Yatağının yanında yerde çaresizce kıvrıldı Ares. Elinden çok kalbinin sızısı kıvrandırıyordu onu. İrina neredeydi? Vakit şakak vaktini geçmek üzereydi. Günün ilk ışıkları pencerelerden sıyrılıyordu. Gecenin karanlığı gözlerden silinirken. Şimdi bir çocuk gibi ağlamalı mıydı? Yoksa kanı deli deli akan bir genç gibi sokağa fırlayıp hıncını ondan bundan mı çıkarmalıydı? Yoksa... yoksa ona bu acıyı yaşatan annesinin gırtlağına yapışıp... Yok canım daha neler... Ares'in gözü o kadar dönebilir miydi? Eğer Düş Perdesi yine aralanır da çaresizliği görüverirse eşikten yapabilirdi elbette.
Toprağa çiçek açtıran taze bir sıcaklık vardı havada. Ama Ares o havayı ciğerlerine nüfuz ettiremiyordu. Vakit kaybetmeden ciğerlerinde dünden kalan kekremsi solukları da Ceyda'nın kapısında bıraktı. Alacaklı edasıyla çaldı kapıyı. Alacaklıydı elbette. İrina'yı, sevdayı, hayatı alacaktı bu evden.
Kırarcasına yumruklar vurduktan sonra açıldı kapı. Kim olduğuna, neye benzediğine bile bakmadan kızı itekleyip eve daldı. Bağırdı içinde kopan feryadı yansıtırcasına.
"Ceydaaa! in aşağıya"
Ares'in bağrışları Ceyda'ya zevk veriyordu. Feryadını duyuyordu. Aşağıya inmedi. Biraz daha acı çeksin, ona yalvarsın istedi.
"Aşağıya çabuk inmezsen, bu evi içinde sizinle beraber yakarım. Anladın mı beni oyuncu or*spu?"
İşte şimdi daha da keyiflenmişti. Ares artık sinirini sözcüklerden ve kendinden çıkarmaya başlamıştı. İntihar da böyle bir şey değil miydi zaten? Kimseye hatta kendine bile bir şey yapamadığında insan bunun acısını hayatından, bedeninden çıkarmaz mıydı? İlk önce hayaller intihar eder. Yere göğe sığdıramadığın hayallerinin boynunda yağlı urganı gördüğünde ve tabureye tekmeyi senin atman gerektiğini anladığında da esas intiharı yine sen etmiştin olursun. Ares'in intiharı da böylece başlamıştı. Ceyda'ysa tabureye atılacak olan tekmeyi Ares'e bırakmamaya niyetliydi.
"Sabah sabah ne istiyorsun Ares?"
Merdivenin korkuluğundan tutunarak bedenini oynakça sallamaya devam ediyordu.
"Bak Ceyda oyun oynama İrina nerede?"
"Sabahın köründe burda olduğuna göre onu bulamamışsın. Eee haklısın çünkü kayıp... Ama ben senin gibi sana kabalık yapmayacağım. İrina'nın yerini sana söyleyeceğim."
Ares'in gözlerinde umut ışıkları yanmaya başlamıştı. Ceyda'nın omuzlarından tutarak "Yalvarırım söyle Ceyda. Para... Para ister misin? Veririm, söz veriyorum ne kadar istersen veririm. Yeter ki söyle."
Ceyda yaralı olan avın kokusunu alan sırtlan gibiydi. İşte şimdi dişlerini geçirmenin tam zamanıydı.
"Söyleyeceğim Ares Yazgın, söyleyeceğim. Senin de az önce dediğin gibi ben bir or*spuyum değil mi? O halde lütfen işimi yapmama izin ver."
Şuh bir kahkahayı patlattı Ares'in yüzüne doğru. Gittikçe daha da küstah bir gülümseme yayılıyordu yüzüne. Ares anlamsız gözlerle Ceyda'ya bakarken Ceyda kilidin anahtarını Ares'in ellerine tutuşturmuştu.
"Benimle birlikte olacaksın. Hemen şimdi, bugün. Ve bunun için bana bir milyon vereceksin."
"Eğer bir oyun oynuyorsan!.."
"Oyun yok. Sadece seks var."
Ellerini Ares'in boynunda birleştirip kulağına "İşimiz bittikten sonra öğrenirsin İrina'nın yerini." dedi.
Ceyda kapının kenarında iteklenmiş olan kıza 'Hadi' der gibilerinden bir işaret verdi. Bu işaret haberin Berran hanıma haberin gideceğinin işaretiydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/324925003-288-k646043.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Perdesi +18
Teen FictionDakikalarca açık bıraktığı soğuk suyun altına girdi.Başını duş başlığının hemen altındaki fayansa yasladı.Beline sardığı bej rengi havlusu ile öylece attı kendini yatağının üstüne.Ceyda'nın sesi vardı kulaklarında "Ona sahip olamazsın,ancak kiralaya...