Boğazımda Düğümlenen Heceler🔹️

79 32 10
                                    

•Merhaba sevgili okurlarım.
-Hepinizi sevdiğimi belirtmek isterim.

Bu kitabın içerisinde bulunan şiir ve sözler şahsıma aittir..️️️️️️️️️️.️️🔸️

-Başladığınız saat:

•İyi Okumalar Sevgili Okurlarım.

Yıldızı Unutmayalım Lütfen🌠

Mültimedia- Rodin(Lücifer'in elçisi)


Bölüm Otuz Dört.

Boğazımda Düğümlenen Heceler🔹️


İstediği güne kadar gerçekleri duymasın diye ağlayarak yalvarırdı insan.
Gerçekler kapıya dayandığı an işte o zaman susardı zaman.
Çaresiz haykırışlar sırayla dizilirdi kapının ardından.


Ne yapa bilir ki insan?
Oysa gelen misafir kapı açılmadan gitmezdi hiç bir zaman.


Lücifer şu an tabiri caizse delirmek ile meşguldu.
Kanatlarını tekrar açarak dibime kadar geldi.
Gözlerine gözlerime dikerek


"Evrika yıllar geçsede bulurum seni!
Neler oluyor diye fırsat bulmadan
çok geç olduğunu düşündüğün an yapışırım yakandan.

Meydan okudun ya sen bana az önce,kabul ediyorum Evrika.

Sen eğer dediğin kişi isen,zaten çoktan kaybettim ben.

Gücün umrumda değil !

Sen bilmesende,daha değerli şeylerim kaldı sende!"


Kanatlarını açarak uzaklaştı yanımdan.


Bir süre geçince

"Dina bak artık yere yapışmıyorsun.

Hadi gel gidelim Lilith sabahtan beri merak ediyor seni."


Hera'nın sesini duyduğum an Lücifer'in dediklerini kafamdan ışık sureti ile uzaklaştırmaya çalıştım..

Hera doğru söylüyordu artık vücudumu kaldıra biliyordum.Peki neden az önce kaldıramamıştım?


Hera yanıma gelerek parmaklarımı kavradı

"Dina ne olur hadi gidelim buradan.Ben korkmaya başladım o adamdan.

Ya geri dönerse?"


Klasik Hera ve klasik korkuları.


"Hayır o adam artık gelemez buraya.Sen de bırakar artık bu yersiz korkularını.

Güçsüz gösterme kendini.

Ben yanında olduğum sürece korkmana gerek yok Hera!"


Hera gözleri dolarak bana baktı

"Teşekkür ederim Dina.İyi ki buldum seni.

Hadi artık gidelim.Herkes seni merak edecek."


Eh bu da bir gelişmeydi sonuçta.
En azından korktuğunu açık açık söylemiyor ve gizletmeyi seçiyordu.


Ormanın tam tersi yönüne doğru yürümeye başlarken hangi taraftan gideceğimizi bilmediğim için Hera'ya döndüm.

"Hera'cığım ne taraftan geldiğini hatırlıyor musun canım?"

Hera yola düz bir şekilde baktıktan sonra eli ile bana sol tarafı gösterdi.

"Bu taraftan gideceğiz Dina"


Hera'nın gösterdiği yolda düz bir şekilde ilerlemeye devam ettik.
Yol boyu bazı şeyleri beynimde tartmaya başlamıştım.

Lücifer nerden biliyordu,Hera'nın bir 'eblove' olduğunu?


Peki,Lilith'in bu durumun sadece ikimiz arasında kalacak demesi yalan mıydı?

Neden Lücifer sanki beni tanıyormuş gibi manalı bir şekilde benimle konuşuyordu?


Niye bu sorular tuvalın üzerindeki fırça izi gibi hiç durmadan beynimde çoğalıyordu?


"Hey,Dina seninleyim duymuyor musun beni?"


Hera'nın sesi ile zihnimi ona taraf çevirdim.


"Evet Hera dinliyorum seni".

Bir süre eli ile bir yeri göstermeye çalıştıktan sonra ben de o yöne doğru bakmaya başladım.


Ahhhh olamaz!
Lanet olsunnnnn!


"Dina sen az önce o adamın ormana gelemeyeceğini söyledin ama şimdi bu akademide ve şuan bize el sallıyor".


Neden bu kader denilen şey ipi hep damarımızın üzerinde oluşan düğümle beraber koparırdı?
Çok mu zordu o ipi dolamadan düz bir şekilde açmak?


Bölüm sonu...

Bu bölüm hakkında düşüncelerinizi lütfen burada belirtin 🦄 'tek boynuzlu atlar gerçektir bu arada'...












Melodi ÇığlıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin