yan yana yattılar. Gözlerini Irina'nın çıplak vücudundan alamıyordu. Bir süre ellerini tıpkı gözleri gibi göğüslerinden çekmedi. Ares kendine gelince eve gitmesi gerektiğini söyledi ve giyinmeye başladı. Meninin birbirine karıştığı çarşafı vücuduna sardı ve sevgilisini kapının eşiğine kadar eşlik etti. Dış kapının yanında bir kez daha kısa bir süre öpüştüler. Irina el salladı, "İyi geceler Ares. Seni seviyorum."
Öfkenin ve kinin sardığı yüksek duvarlı villalarına geldi.Siyahın yoğun olduğu evleri onu daha da boğuyordu. Henüz evin içerisine girmemiş olmasına rağmen adımları şimdiden ona azap vermeye başlamıştı.Düş perdesin'in uçuşan kanatlarında babasının onları terk edişini, hiç bir arkadaşının içeriye alınmadığı koca bahçede tek başına oyun oynadığı günlerini görüyordu. Kapıda Çınar'ı gördü. Çınar başını kaldırmadan selamsız sabahsız bahçeden çıkıp gitti. Ares afallamıştı. Bir anlam veremedi.
Berran Hanım salondaki büyük koltukta bacak bacak üstüne atarak sade türk kahvesini ağır yudumlarla içiyordu.
"İyi akşamlar Berran Hanım."
"İyi en azından akşam olduğunun farkındasın!"
Annesinin dizlerinin dibine sokularak ellerini öpmeye başladı. İşte tamda her şey dediği gibi oluyordu. Bütün parasını hiç edip, sevgilisinin koynundan çıkıp annesinin dizinin dibine gelmişti. Gözlerini annesinin gözlerine çevirmeye çekindi. Başını kaldırmadı.
"Nerden geliyorsun?" dedi sesi kuru ayaz kadar soğuktu.
"Eee.. Benn şirketteydim iştee."
"Kes palavrayı! Doğruyu söyle!"
Çınaaar!, dedi içinden. Yaptın mı sahiden bunu en yakın arkadaşına? Gammazladın mı arkadaşının sevdasını, davasını? Köşeye sıkıştığının farkındaydı, artık buradan dönüş yoktu.
"Neyi bilmek istiyorsun anne söyle, sana açık olacağım."
"Kaç zamandır bir eve takıldığını biliyorum. Bunu Çınar'dan öğrendiğimi sanma. Ondan öğrendiklerim diğer konumuz." Derin derin nefes aldı. "Sen böyle bir şeyi nasıl yaparsın Ares?"
Çaresiz çocuklar gibi annesinin ellerine daha da sıkı sarılıyordu. "Annee been" diyerek kekelemeye başladı. Ama Berran Hanımdı karşısındaki, ona bunlar sökmezdi.
"Bir daha o eve gittiğini, o kızı gördüğünü, duymak bilmek istemiyorum anladın mı?.. Gidersen eğer beni, beni çiğnersen... Yoksa... Yoksaa!"
Başını sallayarak "Olmaz anne! denemedim mi sanıyorsun? Yapamam. Yalvarırım bunu isteme."
Herkes gibi Berrab Hanım'da oğluna aynı zehirli oku fırlatıp "Bir fahişe için mi bu halin" dedi.
Ares annesinin ellerini bırakıp ayağa kalktı. Gözlerinin içine öfkeyle baktı.
Berran Hanım çileden çıkmışçasına bağırıp çağırmaya eline gelen her şeyi savurmaya başladı.
"Derhal bu saçmalığa bir son veriyorsun anladın mı? Yoksa oğlum moğlum dinlemem..."
"Ne yaparsın!"
Sinirli bir şekilde arkasını döndü. Salonu terk etmek üzereyken "Yoksa yakarım canınızı!"
Annesinin peşinden koşup merdivenlerin başında kolundan yakaladı annesini. "Özür dilerim anne" dedi en samimi haliyle. Acıyla kıvranan ruhunu kıstırıp annesine yalvaran gözlerle baktı.
"Sadece bu gecelik bana izin ver olur mu? Sadece bu gece... Söz.." yutkundu. "Söz veriyorum bir daha görmeyeceğim."
Oğlunun parmaklarını kollarından çözerken "Umarım."
Annesine verdiği sözle beraber kapana sıkışmıştı. Berran Hanımın salonu terk etmesinin üzerinden dakikalar geçmişti ama o hala aynı yerde çakılı kalmıştı.
kendi kendine "Bu gece halletmeliyim" dedi "Bu gece..."
![](https://img.wattpad.com/cover/324925003-288-k646043.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Perdesi +18
Teen FictionDakikalarca açık bıraktığı soğuk suyun altına girdi.Başını duş başlığının hemen altındaki fayansa yasladı.Beline sardığı bej rengi havlusu ile öylece attı kendini yatağının üstüne.Ceyda'nın sesi vardı kulaklarında "Ona sahip olamazsın,ancak kiralaya...