"Varoluşun Tutsak Semfonisi "🔷️

33 5 0
                                    

•Merhaba sevgili okurlarım.
-Hepinizi sevdiğimi belirtmek isterim.

Bu kitabın içerisinde bulunan şiir ve sözler şahsıma aittir..️️️️️️️️️️.️️️️️️️️️️️️️️️️️️️️️️️️️️️🔶️

-Başladığınız saat:

•İyi Okumalar Sevgili Okurlarım.

•Okumaya Başladığınız Saat Lütfen:

Yıldızı Unutmayalım Lütfen🌠

Media:Teo

Bölüm Doksan Dokuz.
"Varoluşun Tutsak Semfonisi "🔷️

Gönül defterimde açtığım kaçıncı sayfaydı bu?

Her açtığım hüzün selinde
yırtık satırlar kovalardı benim peşimi.

Umutlanmak için çok geç şimdi.

Yeni sayfaya gecmeme bir adım kala dönerdim hep mazilere...

            #nurdanküçükfısıltılar.

 

Hepimiz bir grup şeklinde Eblove'ni aramaya çıkmıştık.
Turnuva'nın yapıldığı alanda kaldıysa onu hala orada bulma şansımız yüksekti.

"Dina haberin var mı?
Lilith kendini kanını o kıza içirtmiş diyorlar.
Biliyor muydun bu durumu?"

Anlaşılan Hera bazı gerçekleri öyrenmişti!

Yönümü ona taraf çevirerek

"Hera bu durumu nereden öyrendin sen?" diye ağzından laf almaya çalıştım.

Hera çok rahat bir şekilde

"Kendisi bana söyledi" dedikten sonra cümlesini tamamladı.

Kendisi bu durumu nasıl bir başkasına söylerdi?
Neden şu ağzını tutamıyordu bu insanlar?

Lilith'in gazabı bu sefer ağır olacaktı!

"Hera bu dediğini hiç söylemedin ve ben de duymadım tamam mı?"

Hera kendi kafasını onaylar bir biçimde salladıktan sonra

"Tamam Dina ama sen sonra bana söylersin değil mi?
Biliyorum şu an ortam müsait değil."

Ne güzel en azından bazı şeyleri bilme zahmetinde bulunuyordu ama nedense şu deli merakı hiç bir şekilde geçmiyordu.

"Anlaşıldı Hera'cığım.
Ben sana sonra müsait olduğum bir zaman tüm olanları söylerim tamam mı güzelim?"

Hera hiç bir şey söylemeden sadece başını sallayarak beni onayladı.

Yol da yürümeye devam ederken Uzay yani diğer bir deyişle Teo yanıma gelerek bir şeyler mırıldanmaya başladı.

"Dina o kadın doğru mu söylüyor?
Sen benim kızım değil misin şimdi?"

Ne söyleyecektim şimdi ben?
Beni dünyaya getiren kadının bana babamın kim olduğunu hiç söylemediğini mi?

Yoksa ben bile babamın kim olduğunu asla bilmediğimi mi?

Zor bir durumdu bu düştüğüm durum ama yine de üstesinden geleceğimi biliyordum.

Yüzüne bakmaya utanarak sadece aşağıda kurumuş bir kaç yaprağı izleyerek Teo'nun sorusunu yanıtladım.

"Bu durum biraz karışık galiba ve inanın benim de bu durum ile ilgili hiç bir fikrim yok."

Teo söylediklerimi anladığını belirtmek için üzgün bir şekilde iki kez başını salladı.

"Anlıyorum seni Dina ama
keşke benim kızım olsaydın.
Çok eskiden bazı durumlar için çok isteyince oluyor derlerdi.Birlikte isteyelim mi kızım?"

İçimi yakıp kavuran bu hissin bir tarifi var mıydı şu gönül defterinde?

Bana bir 'kızım' demesi şu an cayır cayır yakıyordu tüm bedenimi.

Düşünsenize bir de o'na baba demişim ben...

Bazı insanlar çok yoksuldur ve bu durum maddiyat ile ilgili olurdu çoğu zaman.

Ben de çok yoksuldum.

Oysa manavi ihtiyaç içeriyordu benim zenginliğim.

Kötürüm hislerin tuzağına düşmüştüm şimdi.

Kaybediyordum her sevindiğimde vücudumdan bir parçamı.

Dolan gözlerimi görmesin diye kırpıştırarak yere doğru bakmaya devam ettim.

Az önce gördüğüm solmuş yaprak şimdi hiç görünmüyordu gözüme.

"İstemekle olur diyenler, hala umut ile bekleyenlerdir Teo.
İstemek ile olsaydı bu evrende hiç kimse hayal kurma zahmetinde bulunmazdı ve yine hiç kimse gülmek için bu kadar çok uğraşmazdı."

Teo içten bir şekilde gülümseyerek

"Umut ile bekleyelim o zaman kızım.Beklemek ayıp değildir.Bekleden sahip çıkmalı geride bıraktığı eserine.Öyle değil mi Dina?"

Öyleydi.
Gerçekten de bu adam bana benziyordu.

Konuşması,cümle kurması ve o kırık hecelere yeni nefes sunması.

Bu adam her şeyi ile bana benziyordu işte.

Oysa birisine baba demek bu kadar zor olmamalıydı.

"Çok düşüncelisin Dina.
Soruma yanıt vermedin ama ben gözlerinin kurak arazisinde susayan damlaların habercisiyim kızım.Zaman diyorsun şimdi sen.
Zaman istiyorsun benden.
Biliyorum Dina.
Farkındayım düşüncelerin.
Ben beklerim kızım seni.
Sen dönsen de dönmesen de ben hep bıraktığın yerde beklerim seni."

Benim eğer birine baba diye seslenmem gerekiyorsa o adamın bu adam olmasını dilerdim tüm kalbimle bu evrenden.

Oysa ne çok yakışırdı ona benim yoksulluğuma katkıda bulunmak.

Oysa ne çok yakışırdı benim şu hiç sevmediğim mavi saçlarımda süzülmek.

Ve oysa ne çok yakışırdı bana onun gibi bir adamın kızı olmak.

Hayal miydi şimdi bu dileğim?

Oysa ben bu evrende hiç dilek dilemedim.

              #nurdanküçükfısıltılar.


Bölüm sonu...

Bölüm hakkında düşüncelerinizi lütfen burada belirtin🦄 'tek boynuzlu atlar gerçektir bu arada'...

Melodi ÇığlıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin