Bölüm 41: bulunmalar ve susmalar

4.9K 416 15
                                    

ATLAS

Her tarafım korkuyla çevrelenmişti. Her yerde aynı ağaçları görüyor ve çıldıracak bir noktaya geliyordum. Koşuyordum ama nereye koştuğumu da bilmiyordum. Koşuyordum ama geçtiğim yerlerden bir daha geçtim mi diye de anlamıyordum.

Uzaklarda, yerde ağacın dibinde oturan birisini gördüğümde daha da hızlandım. Yaklaştığımda bu kişinin Hayal olduğunu fark ettim.

Sırtını ağaca yaslamış ve dizlerini kendine çekmişti. Kollarını dizlerine sarmıştı, başını da oraya gömmüştü. Ayağında ayakkabıları yoktu, sadece çorapları vardı. Üzerinde aynı kıyafetleri taşıyordu. Titriyordu ve ağlama sesleri geliyordu.

"Hayal." Dediğimde irkildi ama başını dizlerinden kaldırmadı.

Yanına gittim ve onu korkutmamaya çalışarak önünde dizlerimin üzerine çöktüm.

"Abiciğim." Dedim titreyen sesimle. Günler sonra kardeşimi bulmuştum ama korktuğu çok belliydi.

Başını yavaşça kaldırdığında onu sabırla bekliyordum. İçimden ona sarılıp, kollarıma hapsetmek geçiyordu ama korkuyordu.

Yüzünde çizikler vardı ve yer yer kanıyordu. Gözleri şişmiş ve kızarmıştı. Boynu morarmıştı ve tırnak izleri vardı. İki eli de kanlıydı, hatta bir eli sargılıydı. Bana dolu gözlerle bakıyordu.

Onu baştan aşağıya süzdüm başka bir şeyi var mı diye. Gördüğüm şeylerden ziyade başka bir şey yok gibi duruyordu. Dişlerimi sıktım bu görüntüyle. O şerefsizi gördüğüm yerde öldürecektim. Onu elimden kimse alamayacaktı.

Avuçlarımı ona uzattım tutması için. Kırılgan duruyordu. Psikolojisinin ne durumda olduğunu da pek tahmin edemiyordum.

Gözlerini gözlerime kilitledi ama sonrasında geri çekti. Etrafa bakınmaya başladı ve tekrar bana baktı. Kollarını bacaklarından çözdü ve tereddüt ederek ellerini avuçlarımın içine bıraktı.

Anında ellerini tuttuğumda gözlerinden yaşlar akmaya başladı ve ellerini avuçlarımdan ayırarak boynuma sarıldı.

"Abi!" Dedi ağlayarak.

Kollarımı beline sardım ve yüzümü boynuna gömdüm. "Bebeğim benim."

Hıçkırarak daha fazla sarıldı ve boynuma göz yaşı döktü. Abi diye sayıklıyor ve bana daha çok sarılmaya çalışıyordu.

Onu dizlerime çektim ve ellerimi sırtında gezdirmeye başladım. Kollarımın arasında titriyordu.

Zar zor dudaklarımı araladım ona o soruyu sormak için. "İyi misin güzel kızım."

Başını hemencecik salladı ama soruma cevap vermek için konuşmadı. Şokta olduğu ve korktuğu belliydi.

Bir kolumu bacaklarının altından geçirdim ve onu kucağıma alarak ayağa kalktım. Kollarını boynumdan ayırmamış ve başını omuzuma bırakmıştı. Üzerimdeki ceketi çıkarıp üzerine örtmek istemiştim ama bana sarıldığı için onu ürkütmek istememiştim.

"Güvendesin güzelim benim." Dedim saçlarından öpüp onu rahatlatmaya çalışarak.

Yürümeye başladığımda içimde hala bir endişe vardı. O adam bulunmuş muydu bilmiyordum ama kaçmasından korkuyordum. Hala buradaysa diğerlerine zarar verme ihtimali de vardı.

İleride bana doğru koşan Deha'yı gördüğümde az da olsa rahatlamıştım. Hayal'i bulduğumu o diğerlerine haber verebilirdi.

"İyi mi?" Dedi yanımıza vardığında. Hayal onun sesiyle ellerini daha sıkı sarmıştı boynuma.

Paramparça hayaller ve kalpler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin