Ares kapıyı kapatıp koridorda ilerleyen adımlarına hız verdi.Ayakları burayı terk etmek isterken içindeki burkulan yeri sızlıyordu.Dışarıda arabanın yanında uzun süre arkadaşını bekledi.Kısa voltlar atmaya başladı kendi etrafında.Ellerini cebine iliştirip bir müddet döndü kendi etrafında.Ela gözlerini gökyüzüne dikerek sıkışan yüreğini rahatlatmaya çalıştı.İrina'yı düşündü.Ona temas eden ellerini cebinden çıkarıp inceledi.Küçük göğüslerine dokunuşunu anımsadı.Onu öptüğünde saniyelik duran kalbini düşündü.Çınar'ın cıvık gülüşleri ve ayak sesleri zihninden geçenleri bir hamlede silip attı.Çınar'ın arabasına atlayıp eve doğru yol aldılar.
Çınar arkadaşını yoklamak ister bir havayla:
-Nasıldı dostum?
-Fena değildi' dedi suratını kırıştırarak.
-Sakın bugünde s*kmedim deme.
-Hadi,hadi önüne bak' diyerek arkadaşını geçiştirdi.
Ares'i evinin önünde indirdikten sonra arkasından,penceresini sıyırıp seslendi:
-Yarın kulübe gidelim mi?
-Bakarız' dedi el sallayarak.Ares hızla evinin çelik kapısından içeri geçti.
Annesine görünmeden odasına çıktı.Yaşadığı duygu çatışmasına daha fazla dayanamayarak kendisini uykuya bıraktı.
Ahu'nun topuk tıkırtıları ofise ses katıyordu.Ares'in odasına girdiğini gördüğünde üstündeki gerginliği bir nebzede olsa atmıştı.Zaman kaybetmeden odaya doğru yol aldı.Elini kapının kulpuna götürüp bir kaç kez yokladı ama kapı açılmıyordu.Ares kapıyı kilitlemişti.Bugün Ahu'nun kendisine ona teşhir etmesine izin vermeyecekti.Ahu avuçlarını sıkarak kendi masasına öfkeyle yöneldi,bugün istediğini alamayacağını anlamıştı.Ares'i bir kere bile olsa evine getirebilseyi onu kendisinden kopamayacak kadar derinden bağlayacaktı ama Ares örümcek ağına düşmüyordu.
Ares dosyalarını masasının üzerine dizip karıştırmaya başladı.Aklının seyyahta olduğunu her ne kadar bilsede bunu kabullenemiyordu.Birkaç hesabı detaylı inceleyip dosyalarını kenara itti.Mürekkebi dağılan kalemini eline alıp tekrar hesap yapmak için uğraştı.Bu girişiminde de başarılı olamayınca ayağa kalkıp üçüncü kattaki sokağın ucunu bucağını ayaklar altına seren penceresinin önünde belirdi.Bir süre sessizce dışarıyı izleyip insanların yüzlerindeki garip ifadelerine baktı.Sokaktan geçen kadınları seçti tek tek.
"Hangisi bir hayat kadını acaba? şu siyahlı mı,pembeli mi?.Hangisi hayatta kalmaya çalışıyor? tesettürlü olan mı yoksa kalçalarının kıvrımını göstermekten zevk alan taytlı kız mı? Kime fahişe demek lazımdı? kendini satana mı yoksa satılana mı?Bir kadının bacak arasına girildi diye ona fahişe mi denmeliydi? Peki ya denildi diyelim... Girene neden hiç birşey denilmedi."
Beyninde cevabını arayan yüzlerce soru yağmuru vardı ve hangi biri damlamaya kalksa İrina'nın dudaklarındaki ıslaklığı andırırdı ona.Kendi mahkemesinde İrina'yı aklamaya çalışırken telefonunun titreşiminden irkilip:
-Alo anne.
-Neredesin Ares, 2 gündür seni göremiyorum.
-İşteyim annecim merak etme.Çınar ile takıldık sadece.
-Lütfen kendine dikkat et.
-Peki Berran Hanım.
Annesini endişelendirdiğinin farkındaydı.İşi biter bitmez annesinin yanına gitmeyi istiyordu fakat zincirleri onu İrina'nın yanına çekiyordu.
Saat 18:59 dan 19:00 a devrederken annesini arayıp işlerinin olduğunu ve beklememesini söyledi.
Berran Hanım huzursuz olmuştu bu ani gelen telefondan.Huzursuzluğunu belli etmeden 'Peki oğlum' diyebildi.
Ares koridorun en sonundaki Çınar'ın odasına gitti.Arkadaşının telefonla konuştuğunu görünce sessizce içeri girip konuşmasının bitmesini bekledi.
Çınar telefonu kapatır kapatmaz:
-Eeee gidiyor muyuz kulübe?
-Hayır Ceyda'ya gidiyoruz.
-Sende iyice taktın bu eve.Ne yani durmadan aynı kızlarla mı sevişeceğiz?
-Çınar geliyor musun?Gelmiyor musun? dedi gözlerine yerleşen kararlılıkla.
-Hayy senin...Tamam tamam geliyorum.
Ceydayı aramadan yola koyuldu iki arkadaş.Araçlarını bırakıp eve girdiler.
Evin kapısı sonuna kadar açıktı.Daha kapının eşiğinde içeridekilerin sesi yankılanıyordu.
Kulaklara tınısı yerleşen müzik eşliğinde kenarda sevişen,kucak dansı yaptıranlar,kızların çıplak göğüslerine döktükleri eroini yalayarak tek seferde çekenler vardı.Bunlara bir bütünlük sağlayan diğer grup ise kimseye aldırış etmeden kenarda veya ortada fark etmeksizin ağzında kocaman penis olan kızın arkasından zorlayanlar da öyle çoktu...
Dünkü direk dansı yapılan platformda kollarından ve bacaklarından kelepçelenmiş arkası et görmeye aç kalmış insanlara dönük bir şekilde asılıydı.Ceyda yanı başında üstündeki deri kedi kız kostümü ile "Bir kırbaç 200 TL" diyerek bağırıyordu.Elinde yayvan bir kutu tutuyordu.İçine para atan adamlar Ceyda'nın uzattığı kırbacı alıp kızın sırtına,beline,kalçalarına ve neresine denk gelirse oraya sallıyordu.
Kırbacın havada çıkardığı ses etinde yankılanırken çıkan bağırışı ortamdakileri eğlendiriyordu.
"Fiiişttt....Aaaahhh...Fiiişşşttt...Aaaaahhhh..."
Parayı kutuya atan kırbacı eline alıyordu.Yükselen kahkahalar koca koca tepelerden yuvarlanan birer kaya gibi inip Ares'in başını eziyordu.
Hep bir ağızdan:
"Hadiii güzelim daha çok bağıırr.
Hahaha... Daha çook
Daha çooook bağır"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Perdesi +18
Novela JuvenilDakikalarca açık bıraktığı soğuk suyun altına girdi.Başını duş başlığının hemen altındaki fayansa yasladı.Beline sardığı bej rengi havlusu ile öylece attı kendini yatağının üstüne.Ceyda'nın sesi vardı kulaklarında "Ona sahip olamazsın,ancak kiralaya...