Hafif çiseleyen yağmurlu, bunaltıcı hava daha da daraltıyordu onu. Annesinin çalışma odası oldu ilk durağı. Çalışma masasının yanındaki kasadan bir tomar para alıp çıktı. Annesinin parasını mı çalmıştı şimdi? Yaptığı için kendisinden utanmıştı. Ama yine de parayı bırakmayacaktı. Hem annesine söz vermemiş miydi bırakacağım diye? İşte bu da aşkının diyetiydi. Ahşap vestiyerden eline ilk gelen ceketi alarak evden çıktı. Son gaz Ceyda'nın evine sürdü arabasını. Duvarlarını zevk çığlıklarının süslediği eve hızlı adımlarla girdi. Vakit kaybetmeden sevgilisini bıraktığı odaya koştu. Yatağın içinde sağ tarafına doğru kıvrılmış bebekler gibi uyuyordu sevgilisi. Dinginlik verdiği adımlarıyla yatağa doğru sokuldu. Belina sarıldı İrina'sının. Huzur kokan boynundan ve yanaklarından öptü.
"Sen mi geldiğ?"
İrina'yı kendisine doğru çevirdi. Yüzünü ellerinin arasına alarak dudaklarından okşadı sevgilisini. Bir süre sonra dudaklarını, dudaklarından ayırıp ayağa kalktı.
"Ceyda'yla konuşup geliyorum, sen üzerini giyin."
Vakit kaybetmeden üst kata çıktı. Etrafı süzen gözlerle Ceyda'yı aradı. Dolu olan odaların kapısını bir kaç tıklattıktan sonra aradığının en sondaki kapıda olduğunu anladı. Beyaz demir başlıklı karyolaya çıplak olarak kelepçelenmiş adama sakso çeken Ceyda'yı görünce eliyle gözlerini kapatıp "Aaa pardon... Biraz dışarı gelir misin?" dedi. Ceyda ağzında bir şekeri yalıyormuş gibi penisi dudaklarının arasında bir gezdirip bir başını ağzına alıyordu. Penisi ağzından yavaş yavaş çıkarıp, yumurtalıklarına doğru bir kaç dil darbesi atıp ekledi "Geliyorum."
Ares kapının önünde beklerken Ceyda geldi. Çıplak beyaz vücudunu sergilemekten hoşnut şuh bir ifade yayıldı yüzüne.
"Evet ne vardı?"
"İrina'yla dışarı çıkacağım."
Ceyda sağ elini Ares'in omuzuna koyarak "Neden?"
Ceyda, Ares'in iyice yakınına gelmişti. Burun burunalardı artık.
"Benim için geldin sandım."
Ares gülerek"O işi Çınar hallediyor sanırım."
Kollarını Ares'in boynunda birleştirerek "Bu gece de seninle denemek istiyorum. Para almayacağım söz."
Ceyda bir hamle yaparak Ares'in dudaklarına yapıştı. Omuzlarından sıkı sıkı tutuyordu. Dilini öyle oynak kullanıyordu ki başıyla eş zamanlı yer değiştiriyordu sanki. Ceyda'nın seksi vücuduna ve hamlelerine karşı koyması gecikse de dudaklarını geri çekmeyi başarabilmişti.
"İrina'yı alıp çıkıyorum!" Sesi sert, sesi gür ve hırçındı.
Ceyda ince kaşlarını sıkıştırarak suratına taktığı kızgın ifadeyle "O halde kirasını alayım!" deyip açtığı avucunu Ares'e doğru uzattı. Cebindeki hesabını kitabını bilmediği çalıntı parasını Ceyda'nın ellerine bıraktı. Hırslıydı Ceyda avının peşindeydi. Bu geceyi onun koynunda geçirmeye de kararlıydı. Arkasından yakalayıp koluna asıldı Ares'in.
"Sadece bir gece, hemen...Şimdi!"
Omuzlarından sirkeledi Ceyda'yı. Çıplak Vücuduyla yere serildi Ares'in arkasından. Ares ise hiç arkasına bile bakmadan İrina'nın odasına koştu. Kapıda sevgilisini görünce yatağının üzerine bıraktığı kahverengi trençkotunu eline aldı. Sevgilisine doğru ayak uçlarında yürüdü ve sevgilisi onu parmak uçlarından yakaladı. El ele verip çıktılar zevk yuvasından.
Üst katın ıslak pencesinden gidişlerini izledi Ceyda. Sağ elini pencerenin kenarına vurarak "Sen gününü görürsün İrina. Yemin ederim ki göreceksin!"
Arabanın kapısını açıp sevgilisini bindirdi usul usul. Gittikçe hızlanan yağmura inat ıslak yolda ilerlediler. Bilindik mekanlardan birinin önünde bıraktılar aracı. Ceketini, telefonunu almadan indi arabadan. El ele verdi iki sevgili. Yağmurun altında ıslanarak istiklal caddesine koştular. Yağmurun altında mekanların camları, ışıkları daha da parlaktı. Köşe başlarında renk renk çiçek satan çiçek şalvarlı kadınlar, gitarı elinde ton tutan sanatçılar vardı. Üstleri, ayakları ve dudakları ıslanmıştı ikisininde.
İrina üstündeki ıslak trençkotunu omuzlarından aşağıya bıraktı. Babetlerini de olduğu yerde öylece çıkarıverdi. Kulaklarda inceden inceye Itzhak Perlman'dan tango nağmeleri kulaklara doluyordu. Dudakları birbirine kenetlendi iki sevgilinin. Çıplak ayaklarıyla Ares'in kucağına atladı. Belinden sıkıca kavrayıp yağmurun altında bir kaç tur döndürdü İrina'yı. Islak vücutlarını birbirine sürterek fütursuzca dans etmeye devam ettiler. Ares döndürdükçe İrina'nın saçları savruldukça savruldu...
Nağmeler kulaklarından hiç silinmesin istediler. El ele, beden bedene yağmurun altında çok mesuttular. Bir ileri bir geri ritim tutan bacaklarını Ares'in bacaklarına dolayıp nağmelerin son bulmasıyla beraber daldıkları sarhoşluktan uyandılar.
El ele cadde de ilerlediler. Ayakları hala çıplaktı İrina'nın. Bileklerinden kavrayıp bir hamlede sırtına aldı İrina'yı. Sırtında gezdirecekti sevgilisini. İmkan olsa diyar diyar da gezdirebilirdi böyle. Ama prangalar vardı. Sıkı sıkı zincirler vardı. Bir köle vardı sahipten çok, sahip. Bir de sahip vardı köle den daha çok köle...
Yer yer yıpranmış, ıslanmış, sıvaları dökülmüş duvara yasladı İrina'yı. Hızlıca yalamaya başladı dudaklarını, yanaklarını ve boynunu. üstüne yapışan elbisesinin altında sütyensiz baş gösteren küçük göğüslerini sıkıştırarak öpmeye başladı. Ellerini duvara yaslayıp yağmurun altında Ares'e teslim olmuştu İrina. Gözleri sıkı sıkı kapalıydı.
Bir kaç el silah sesi duyuldu gecenin karanlığında. Siyah uzun arabadan dört adam indi, karanlıkta seçemediği. Ares'i kollarından tutup yolun ilerisine doğru fırlattıktan sonra İrina'yı ite kaka arabaya bindirdiler. Zift karasına çalan gece de bir ses yankılandı;
"Areees yağdım ettt!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Perdesi +18
Novela JuvenilDakikalarca açık bıraktığı soğuk suyun altına girdi.Başını duş başlığının hemen altındaki fayansa yasladı.Beline sardığı bej rengi havlusu ile öylece attı kendini yatağının üstüne.Ceyda'nın sesi vardı kulaklarında "Ona sahip olamazsın,ancak kiralaya...