Öğlen arasında herkes muhabbet ederken ben dün parkta olanları düşünüyordum. O kadar mutlu olmuştum ki o yıldızın kaydığına. Bu bir işaretti, biliyordum.
Masada bir tek Emir yoktu. Nerede olduğunu da bilmiyordum, ders bittiğinde ortadan kaybolmuştu. Kantini gözlerimle taramıştım ama ona rastlamamıştım.
"Eee," Diye dikkatleri üzerine çekti Efe. "Üniversitede ne okuyacağınızı biliyor musunuz?"
Bunu hiç düşünmemiştim açıkçası. Belçikadayken içim rahattı. İstediğimi seçebilirdim ve ona göre çalışırdım. Ama Türkiye'de farklıydı, puanına göre bir bölümü seçebiliyorum. İlk zamanlar bu konuyu anlamadığım için herkesin başının etini yemiştim. Yok YKS yok YGS yok net. Hiçbir şey anlamıyordum. Gerçi, şimdi de anladığım pek söylenemezdi. Sınava girecek ve puanım neye yeterse onu yapacaktım.
"Hiçbir fikrim yok." Dedim ellerimi çeneme yaslayarak.
"Daha var biraz zamanın." Dedi Ege beni rahatlatmak istercesine. "Ben sanırım mimarlık falan seçerim."
"Babamın şirketinde çalışacağım." Dedi Umut suyundan bir yudum aldıktan sonra.
"Diplomasız mı?" Diye sordu Bulut.
"Hee."
"Babam seni şirketin kapısının önünden geçirmez."
Umut dudağını büktü. "Sen ne olacaksın?"
"Gökay amca gibi belki tıp okurum."
"Var sende o beyin." Dedi Efe. "Benim henüz bir fikrim yok."
Doruk onu onayladı. "Benimde."
Bir kere daha kalabalığı taradığımda Emir'i bir kızla konuşurken gördüm. İçimin bir sinir dalgasının kapladığını hissettim. Ben onu kıskanıyor muydum?
Allahım sen yardım et!
Kız elini Emir'in koluna koymuştu ve ona gülümsüyordu. Emir de ona gülümsüyordu bir şeyler söyleyerek.
Yüzüm istemeden asılmıştı. Hani benden hoşlanıyordu? Verdiği zamandan sıkılmış mıydı? Üzülürdüm.
Umut asık yüzümü fark ettiğinde sordu. "Ne oldu kız."
Omuz silktim küskünlükle. Dudağımı da bükmüştüm. Hala arada bir Emir'e bakıyordum gözlerimi çektiğim halde.
"Nereye bakıyorsun kız sen?" Dedi Ege baktığım yere bakarak.
Belli ettiğim için utandım ve kollarımı masayı koyarak başımı kollarıma gömdüm. "Hiçbir yere." Sesim boğuk çıkmıştı.
"Şimdi anlaşıldı." Dedi Efe ı'yı uzatarak.
"İçin rahat olsun." Dediğini duydum Doruk'un. "O kız, yani Eslem, Emir'in kuzeni."
"Ne!" Başımı kollarımdan kaldırdım ve Doruk'a baktım. "Gerçekten mi!"
"Bari bu kadar belli etme hoşlandığını." Diye homurdandığını duydum Umut'un. Bulut ise sessizdi.
Doruk yüzümde yeşeren sırıtmaya baktı ve gülümsedi. "Gerçekten."
Ellerimi yanaklarıma koydum ve kızarıklıkları dindirmeye çalıştım. Resmen herkesin önünde belli etmiştim ondan hoşlandığımı. Ama onu o kızla görünce kendimi tutamamıştım.
Şimdi anlıyordum, bu bir heves değildi. Ben gerçekten Emir'den hoşlanıyordum.
"Selam." Emir yanımıza gelip oturduğunda ikizler ve Doruk gülüyor, üçüzlerim ise somurtuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paramparça hayaller ve kalpler
Teen FictionGerçek aile kitabı. Hep o okuduğum kitapların içinde olmak isterdim. Lafımı geri alıyorum, hiç bir şey hayal ettiğim gibi olmamıştı. Ailemden ayrılmış ve başka bir ülkeye gelmiştim. Hayat bir kitap değildi ve ben de onun içindeki karakter değildim...