Bölüm 27: Final

696 10 3
                                    


22:00' da aşk esareti yirmi geçiyordu

Esrar dumanlarının arasından Çınar göründü. İlk bakışta Ceyda'nın seksi bedenini diğer çıplak bedenlerden ayırmış, tanımıştı. Kalçalarına bir şaplak atıp, kavradığı belinden kendine doğru çekti. Ceyda'nın dolgun dudaklarının arasına dilini sokmakta geç kalmamıştı. Ceyda kendisini çekmese onun ayrılmaya da niyeti yoktu hani.

"Bu gece doluyum Çınar. Gang bang yapacağız. İstersen sende gel senide içimde hissetmekten zevk duyarım."

Şuh bir kahkahayı patlattı ardından. Ceyda'yı saçından tutup beyaz tozların birbirine karıştığı masaya yaslayıp, zaten açık olan eteğinin arasından penisini sokup onu arkasından bağırta bağırta...

Bunu yapmak için içinde müthiş bir istek ve zevk hissetti. Ama Ceyda'sı doluymuş maalesef. Onu aynı anda bir kaç öküzle beraber becermeyi canı istemedi.

"Bana lazımsın Ceyda. İşin bitince gel muhakkak. Yanına da bir iki kişi al beraber yaparız o gang bangı."

Ceyda oldukça hoşnuttu Çınar tarafından arzulanmaktan. Ağzının kenarlarını ısırarak "Bak sen! Madem öyle o zaman bende sana öncesinde bir güzellik yapayım."

Çınar karşılığında onun yüzüne doğru takındığı karizmatikliğini ve gülüşünü savurdu. Ceyda ellerini avını yakalamışcasına yakasına atıp "Gel buraya" dedi. Çınar'ın dudaklarına yapışıp merdivenin altındaki o görünmez kuytuya çekip odaya gitmeden önce bir güzel onun olmuştu. Ceyda'nın vajinasındaki ıslaklığı dudaklarıyla sildikten sonra pantolonunu çekti.

"Kaçta biter işin? seni bekleyeceğim."

"Gece yarısı anca biter. Sen aşağıda takıl, bir şeyler iç gevşe."

Aralarında arzulanmanın verdiği değişik bir bağ vardı. İkisi de birbirinden hoşnut, azgın, ve umursamazdı. Ceyda son kez Çınar'ı duvara yaslayıp dudaklarından doyumsuz öpücükler alıp bıraktı. Elini bay bay der gibilerinden sallayıp gitti. O da çok geçmeden oradan çıktı. Arabasına gidene kadar arkasını kollayarak ilerledi. Bir gözü hep tetikteydi. Usulca arabasına binip gaza bastı. İstiklal'deki lüks otellerden birine girdi. Çantasını yanına alıp Resepsiyona ilerledi. Oda kartını alıp, kadını da güzelce tembihledikten sonra odaya çıktı hızlı adımlarla. Tekrar arkasını kolaçan edip içeri öyle girdi.

"Sana söz verdiğim gibi, getirdim."

Karşısında duran İrina'ya koşup sarılmak hatta içine sokmak isterken yalnızca sevgi dolu bakışlarla içeri buyur etti. Çınar sözünü tutmuştu. Sabah arabasının yanına gelip "Beni affet, ne pahasına olursa olsun onu sana getireceğim" demişti ve getirmişti. Eğer sözünü tutmak için Ceyda'yı oyalamasaydı İrina nasıl çıkardı evden. Yanında getirdiği adamları evin etrafındaki duba gibi adamları da etkisiz hale getirmeseydi yine neresinden bakarsan bak imkansızdı. Ama sonuçta başarmış ve İrina'yı arkadaşına getirmişti. Para dolu çantasını gri koltuğun üstüne savurup "Tamamı iki milyon dolar. Al ve git buradan kardeşim" dedi. Birbirlerine sıkı sıkı sarılıp sırtlarını sıvazladılar. Cebindeki biletleri de uzatıp "Babanın yanına git"

Daha fazla söylenecek bir şey yoktu. İkisini yalnız bırakıp yan odaya geçti. Baş başa kalmışlardı. Koltuğun bir ucunda İrina bir diğer ucunda Ares oturuyordu. Bakışları hala küskündü. Küs yapılmış parmaklarını bozup barış yapmaya atıldı Ares. İrina'nın yanına oturdu.

"Yarın sabah erkenden gidiyoruz."

"Sen heğkesin sahip olduğu biğ kadın istiyoğ, hem de senin gözleğinin önünde sahip olunulmuş biğ kadını?"

Düş Perdesi +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin